fuck me like we're lyin' on our deathbed
Eğik yazılmış kısımlar geçmişten kesitler.iyi okumalar..
••••
Eren Jaeger'ın terk edişleri bile eksikti, Ackerman'ı bir gece vakti ikinci kez öldürmüştü. Bu sefer sözleri değildi, yaptıklarıydı öldüren, onu canından çok seven adamı.
Çok nadir anlardandır, ikimizin de kafasının uçuk olmadığı zamanlar. Uyuşturucu kullanmadığımız sayılı anlardan birindeyiz, Eren. Fark ettin mi?
Bu sefer bile isteye konuşmuyoruz, bir başlasak kapanmayacak yaralar açılacak. Bir konuşsam neler diyeceğim, sen ise bir kılıf bulacaksın tüm söyleyeceklerime. Ne üzücü, yalanlarının dünden hazır oluşu. Bilemiyorum, belki canımı yakmayı sevdiğin için doğruları söyleyip yüzüme vurursun rezilliğini. Bu daha çok üzücü, ne de rezil bir durumdayız böyle. Kelimelerim kifayetsiz kalıyor, Eren.
Dokunmaya kıyamadığım, esmer teninde kızarıklar var, izi kalacak gibi duruyor. Kimin eseri acaba, neyine yetmedim onu düşünmeye başlıyorum içli içli. Üstünü örtmeye bile yeltenmemişsin, bu kadar çok mu yüzüme vurmak istiyorsun? Eğer bunu istiyorsan, dön bir bak bana tatmin olursun bıraktığın enkazla.
Aldatmak, ne de sinir bozucu bir sözcük. Hayatım boyunca varlığının bile saçma geldiği lanet sözcük, aldatmak.
Sen, Eren Jaeger bana ilklerimi vermekten hiç geri durmuyorsun, ilk kez aldatılışım bile senin ellerinden oluyor. Ama biliyor musun en çokta ağrıma giden, hiçbir şey olmamış gibi yani başımda dikiliyor oluşun. Günaha bulanmış esmer teninden yayılan, sana ait olmayan, başka bir bedenin kokusuna maruz bırakıyorsun beni.
Titrek bir nefes alıyorum, can kırıklarım batmaya başlamış yine, ellerinde tuttuğun kalbime. Hoş, tutuyorsun ama bir çöpmüşçesine kavramışsın. Görebiliyorum, gözlerindeki sevgisizlik dolu bakışlardan.
Kırık dökük gecekonduya uğramışsın, beni aldattığın adamın yanından ayrılıp. Günaha boyanmış, esmer teninle bana gelmişsin. Dikilmişsin bir süre ayakta, sonra ne olacaksa olsun der gibi girmişsin içeri. Donuk mavi gözlerimle dağılmış haline bakmışım, içim dağılmış. Seni gördüğüm de beni kıpır kıpır eden kelebekler, savrulmuş sanki bir o yana bir bu yana. Boncuk boncuk dolmuş gözlerimle, umursamaz tavırlarınla bana doğru gelişini izlemişim. Ama susup bir şey dememişim, kendime yediremiyormuşum o sırada bazı gerçekleri. Hala da yediremiyor, gibiyim.
Yüzümde buruk bir gülümseme beliriyor, acının tatlı tabessümü. Bakışlarım başını ellerinin arasına almış, oflayan seni buluyor. Pişmanlık duygusu mu vuruyor göğsüne, ya da sadece bıkmışsın benden. İkinci seçenek daha makul geliyor, itiraf etmek istemesem de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sex with my ex
Fanfictionsen benim için ölüyordun, ben ise bunun için minnettar olmakla yetindim. belki bir geri dönüş yolu olabilirdi ama ben hiçbir zaman senin gibi sevmeyi öğrenemedim, özür dilerim. angst.