İlkti.
Arkadaşlarımın aksine, ben gece uçuruyorum uçurtmamı. Annemden izin almak ne kadar zor olsa da kötü bir yer değil yaşadığımız yer, izin verdi annem. Uçan uçurtmanın ipi elimde olduğu için gökyüzüne karışmadığını biliyorum ama uçurtmamı göremiyorum. Çok seviyorum uçurtmamı, yine de akşam uçurmamın sebebi gündüz kuşlar çarptığında ona zarar gelmesinden korkmam değil, kuşların zarar görmesi. Hayvanları seviyorum, ve bitkileri de... Ama en çok kardeşimi, kardeşim Zeren'i.
Daha çok küçük, Zeren. Elleri var ama minik, bacakları kısa. Annem büyüyeceğini söylüyor ama ben inanmıyorum, ben üzülmeyeyim diye öyle söylüyor annem. Zeren hiç büyüyemeyecek gibi geliyor. Ben onu yine de korurum, büyüyemese de. Abisiyim ben onun, öyle dedi babam. Abiler ne olursa olsun kardeşlerini korur, kollarlarmış. Ama babam demeseydi de korurdum ben onu. O daha sadece birkaç kelime söyleyip ağlamayı beceriyor ama ben konuşabiliyorum. Onun söyleyemediği kelimeleri onun yerine söylerim, hem belki o zaman beni diğerlerinden daha çok sever.
Geçen gün Doğu'ya da güldü, Doğu da onu daha çok sevdiğini iddia etti ama hayır! Benim kardeşim beni daha çok seviyor. Üzülmesin diye Doğu'ya söylemiyorum ama insan en çok öz abisini sever. Çınar ve Doğu da öz abisi sayılır Zeren'in, ama sadece sayılır; onun tek gerçek abisi benim. Böyle söyleyince Zeren'i kıskandığımı söylüyorlar, fazla korumacıymışım! Hayır, değilim. Zeren benim kardeşim ve en çok beni seviyor, bu kadar.
Zeren eve ilk geldiğinde elleri şimdikinden de küçüktü, ayakları o kadar kısaydı ki onları sadece hareket ettirmeyi başarıyordu. Üzerlerinde yürüyemeyeceği kadar güçsüzdü o zamanlar bacakları, şimdi ise yürüyor. Elleri büyüdü, bacakları uzadı ve güçlendi, gözleri artık daha güzel. Bu bebek de mi öyle olacak?
Ablanın kucağında taşıdığı bebek... O da mı büyüyecek ve bacakları uzayacak? Onun da Zeren gibi saçları çıkar mı? Zeren'in bana güldüğü gibi de güler mi yoksa? Ablanın yanındaki adam hiç gülmez bana; ama abla hep ilgilenir benimle, sever beni. Hangisine çeker çocukları? Beni sevip bana gülümseyen ablaya mı, yoksa nemrut suratlı babasına mı?
Bence annesine benzer. Annesi gibi güzel ve samimi biri olur. Ama onu ilk defa gördüm; belki beni sevmez, belki babasına çeker.
Beyaz, ay şeklindeki uçurtmamın gri ipini daha sıkı kavramak için birkaç saniyeliğine önüme döndüm, ip yok! Uçurtmam gökyüzüne karışıyor. Oysa babamla beraber yapmıştık, insanların gecelerine ay ol demişti. Bana mı demişti yoksa uçurtmaya mı anlayamasam da gitmesin istemiştim uçurtmam, o minik bebeğe bakarken kaçmıştı ip.
Yıldızların arasına karışmakta olan uçurtmama baktım, gözükmüyor. Daha fazla üzülmenin bir manası olmadığını biliyorum, artık abi olduğum için bazı şeyleri daha iyi anlayabiliyorum. Üzülmek anlamsız; anlar bunu insan, kalınca cansız.
Akan yaşın yoksa faydası derde, gerek yok damlaları gözden düşürmeye.
Küçük bebeğin yanına ilerledim. İlk defa görüyordum onu, ama geleceğini biliyordum. Abla söylemişti; Kardeşin gibi küçük bir canlı doğacak ve büyüyecek, belki büyüyünce beraber oyun oynarsınız.
Büyümesi için sabretmek zor olacak ama beklerim. Sonunda benimle oyun oynayacaksa, varım sabretmeye başlarda.
"Abla," diye seslendim çekingence, çünkü yanında yüzü hiç gülmeyen o adam var. Ama şimdi gülüyor. Karısının kucağındaki bebeğe bakıp değişik hareketler yapıyor, seviyor sanırım onu.
"Gel, tatlım," diyerek beni yanına çağıran ablanın yanına adımladım hızlıca. Bacağına sarılıp sesimi duyması için kafamı yana çevirerek konuştum. "Bu, bahsettiğin şey mi? Bebek?"
"Evet, hatırlıyorsun sana anlattıklarımı değil mi?" Birçoğunu hatırlıyordum, onaylarcasına kafamı aşağı yukarı salladım. Bebeğin ağlamasıyla kesilen konuşmamız, adamın gitmesi ve bebeğin susmasıyla devam etti.
"Büyüsün de oynayalım artık, çok sabrettim, dayanamıyorum!" Abla boştaki eliyle saçlarımı karıştırdı. "Biraz daha beklemen lazım ufaklık."
"Ama zaten çok bekledim ben onu!"
Bu, o küçük bebeği ilk görüşümdü.
🌑
Bir mart ayında başladım bu kurguya. Mart, 2021. Ayın kaçıydı, haftanın hangi günüydü bilmiyorum.
Ve bir temmuz ayında paylaşıyorum. 25 Temmuz, 2021. Bu ayın son pazarı, haftanın son günü. Umarım siz de benim gibi onları hisseder, sever, içselleştirirsiniz. Eleştirilerinize çok ihtiyacım var, yorum yapıp olumlu/olumsuz fikrinizi belirtmeyi unutmayın 🤍
Instagram'da, farosperanza hesabından ulaşabilirsiniz bana <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zalal'a Zalil
Teen FictionZalal, gölge olan. Zalil, gölgeli. Gölge olanın gölgelisi... Gece, gölge olmaz. Her şey siyaha bürünüp güneş battığında gölgeler gizini kaybeder. Bu hikayedeki gölge, açığa çıkmak için can atıyor! Açığa çıkması için ise tüm ışıkların kapatılması ge...