Hepimiz, Noxus Kalesinin toplantı odasında bulunuyorduk. Tam karşımda duran Noxus'un Generali'ne bakıp burada ne halt yiyeceğimizi soracaktım ki benim yerime Nehrin Kralı lafa daldı. "Söylesenize burada neden toplandık?" General iç geçirip ağzını açacaktı ki bu sefer lafını kesen kişi beyinsiz kukla oldu. "Çünkü biz iblisiz!" ve o sinir bozucu kahkahasını attı. Cidden... bunların hepsi ayrı bir geri zekalıydı. "Artık lafımı kesmeyecek iseniz söylememe izin vermiş oluyorsunuz." Hepimize göz gezdirdi ve biraz bana baktıktan sonra sol eline baktı. "Anladım Raum." Geri kafasını kaldırıp iç geçirdi tekrar. Cidden onun gibi birisi ile anlaşacak kadar salak olduğunu düşünmemiştim. Tamam zeki ve bilgeli olabilir ama... neden o?
"Hepimiz... yada bazılarını biliyor ki iblis avcıları an be an artmaya başladı. Vayne," dedi bana bakarak. Ardından sırıtıp devam et der gibi başımı salladım. "Demacia'nın avcısı. Ailesi 20 yıl önce senin tarafından katledildi ve intikam için iblisleri bulup öldürüyor." Bana bakarak cümlesini bitirdi ve ardından parmağını Runeterra haritasındaki Demacia adı yazılı yerin üstüne koydu. "Demacia çevresinde dolaşan iblisleri ve Azakana'ları öldürüyor. Hepsini teker, teker bulup yok ediyor." Ardından elini İonia Bölgesine götürdü ve parmağı ile bir noktayı iki kere vurdu. "Yone." Dedi. Yone'yi biliyorum... Yasuo'nun abisi. Sanırım Ahri ve Thresh yüzünden ölümden dönmüştü... Hafif gülerim ve kafamı sallarım.
"Komik bir durum mu var?" odadaki tüm gözler bana döndüğünde derin bir nefes alıp sırıttım. "Hayır tatlım, yok." Sabır diler gibi göz devirip cümlesine devam etti. "İonia'da, Ruhlar Diyarında bir Azakana ile birleşti ve ne olduğunu anlamak için Azakanaları avlayan bir avcı oldu. Eğer karşısına iblis çıkarsa onu da öldürüyor." Oturduğum koltukta biraz dikleşip gerindim. "Sıkıcı..." diye mırıldandım. "Ayrıca Viego'dan dolayı Kara Sis tüm Ru-" içeriye birisinin girmesi ile herkes dönüp oraya bakmıştı. Kırmızılar içinde beyaz saçlı bir adam girip selam verdi ve yürümeye başladı. Aslında epey yakışıklı duruyor... Sırıtıp önüme geri döndüm ve koltuğa yayılmaya devam ettim.
"Oturabilirsin Vlad..." Vlad dediği kişi hemen çaprazındaki yere oturdu ve bize göz gezdirdi. Sosyetik gibi davranıyor bu ne be? Önümde bulunun kan şişesini almak için ayağa kalkıp uzanıp aldım ve geri oturdum. Boyum çok kısa, ayrıca çok sıkıcı geçiyor. Şu an dışarıda bir yerlerde birilerini ayartıp, ona işkence edip, acısını içmek ve sonrada yemek vardı... Gözümle masanın etrafında oturanlara baktım.
Nehrin Kralı, Tahm Kench; açık konuşmak gerekirse kendisini pek sevmem. Doyumsuz bir iştahı var. Kanunsuz bölge olarak adlandırılan Bilgewater'ın iblisi. Kumar aşığı... tıpkı tanıdığım başkası gibi. Genelde avlarını kendisine kumar oynayarak veya türlü değişik hikayeler anlatarak çeker. "Bilgewater'dan ayrılmak zor derler..." Sonrasında onları yer. Gözümü tam karşısındaki sürekli sırıtıp duran iblise çevirdim.
İblis Soytarı, Shaco; Kendisi efsunlu bir kukla aslında. Yok bilmem ne prense oyuncak olsun diye yapılmışta falanda filanda. Kahkahasına sinir olmamak elde değil... "Alemin soytarısı oldun!" Milleti sırtından bıçaklamayı sever. Ardından Shaco'nun yanında duran havada uçan gölgeye baktım.
EbediKabus, Nocturne; Kendisi bilinç sahibi bütün varlıklara musallat olan, kabusların şeytani alaşımı. Saf kötülüğün eski güçlerinden biri. "Bana parçalayacak daha çok ceset yığını getirin!" Kolundaki o bıçaklar desen... bedeninin bir parçası. Kendisini demire çevirebiliyor ama çok değil sanırım. Ve... gözlerimi karşımdaki adama çevirdim. Koskoca ülkenin Generali.
Yüce Noxus Generali, Swain; Jericho Swain, yayılmacı ve sadece güce saygı duyan bir ulus olan Noxus'un ileri görüşlü yöneticisi. İonia savaşları sırasında alt edildiğinde sol kolu kopmuştu. Ama buna rağmen sonuna kadar İmparatorluğunu yönetmeye devam etti. Kuzgun aşığı da sayılabilir... Çok bilgeli ve zeki birisi. "Noxus'u ellerimizle inşa ettik." Sol kolundaki iblis ise... Raum. Swain ile anlaştı ve birleştiler. Onun hakkında pek bir şey diyemem çünkü ben bile aslında asıl görünüşünü bilmiyorum. Evet doğru bilmiyorum.
Swain konuşmasını bitirirken bana baktı ve, "Dinliyor musun Evelynn?" dedi. Tüm gözler bana döndü yine... ah uğraşmayı kes benle. Doğrulup şişeyi masaya koydum ve ağzımı açıp, "Viego'nun, Kara Sis'le tüm Runeterra'ya dağılması hakkında bir şey söylüyordun ve onu durdurmaya çalışan ışık muhafızları falan filan." Deyip iç geçirdim. "Dinlemişsin... bu iyi." Hafif gülüp sırıttım ve oturuşumu düzelttim. "Tatlım... ben hep böyleyimdir bilirsin." Göz kırpıp şişeyi geri aldım ve tek dikişte içtim. Herkesi tanıttım... peki ya ben kim miyim?
Karanlığın içindeki o fark edemediğin, göremediğin, arzularını hisseden ve sana o şehveti verecek kişiyim bebeğim... ben Evelynn'im... Azabın Kucağı, arzularını gerçekleştirecek ve sana gerçek zevki verecek birisiyim. Hayatınızda hiç görmediniz bir ana tanıklık edecek ve yaşayacaksınız, çünkü... sizin için geliyorum~
-Final-
Okuduğunuz için teşekkürler ♥
Eğer beğendiyseniz Oy ve Yorum yapmayı lütfen unutmayın. Görüşleriniz benim için önemli <3
Açıklama ile beraber tam 720 kelime oldu.
İyi Günler ve hayırlı bayramlar dilerim görüşürüz canlarım 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
League Of Legends Demons
FanficTek bölümlük, LoL evrenindeki iblisler ile ilgili bir kitap. Tamamen kendi kurgum olmakla beraber, karakterlerin tamamen kendi kişilikleri olarak yazdım. Keyifli okumalar! ♥ Oy ve Yorum yapmayı unutmayın lütfen.