1.3

2.6K 184 140
                                    


Jungkook

Önünde durduğum büyük şirkete bakıp iç çektim. Adım atmayı unutmuş gibi abartısız 30 dakikadır buradaydım. Büyük harflerle yazılmış LLM girmemi engelleyen en büyük etkenlerdendi. Hadi ama bu teklifi yapan bendim. Doğruyu söylemek gerekirse teklifi yapınca hiçbir beklentim olmadan yapmıştım.

Pezevenk babamın istediği bölümü okumadığım için ne şirketinde çalışmama izin veriyor ne de iş bulmama izin veriyordu. Başvurduğum bütün şirketler adımı gördükten sonra hemen reddediyordu. Lalisa Manoban geçmişte yaraladığım bir kadındı. Ve şu an onun minnetinde çalışacaktım. Burada böyle dikilmenin bir süre sonra göze batacağını bildiğimden merdivenleri çıkmaya başladım.

Şirketin lobi bölümüne geldiğimde danışmaya doğru ilerledim. Danışmada ki kadın ben yanına varana kadar beni fark etmemişti. "Pardon, bakar mısınız?" kadın gözlüklerinin üstünden bana kibirli bir bakış atıp cevap verdi. "Tabii nasıl yardımcı olayım size?" boğazımı temizleyip söze girdim. "Lalisa Manoban ile görüşmem vardı" kadın kafasıyla onaylayıp adımı sordu. "Jeon Jungkook" ayağımla ritim tutarken "Lalisa Manoban ile görüşmeniz bulunmuyor maalesef"

Hadi ama gerçekten mi? "Lalisa yani Lalisa Hanım geleceğimi biliyordu" kadın elindeki kalemi bırakıp konuşmaya başladı. "Bakın Beyefendi bu konuşmaları çokça duydum lütfen daha fazla meşgul etmeyin" kadın bütün kelimeleri ağzıma tıkarken Lalisaya nasıl ulaşacağımı düşündüm. Telefonu cebimden çıkarıp ismine dokununca meşgul çalıyordu.

İçimden bir küfür savurup danışmadan biraz uzaklaşıp tekrar arama tuşuna bastım.

Aradığınız kişi şu anda meşgul....

Tam kafamı duvarlara vuracakken oluşan kalabalığa gözüm takıldı. Bir kaç koruma arasında yürüyen bir adet taş Lalisa Manoban. Fırsat bu fırsat diyerek belki daha sonrasında utanacağım bir hareket yaptım.

"Lalisa!"

Bütün gözler bana dönerken adımları duraksamış gözleri etrafı tarayıp bende durmuştu. Yavaştan utanç duygusu bedenimi sararken ona doğru adımlamaya başladım. Pür dikkat beni izleyen insanlar beni daha çok gerse de geri durmadım. Önüme geçen korumalar göz devirdim. Lalisa sabit boş bakışlarla bana bakarken korumalardan biri kolumu tutunca uzun süredir duymadığım hoş tını kulaklarıma doldu

"Bırakın..." Etraftaki tüm çalışanlar Lalisaya şaşkın gözlerle bakarken biraz çok az hoşuma gitmiş olabilirdi. "Ama..." Lalisa göz devirip korumaya dik dik bakmaya başladı. "Dediğimi yap" Adam kolumu bırakmış birkaç adım uzaklaşmıştı. "Jeon Jeongguk benimle gel"

Adımı duyar duymaz Lalisayı takip etmeye başladım. Hadi ama Lalisanın sert biri olması hayata aykırı. Sen sus bok kafalı kızı bu hala sen ve senin gibiler getirdi. İç sesim the yargı machine... Asansöre geldiğimizde Lalisa'nın tam yanında durunca bana sert bir bakış atıp önüne döndü. Asansöre bindiğinizde sadece ikimiz vardık. Ah tabi ya... Yandaki asansörler gümüşken bizim bindiğimiz Gold rengindeydi. Kendime ait bir şirketim olsa bende öyle yapardım herhalde

Kalksa kendinden emin adımlarla yürürken arkasından yürümeye devam ettim. Stilettoları ayağına o kadar yakışmıştı ki her an ayak fetişim başlayabilirdi. Lalisa Manoban yazan kapıya geldiğimizde bir tık geride durmayı tercih ettim. Lalisa kapıyı parmak iziyle açtıktan sonra benim geçmem için kenara çekildi. Hafif bir tebessümle içeri geçerken odanın boydan boya olan camları karşılamıştı. Mükemmeldi...

Lalisa ceketini askılığa asıp yerine geçerken ayakta dikilmeye devam ettim. Çekmecesinden bir dosya çıkarınca kendi kendine gülümseyip bana uzattı. Alıp almamak arasında tereddütte kalırken siktir edip hemen aldım.

MellifluousHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin