•
paraluman | tagalog (is.)
1. şiir tanrıçası; ilham perisi, ilham veren şey;
2. (eski anlam) pusula
•
şarapla ıslanmış ekmek genç adamın ağzında yavaş yavaş dağılırken gitar sesine karışmış kilise çanı kulaklarını, onun sahnede kendini kayb...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
•
UNLIKE PLUTO — 8 legged dreams DAVID BOWIE — starman
•
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
•
𝓔lindeki piknik sepetinin ve sırtındaki okul çantasının olduğundan katbekat ağır gelmeye başladığını hissettiğinde—halbuki Nayoung ile beraber sepetin içindekilerin neredeyse çoğunu yemişlerdi, Seonghwa'nın çantasında ise biyoloji çalışma kitabı ile iki defterden başka hiçbir şey yoktu—uzunca bir süredir sessiz sedasız yürümekte olduğu kaldırımda durdu Seonghwa.
Zihni bomboştu—en azından o böyle düşünmeyi tercih ediyordu, yine.
Kendini Nayoung konusunda kötü hissetmeye zorlamıştı çoğunlukla, aklını kemancı çocuğa dair hülyalarıyla doldurduğu kısımlarla yer değiştirir belki umuduyla. Ancak Seonghwa'nın yüreğinde gram suçluluk barınmıyordu, barınmayı da reddediyordu hatta. Hele ki genç kız, kemancı çocuğa o şekilde hitap edip onu aşağıladığını düşünerek göğsünü kabarttığı anda genç oğlanın ona karşı sahip olduğu bir tutam saygı da, gidişiyle esen rüzgâra karışmış ve bilinmezliğin kucağına savrulmuştu.
İ***.
Sarf edildiğini işitmediği bir hakaret sayılmazdı. Ayda bir evlerinde toplanan akrabalarının havada asılı bıraktığı, kuzenleriyle Seonghwa'yı hakkında sıkı sıkı tembihlerken vurguladıkları bir kelimeydi bu. İ***lik sapkınlıktır, bu farelerin tek emeli insanlığın halihazırda kirlenmiş nefsini mahvoluşa sürüklemek, insanlığı asıl doğasından şaşırtmaktır. Buna inanmıştı Park Seonghwa, başka neye inanacağını bilmediği için. Farklı olandan korkması öğretilmişti ona ve artık bir nevi içgüdü olarak baş göstermişti zihninde.
Fakat hep aynı dillerden dökülen, aynı hedefe çengellenen ve cevap hakkı doğurmayan bu kelimeyi bir başkasından duymuş olmak, genç oğlanı yorgan iğnesiyle dürtülmüş gibi kaskatı kesmişti. Merhametti hissettiği, belki de biraz olsun saygı.
