1. BÖLÜM

1.2K 40 7
                                    

Aybike o gün okul çıkışı eve doğru yürüyordu. Otobüse bindiğinde akbilinin bittiğini görünce otobüsten inmek zorunda kalmıştı. Hava da şansına yağmurluydu. Bu yağmurda ne kadar eve yürümek istemese de akbiline para doldurursa kalan harçlığının ona yetmiyeceğini bildiği için yürümeyi tercih etti.

Yolda kaldırımın kenarında dengesini sağlayarak yürümeye çalışırken bir yandan da bugün okulda olanları düşünüyordu. Okulda aslında son bir yılda yaşanan klasik atışmalar yaşanmıştı. Sırf onlar gibi zengin olmadığı için her gün yüzüne çarpılan durumu artık onu sinirlendirmekten öte üzüyordu. Yaşadığı bu hiyerarşi artık katlanabilecek gibi değildi. Sadece bir gününü sessiz,sakin,sorunsuz geçirmek istiyordu.

  Ama bugün bunları düşünmesinin sebebi bu değildi. Sınıfa yeni gelen çocuk onu korumuştu. Aslında korunmaya ihtiyacı yoktu. Herkese ağzının payını çok da güzel verebilirdi ama birinin onu düşünmesi mutlu etmişti. Yeni çocuğun zengin olduğu her halinden anlaşılıyordu. Onun da diğerleri gibi Aybike ile dalga geçmemesi okulda iyi insanlarla karşılaşabileceğine olan umudunu arttırmıştı.

Aybike eve geldiğinde evde kimse yoktu. Babası okuldan sonra bulduğu ek işe giderken annesi de evlere temizliğe gidiyordu. Bu aslında bugünlük işine gelmişti. Çünkü anne ve babasının onu böyle sırılsıklam görüp canlarının sıkmayı istemezdi. 

Üstünü değiştirip bugün okulda işlediklerini tekrar ederken kapıyı biri çalmıştı. Kapıyı açmak için dersini yarım bıraktığında gelen kişinin annesi olduğunu gördü camdan. Kapıyı açtıktan hemen sonra odasına gitti. Üstünde  biraz halsizlik vardı ve annesinin bunu anlamasını istemiyordu.

Annesi Aybike'nin bu davranışı üzerine arkasından "Anneye bir selam bile verme sen Aybike." diye bağırdı.

Yemekten sonra eve sessizlik hakim olmuştu. Herkes bir köşeye çekilmiş kendince oyalanıyordu. Aybike bir köşede günlüğüne bugün olanları yazıyor,annesi örgü örüyordu ve babası da spor özetlerini izliyordu.

Aybike bir süre sonra yine bugünkü çocuğu düşünmeye başladı. Çok nazikti. İlk kez okulda ona birisi bu kadar ılımlı ve önyargısız davranıyordu . Sınıftakiler çocuğun söylediğinin üstüne laf söyleyememiş ve de bütün gün uğraşmamışlardı Aybike ile. Yarın ilk iş adını sorup ona teşekkür etmeliydi. Ayrıca böyle bir şeye de ihtiyacı olmadığını, kendisinin halledebileceğini söylemeliydi. Bugün utancından ne teşekkür edebilmiş ne de adını sorabilmişti.

Sabah alarmına uyanıp kısa bir duş almıştı. Saçlarının kıvırcık olmasını ne kadra çok sevse de bazen uyandığı zaman çok da hoş bir görüntüyle karşılaşmıyordu. Okul formasını giydikten sonra okula doğru yürümey çıkmıştı. Bugün normalde çıktığı saate göre daha erken bir saatte çıkmıştı. Derse geç kalmak istemiyordu. Konulardan birazcık bile geri kalsa derslerin ağırlığından konulara yetişemiyebiliyordu bazen. 

Okula yaklaşırken hemen durağın ordaki bir pastaneye girip kendine bir adet simit almıştı. Artık en ucuzu neyse onları yemeliydi ki harçlığını yetirebilsindi.

Okula girdiği zaman hemen iç kapının orada dünkü çocuğu gören Aybike koşa koşa onun yanına gitti. Nefes nefese kalmış bir şekilde "Şey, merhaba. Ben dün sana teşekkür edecektim ama edemedim. Şimdi seni görmüşken teşekkür edeyim dedim."

Çocuk Aybike konuştukça gülümsemeye başladı. "Rica ederim. Seninle o şekilde dalga geçmelerine tabii ki de izin veremezdim. Ne olursa olsun hiçbir insan hiçbir insanı böyle aşağılayamaz."

Aybike'nin duyduğu bu sözler ağzını kulağına götürmeye yetmişti hatta artmıştı bile.

"Bu arada benim adım Rüzgar. Rüzgar Akay. Peki ya senin adın ne?" diye sorduğunda çocuk Aybike istediğine ulaşmıştı. 

"Benim adım da Aybike. Aybike Eren. Çok memnun oldum tanıştığıma."

Aybike ve Rüzgar sohbet ederek merdivenden çıkarken Aybike birden birine çarptı. Kafasını kaldırdığında gördüğü çehre Berk Özkaya'ya aitti. Geçen yıldan beri bazı davranışlarına anlam veremediği fakat son bir yılını burnundan getirenlerden birisi olan o çocuk. Berk'e karşı çok yoğun bir nefret duyuyordu. Zamanında ona yaptıklarını nasıl unutabilirdi ki. Son yaptığından sonra ondan olabildiğince uzak durmaya ve kendini ona karşı kapalı tutmaya çalışıyordu. Onunla karşılaştığı zaman direkt savunmaya alıyordu kendini.

"Dikkat etsene!" demişti Aybike hemen. Berk, Aybike'nin bu dediğinin üzerine yarım ağız güldü fakat daha sonra gözü yanındaki kişiye kayınca hemen önüne  baktı ve inmeye devam etti. Tabii inerken Aybike'nin omzuna bir daha çarpmayı es geçmedi.

"Gerizekalı, odun kafalı, salak." diye bağırdı arkasından Aybike. Aybike'nin bu dediğine karşın Rüzgar kahkaha attı.

Sınıfa geçtiklerinde Aybike en arka sıraya kendi yerine geçmişti. Bugün sıra arkadaşı gelmemişti. Bu da demek oluyordu ki yayıla yayıla rahat bir şekilde oturabilecekti bugün. Çantasını hemen yan sandalyeye koyduktan sonra duvar kenarındaki sandalyeye oturdu. Dersin başlamasına on beş dakika kadar varken Aybike çantasından "İnsan Neyle Yaşar ?" kitabını çıkardı ve okumaya başladı. Sayfalar su gibi akıp geçerken birden yan tarafında bir kıpırdanma olmuştu.

Aybike sağ tarafına doğru döndüğünde karşılaştığı görüntü hiç de hoşuna gitmemiş aksine aniden siniri seviyesini hoplatmıştı. Gerçekten bu çocuğu anlayamıyordu!

"Ne yaptığını sanıyorsun?!" diye hiddetli bir şekilde sordu Aybike. Berk onu takmadan Aybike'nin sağındaki sıraya kuruldu.

"Bu ne sinir tatlım. Çatma kaşlarını kırışıcaksın sonra." diye sinir edici bir tonda cevap verdi. "Sırana geçer misin Berk. Gerçekten sıkıldım sizden. Sabah sabah rahat bırakın artık beni. Güne sizinle atışarak başlamak midemi bulandırıyor artık. Hatta direkt sizden, senden iğreniyorum." diyerek içindeki nefreti az da olsa atmayı başarmıştı.

Berk, Aybike'nin ondan iğrendiğini duyana kadar alaycıl bir suratla bakıyordu fakat ondan sonrasında suratını bir sinir ifadesi kaplamıştı. "Nerede oturup oturmayacağımı sana mı soracağımı sandın Aybik. Aslında tatlı kızsın." dedi iğneler bir şekilde ve önüne döndü.

Ders bittiğinde Rüzgar gelip Aybike'ye dışarı çıkmayı teklif ettiğinde Aybike bunu kabul etmişti.

"Çekilir misin? Yayıldın oraya pek kalkamaya niyetin yok gibi duruyor burdan." derken Berk Aybike'ye bakmak yerine Rüzgar'a bakıyordu.

"Sana diyorum! Kalkmak gibi bir niyetin yok herhalde! Kalk artık!" diyerekten Aybike sinirlendiğini belli etmişti. Berk bunun üstüne bir şey demeden çekildi ve Aybike'nin geçebileceği kadar yer bıraktı.

Aybike ve Berk bahçedeki banklarda oturup sohbet ederken basketbol sahasında basketbol oynayanlardan biri topu yanlışlıkla Aybike'nin kafasına fırlatmıştı. 

"Aybike! Canın acıyor mu? İyi misin?" sorularını art arda getiren Rüzgar'ın yüzünden endişelendiği çok net bir şekilde okunuyordu.

"İyiyim iyiyim. Anlık bir bilinç kaybı yaşadım." diyerek şakaya vurmuştu Aybike. Topu atan çocuk gelip Aybike'den özür diledikten sonra zil çalmıştı ve Aybikeyle Rüzgar sınıfa çıkmıştı.

VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUMMMM💕💕💕💕

Sen Kimsin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin