Kızıl saçlı kız arabadan inmeden önce Happy'e görüşürüz demeyi ihmal etmemişti. Ön koltukta oturan adamın dikiz aynasına yansıyan gülümsemesini görünce çantasını aldı ve çıkmak üzere kapıyı açtı. Çoğu zaman Happy onu almaya geldiği için artık bir nevi arkadaş olmuşlardı. Siyah Audi'nin arka kapısından çıkan kız hızlıca önünde duran oldukça büyük binaya girdi.
Seri ve hızlı bir şekilde asansöre bindi. 13 yazılı düğmeye bastı ve beklemeye başladı. Kata geldiğinde her zaman ki gibi ekibin toplandıkları odaya yöneldi. Acil bir durum -yani toplantı- olmadığı sürece binada olan kişiler için orası sohbet etmek için ideal bir alandı. Genellikle de Natasha orada olduğu için Valeria oradan pek dışarı çıkmazdı, çıkamazdı. O her defasına hayranlıkla baktığı koca binanın sadece 13. Katını bilirdi, o da kısmen. Natasha çoğu zaman Valeria'nın Avengers hakkında bilgili olmasını istemezdi aslında çoğu şey hakkında bilgisi olmasını istemezdi.
Odaya yaklaştığında Natasha ve Tony'nin seslerini duymaya başladı. İster istemez kulak misafiri olmuştu bile. "Natasha saçmalama, ona söyleme ama Peter'ın potansiyeli çok yüksek ve beni ona çeken bir şey var, onu.. onu önemsiyorum. O değerli bir çocuk." "Ah Antony tamam öyle olsun ama o sadece bir çocuk ve bu kadar yük ona fazla gelmez mi sence de?"
Konuştukları konu Valeria'nın dikkatini çekmişti. Bu çocuk özel olmalıydı ki Tony bile önemsiyordu. Daha fazla bu düşüncelere dalmadan içeri girdi eğer biraz daha orada kalsaydı fark edilebilirdi. Tony'e merhaba der gibi gülümsedi, oda ona aynı şekilde karşılık verdi. Tony Valeria'ya sık sık olmasada üzülürdü. Onun özel bir çocuk olduğunu ama bazı şartlardan dolayı harcandığını düşünürdü.
Valeria Natasha'ya bir şey demeden odadaki bir koltuğa oturdu ve çantasını kenara attı. Selam versede Natasha'nın umrundada olmazdı. Valeria'nın çoğu şeyini beğenmezdi Natasha, O ise hayatının yarısından fazlasını Natasha'dan bir kaç övgü almak için çabalamıştı hala çabalıyordu ancak şu sıralar pek umudu kalmamıştı. Natasha öz ablası olmasına rağmen Yelena ile daha iyi anlaşıyorlardı. En azından Yelena ona fark edildiğini ve önemsendiğini hissettiriyordu.
Odada biraz sessizlik oluştu ki Valeria merakına yenik düşüp sordu "Peter kim? Tabi bir sakıncası yoksa." Natasha hemen atıldı "Tabi sakıncası var Val— "Aslında sakıncası yok yani bilmemeni gerektiren bir durum yok. Peter Stark Endüstri'de staj yapan bir liseli. Önemli birisi değil yani." Tony'nin sakin ses tonundan Natasha rahatsız olmuştu ama belli etmemeye çalışıyordu. Valeria ise tam olarak inanmasada bir cevap aldığı için mutluydu çünkü genellikle soruları hep cevapsız kalırdı.
"Sen önemli değil diyorsan öyledir, neyse ben kütüphaneye gidiyorum biraz kitap okuyacağım." Valeria odadan çıktıktan sonra Natasha konuştu "Onun her sorusuna cevap verme diyorum sana." "Önemli bir şey değil Nat abartma istersen. Ayrıca cevap vermezsen daha çok merak eder ve araştırmaya başlar ve bu senin isteyeceğin son şey, değil mi? Hadi ama sıkma canını." Tony'nin dediklerinden sonra Natasha biraz rahatlamışa benziyordu.
O sırada Valeria kütüphaneye girmiş kitap okuyordu ama odaklandığı söylenemezdi. O lise çağına gelmesine rağmen daha önce hiç okula gitmemişti. Sıcakkanlı ve konuşkan bir kişiliği olmasına rağmen hiç kendi yaşıtında arkadaşı olmamıştı. Nasıl arkadaş olunur onu bile bilmezdi ama Peter onun dikkatini çekmişti. Gidip yanına arkadaş olamazdı, Nat görürse buraya bir daha gelmesine izin vermemesinden korkuyordu. Peter'ı uzaktandan olsa görmek istiyordu, en azından yakınında olan birini uzaktan tanımak istiyordu.
Kütüphanede biraz daha durduktan sonra eve geçmişti. Eskiden-bir ailesi varken- Valeria Rusya'da yaşıyordu. Natasha ne kadarda yaşadığı tüm şeyler "gerçek değildi, biz sahte bir aileydik" desede Valeria ona inanmak istemiyordu. O küçük sahte hayatının en güzel zamanlarıydı onlar. İşte o sahte aile dağıldıktan sonra Natasha Rusya'da olan Valeria'yı yanına almıştı. Ona zarar gelsin istemiyordu, küçük kız kardeşini bir porselen bebek misali korumak istiyordu.
Valeria ise her zamanki gibi odasında volta atıyordu. Gözünün ucuyla çalışma masasında duran saate baktı. 23.42'yi gösteriyordu. Natasha hala eve gelmemişti. Biraz merak etmişti doğrusu çünkü Natasha en geç 10.00'da evde olurdu ama Valeria evde yalnız kalmaya alışmıştı, daha doğrusu yalnızlığa alışmıştı ama bu her zaman yalnız olacağı anlamına gelmezdi. Valeria yalnız olmak istemiyordu. Yalnızlıktan korktuğu falan yoktu her şey gibi ona da alışmıştı zamanla.
Bir zamanlar Natasha ve Yelena gibi oda Red Room'da eğitim almıştı. En büyük düşü kız kardeşleri gibi olmaktı ama Natasha buna hiçbir zaman izin vermemişti. Sadece Natasha değil Yelena'da bunu istemiyordu. Valeria'nın bir silah gibi kullanılmasını istemiyordu.
Birkaç dakika sonra telefonuna gelen mesajla irkildi. Natasha'dandı.
Natasha
Yarın sabah saat 10'da binada ol lütfen seninle konuşmam gereken bir konu var. Happy seni her zaman ki gibi evin önünden alır.Okuduğu mesajla kafası karışmıştı. Natasha onunla ne konuşabilirdi ki. Sadece "Tamam" yazıp telefonu kapattı ve yatağına uzandı. İçine kurt düşmüştü, ya onu Rusya'ya tekrar gönderirse diye düşündü ve elinde olmadan gözleri dolmaya başladı. Kimsenin görme ihtimali olmamasına rağmen kendisini sıktı. Ağlamaktan nefret ediyordu, ağlamak güçlüksüz göstergesidir diye düşürdü hep. Valeria uzun zamandır ağlamamıştı.
Red Room'da öğretilen ilk şey buydu. Ağlamak güçsüzlerin işiydi. Ne kadar çok ağlamamak için kendini tutarsan o kadar çelikleşirdi duyguların. Yani ona öyle öğretmişlerdi.
Hiç kontrol etmeden attım yazım hatası olabilir. Bu arada umarım beğenmişsinizdir sormak istediğiniz bir şey varsa sorun lütfen 🤍