iyi okumalar, hatalarım varsa özür dilerim...
•••
“Uyuşturucu, bir kere bulaştın mı içinden çıkılamayacak bir hal alıyor. Bir bataklık misali seni en dibe çekiyor, yavaş yavaş. Yaşım geçti benden, artık bir çıkış yolu bulamıyorum. Peki ya sen, Levi? Kendine yazık ettiğini göremiyor musun? Beş parasız halde sokaklarda dolanmanın ne demek olduğunu iyi bilirim ben, içi boş ceplere rağmen uyuşturucu aramanın ne demek olduğunu bilirim. Daha gençsin evlat, yazık etme kendine. Ne derdin var ben bilmem ama elbet çözülür.”
Bu sözler, daha birkaç saat önce Dean'ın ağzından dökülmüştü, birer birer. Kendince bana öğüt verme derdine girmişti, vicdan azabı çekiyordu belki de bilmiyorum. Eğer öyleyse de bu beni ilgilendiren bir konu değildi.
İnsanlar neden kendilerini, sürekli bana hayat hakkında öğüt vermek zorundalarmış gibi hissediyordu?
Beni uyuşturucu bataklığına iten adamın, kendimi kurtarmam için öğüt vermesi kadar gülünç bir şey olamazdı. Trajikomik bir olay gibi geliyordu kulağa.
Ben sarf ettiği boş sözlere karşı cevap verme gereği bile duymamıştım, sırf vicdanı rahat etsin diye bana öğüt veren bir adama diyecek hiçbir şeyim yoktu.
Kusacak gibiydim, midem bulanıyordu. Elini sırtıma atıp desteklemek istercesine davranması her aklıma geldiğinde, boğazımda acı bir tat beliriyordu.
İnsanlar, sanki artık bir kurtuluş yolumun olmadığını görüyor, bana acıyordu.
"Gençsin daha sen, kendini kurtar.” Hepsinin bakışlarında bu anlam yatıyordu, görebiliyordum. Bana acıyarak bakmaları bir şeyleri değiştirmiyordu, hiçbir şey değişmiyordu. Bunu anlamaları için ne yapmalıydım? Siyaha bürünmüş göz altlarım, canlılığını yitirmiş solmuş tenim, yırtık kıyafetlerim, yara bere içindeki yüzüm... Bunlar gözlerini açıp gerçeği görmelerine yetmiyor muydu yani?
Ölüyordum ben, soğuyordu bedenim, kapanıyordu gözlerim.
“İşte istediğin.” Ellerimle görüş açımı kapatan siyah tutamları, yana yatırdım. Şimdi elindeki paketi bana uzatan Farlan'ı daha iyi görebiliyordum. Uyuşturucu almam gerekmişti, bunun içinde çoğu zaman yaptığım gibi Farlan dan almaya gelmiştim.
Sarı saçları, hafifçe esen rüzgarla sallanıyordu. Gözleri baygın baygın bakarken bana, zar zor ayakta durduğunu biliyordum. Nefes alış verişleri kesik kesikti. Uyuşturucu kullanmıştı bir süre önce, şimdi de etkisi geçmiş, geriye verdiği hasarlar kalmıştı.
Daha fazla onu ayakta tutmak istemedim, uzattığı paketi alıp cebimden para çıkardım. Parayı nereden bulduğum hakkında konuşmak bile istemiyor bir haldeydim.
Farlan, ne düşündüğümü anlamıştı muhtemelen. Anlamasa bile nereden para bulduğumu sormazdı çünkü. Diğerlerinin aksine fütursuzca yargılama derdine girecek biri değildi, hiç olmamıştı.
Paketi cebime atarken üstümde gezinen gözlerine aldırış etmedim, Farlan iyi değildi şu sıralar.
Paketin cebimden düşmeyeceğinden emin olduktan sonra “Görüşürüz” dedim, kapşonumu başıma geçirirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sex with my ex
Fiksi Penggemarsen benim için ölüyordun, ben ise bunun için minnettar olmakla yetindim. belki bir geri dönüş yolu olabilirdi ama ben hiçbir zaman senin gibi sevmeyi öğrenemedim, özür dilerim. angst.