Yardımcı Jijyo'nun yardımıyla güzelliklerimin kapısına geldiğim de beni durdurdu.
"Jimin bey siz burada bekleyin, süpriz olur direk sizi görürlerse telaşlanmasınlar"
"Tabii ki Jijyo hanım" hafifçe tebessüm ettim ve bu 40'lı yaşlarının başında ki kadının araladığı kapıdan prenseslerimin sesini duydum. Yüzüme en güzel gülümsemeleri sığdıramazken onların değerini bir kere daha fark ettim.
O gittikten sonra tek varlığıyla mutlu olduğum insanlardı onlar, bir tek onlar gülümsetebilmişti beni.
"Gelebilirsiniz" duyduğum sesle kapıya odaklanıp dalan gözlerimi Jijyo hanıma bakarak düzelttim.
Büyük adımlarla araladığı kapıdan geçip prenseslerimi gördüm.
"Ah Jimin! Yavrum gelmiş!" Hepsi sevinçle bu kelimeleri kalbime dökerken hepsine tek tek sarıldım.
"Ne iyi ettin yavrum senin yolunu gözlerdik" hepsi Yohyun teyzeyi onaylayan sesler çıkardı. Kraliçelerimin bir tanesi olan Chae teyzenin ayaklanıp kurabiyelere doğru ilerlediğin de hemen ayağa kalkıp kurabiyeleri ondan önce aldım ve koluna girdim.
"Gözümün nuru ben varım burada benden istesene! Ne diye telaşa kapıldın gül yüzlüm"
O minnoş minnoş gülerken en genç prenseslerimden olan Yeong teyze oturduğum da omzuma yavaşça vurdu, bu kadının cilvesi 90'nında da böyle kalacağına emindim. Bu arada genç dediysem 71 yaşındaydı ama ona sorsak 40'a yeni girmişti.
"Biz niye buradayız yahu! Seni bekleriz! Bir kurabiye mi veremeyeceğiz!" Beraber yaptıkları börek ve kurabiyeleri önüme dizip 'gençsin ye hadi' diye 2 kilo aldırdıkların da dayanamayıp minderlere yığıldım.
"Hanımlar ne yordunuz beni yahu!" Hepsi kıkırdarken en son bu kadar iştahlı ve çok yediğimi hatırladım, lanet gelsin keşke hatırlamasaydım. Gözlerim anında dolarken tabii tüm dikkatleri bende olan teyzelerim ellerini dizlerine yavaşça vurarak ne olduğunu sormaya başladılar. Onlara Yoongi'den ayrıldığımı söylemediğimi fark ettim. Demek ki gerçekten acımı tek onlar unutturuyordu.
"Hanımlar" dedim ve yerimden doğruldum.
"Ben sevgilimden ayrıldım" hepsi şaşkınca bana bakarlarken benden daha çok üzülen prenseslerime bakarak dolu gözümden bir yaş akıttım.
"Yav yavrum ne oldu çok güzeldiniz! Yoongi çocuğum bir senin kadar edepliydi güzeldi!" Yohyun teyzenin dediğine karşılık genç prensesim Yeong teyze onun omzuna sertçe -sanırım- vurdu. Yoyhun teyze 78 yaşında olmasına rağmen dolgun duran dudaklarını büzdü.
"Sen ona bakma Jimin yavrum, sen nasıl oldu onu anlat bakayım" Yeong teyzeyi kırmak dünyada isteyeceğim son şeydi fakat Yoongi...Tanrım aklımdan bile geçirmiyordum ismini, dağlıyordu kalbimi bunu nasıl sesli söylerdim?
"Yeong teyze..." Sesim bile doğru düzgün çıkmazken toparlanıp anlatmanın daha doğru olduğunu düşünerek boğazımı temizledim.
"En başından anlatacağım" kafasını sallarken hepsinin beni pür dikkat dinlediğini fark ettim ,beni torunu gören bu kadınları nasıl bırakılırdı? Biri bu dünyayı terk etse emindim ki gerçek babaannem kadar üzelecektim. Hiçbirinin torunu yoktu hepsinin ya resmi olmayan eşleri ölmüş ya da beraber bu kadın huzurevlerine gelmişlerdi. 17 kişilerdi ve 14'ü lezbiyen olduğu için Yoongi'yi 'sevgilim' diye anlatmış daha sonra da tanıştırmıştım.
"Onun eski sevgilisi var, ismi Taehyung" vücudum da tüylerim diken diken olup damarlarım belli olurken minnoşlarıma bakıp sakinleştim.
"Pek hayır getiren biri değil sanırsam" Yohyun teyzenin lafına herkes kafa sallarken cevapladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love İs Not Over
Fanfic"Tanrı dağıtmadı bu ilişkiyi, biz yok ettik" derdi Jimin, fakat yıllar yıllar sonra buluştukların da Jimin'in sözlerinin en tezatını yaptı Tanrı...