İtiraf Zamanı... Yada Değil.

254 18 6
                                    

**Merhaba arkadaşlar. Bu benim ilk hikayem ve inanılmaz derecede heyecanlıyım. Umarım okuduğum ve beğendiğim yazarlar kadar iyi ve net yazabilirim. Aslına bakarsanız tek isteğim sizin hoşunuza gitmesi. Okuyan herkese şimdiden çok teşekkür ederim. Medyada Duru var.**


Çantamı önüme alıp kulaklıklarımı çıkarmaya çalışarak okul çıkışına doğru ilerliyordum. Aşık olduğum o eşsiz sesi duyduğumda başımı hafifçe kaldırıp sesin geldiği yöne baktım. Burak'la arkadaşları sohbet ederek yürüyorlardı ama Burak'ın fazla konuştuğu söylenemezdi. Zaten o pek konuşmazdı, genelde sessiz kalmayı tercih eden bir karakteri vardı. Belki de konuşmayı gereksiz buluyordu, bunu bilmiyordum. Aslında karakterini de bilmiyordum, sadece tahmin edebiliyordum.


Tekrar çantamda kulaklığımı ararken Burak'ın sesini duyduğumda konuşmalarına kulak kesildim. "Her zamanki yerdeyim, ben kaçtım." Eliyle küçük bir hareket yaparak selam verdiler birbirlerine ve ayrıldılar kapının önünde. Her zamanki yer neresiydi acaba? Kulaklığımı sonunda bulduğumda çantamı sırtıma geri aldım ve telefonumdan şarkı açarak kulaklıklarımı taktım.


Yavaşça eve doğru yürürken düşünüyordum. Birşeyler yapmam gerekiyordu, en azından artık çevresine girerek beni fark etmesini sağlamalıydım. Peki bunu nasıl yapacaktım? Derin nefes alarak başımı kaldırdım ve gökyüzüne baktım. Bu hareketi yapmayı nedensizce seviyordum ve ona aşıksam bunu yapacaktım.


Eve geldiğimde zili çaldım ve kapının açılmasını bekleyene kadar ayakkabılarımın bağcıklarını açtım. Annem yorgun ve uykulu gözlerle kapıyı açtığında ayakkabılarımı ışık hızıyla çıkarıp ayakkabılığa koydum. Annemin yanağına öpücük kondurarak koşa koşa odama gittim. Aklımda birşeyler vardı ve bir an önce planlarımı hayata geçirmek istiyordum.


Kapıyı kapatıp telefonumu elime aldım ve hızla rehberde Sedanur'u bulup aradım. Her okulun bir ayaklı gazetesi vardır, bizim okulumuzun da ayaklı gazetesi Sedanur'du. Telefonu açtığında ilk başlarda havadan sudan konuşmuştuk, sonrasında Burak'ın her zaman takıldığı yeri sorduğumda biraz düşündü ama yaklaşık 10 saniye içinde cevabımı almıştım. Teşekkür edip biraz daha sonra telefonu kapattım. İşte bu! Sevinçle kendime özel, dışarıdan deli gibi göründüğüme adım kadar emin olduğum dansımı yaparak dolabıma doğru ilerledim. İlgi çekici olmam gerekiyordu ve buna uygun bir elbisem var mıydı şüpheliyim...


Gözüme takılan beyaz bir elbiseyi elime alarak incelemeye başladım. Hafif göğüs dekoltesi ve diz kapaklarımdan 1,5 karış daha kısa olan bir elbiseydi. Bunu giyebilirdim sanırım. Platform topuklu pembe ayakkabılarımı da çıkardım. Hemen üzerime geçirdim  ve aynadan kendimi süzdüm. Bu şekilde dikkatini çekebilirdim umarım. Saçlarıma maşa yaparak büyük dalgalar oluşturdum ve hafifçe makyajımı yaptım.


Küçük siyah çantamı alarak odadan çıktım ve mutfağa doğru ilerleyip annemin arkasından sessizce yaklaştım. Ve birden sarılarak korkuttum onu. Yerinde sıçrayınca kıkırdamaya başlayıp yanağına öpücük kondurdum. Sinirli görünmeye çalışarak gülüyordu, bende ona tatlı tatlı bakıyordum. "Annecim Seda bir partiye çağırdı, gitsem olmaz mı?" Oflaya poflaya da olsa kabul ettirdiğimde sevinçle yanağından tekrar öperek koşa koşa evden çıktım. Babama yakalanmak istemiyordum, klasik Türk babaları işte sorulara boğmadan kabul etmez sonuçta.

Pembe (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin