BÖLÜM: 2

29 6 0
                                    

Bir an korkmuştum polisleri görünce fakat korkmakta haklıydım şuan onların arabasında gidiyorum ahh Yui afferim sana Yasuhiro’nun hiro dediği kişi acaba o, hayır hayır olması imkânsız onu tanıyorum sonuçta böyle bir şey yapması imkânsız. Kafam o kadar dalgındı ki;
Bir süre sonra merkez de…
Neden burada olduğumu biliyordum ama kabul etmek istemiyordum. Polis sorular soruyordu ama cevabını bilmiyordum sadece evet hayır diyebiliyordum.
Polis: küçük hanım dün akşam saatlerinde ünlü bir iş adamı boş karanlık bir sokakta ölü bulundu.
Ben: evet, ama bu konuda hiç bir şey bilmiyorum üzgünüm.
Polis: fakat oradan geçen birisi sizi o adamın yanında olduğunuzu görmüş.
Ben: evet oradan geçiyordum adamı bulduğumda ölüydü.
Polis: peki bizi neden aramadınız?
Ben: üzgünüm, ama 15 yaşında bir kızım korktum ve direk eve geldim.
Polis: peki neden ailenize bir şey söylemediniz?
Ben: söyleyecektim ama korktum.
Neyse ki polis beni anlıyordu. Ona ne diyebilirdim ki inanmayacaklardı sonuçta neden o zaman boş boş soru soruyorlardı. Ahh bu sorgu odaları her zaman bu kadar karanlık olmak zorunda mıydı?
Kapı açılma sesi;
*Kusura bakmayın memur bey buradan sonrası bende*
Bu sesss aman tanrım bu o Yasuhiro…
Buna inanamıyorum, saçma ama gerçekten hayal değil bu o aman tanrım aman tanrım bir an hayal görüyorum sandım ve gözlerimi ovaladım ama bu oydu gerçekten yine mükemmeldi. Karanlık tek ışığı olan bir odayı resmen aydınlatıyordu mükemmeldi. Gözlerimi ondan ayıramıyordum. Memur odadan çıkmadan önce bana onun kim olduğundan bahsetti ama onu anlayamamıştım. Çünkü gözlerimi yasuhiro’dan ayıramıyordum. Gözleri resmen bir ateş gibiydi hayır kızgın değildi, sadece o fazla mükemmeldi gözleri insanın yüreğini yakıyordu. Resmen ağzımın suyu akmıştı ( YUİ GÜLDÜ )
Aman tanrım bu da ne bedenimi bir sıcaklık sarıyordu. Onun teni bembeyazdı her an dokunduğumda sanki iz oluşacak gibi gülümsemesi sanki hayır bunu o kadar tarif edemem sadece mükemmelin ötesinde altımdan vuran sıcaklık hissiyatını durduramıyordum. Bana bir şeyler anlatıyordu fakat karşımda bana cezbedici şekilde duruyordu. Aniden içimde bir soğukluk hissettim sütyenim’den aşağıya doğru akan ter damlaları vücuduma soğuk bir his verip tüylerimin diken, diken olmasına sebep oluyordu. Kafamı sallayıp odaklanmaya çalıştım.







Yasuhiro: seni dün gördüm. Kim olduğumu biliyorsun değil mi?
Ben: evet.
Yasuhiro: peki neden o adamı benim öldürdüğümü söylemedin?
Bu sözleri söylerken korkmuyor muydu? Hala düşünüyordum gerçekliği aklımın ucundan geçmezdi.
Yasuhiro: beni dinliyor musun?
Ben: hıhı
Yasuhiro: kaç yaşındasın Yui umarım yanlış söylememişimdir ismini doğru değil mi?
Ben: evet doğru, 15 yaşındayım.
Yasuhiro: benimle aranda 100 yaş var aslında ( GÜLER )
Gerçekten kafayı yememiştim kendi bana resmen vampirim ben diyordu şok olmuştum ama sanırım mutluydum.
Ben: nasıl korkmuyorsun burada seni dinlemiyorlar mı?
Yasuhiro: hayır.
Ben: nasıl?
Yasuhiro: o işlere hiro bakıyor.
Hiro bu dün gördüğüm sarışın kişinin ismiydi
Ben: peki.
Yasuhiro: benden korkuyor musun?
Ben: neden korkuyum ki?
Yasuhiro: sadece sordum.
(YUİ KAFA SALLAR.)
Yasuhiro: peki şimdi sende sırrımı biliyorsun. Bunu saklayacağına inanıyorum.
( AYAĞA KALKAR)
Aman tanrım şimdi bana doğru yürümeye başladı kalbimin atışını umarım duymaz. Bana doğru yürürken beyaz gömleğinin kollarını yavaş bir şekilde topluyordu. Aman tanrım çok kaslıydı bu manzarayı yakından görebildiğime inanamıyordum mükemmeldi. Gömleğinin ilk iki düğmesi açıktı.  Teni gerçekten mükemmeldi bembeyazdı resmen kör ışıktan daha fazla ışık saçıyordu. Hafifçe yanıma doğru geldi. Bir elini masaya koydu ahh elleri bile mükemmeldi beyaz ve narin ince birazda uzun kafamı kaldıramamıştım korktuğum için değil, utandığım için yavaşça işaret parmağıyla çenemi tutup kaldırdı. Nefesi yakınımdaydı fazla yakınımdaydı. Her an yapışabilirdim bu onun açısından tehlikeliydi. Kendimi tutmaya çalışıyordum. Gözlerini bana dikmişti ve o kadar güzel bakıyordu ki aslında güzel değil sexy bakıyordu. Eliyle saçımı kulağımın arkasına topladı. Yavaşça kulağıma yaklaşıp;
Yasuhiro: sen kimseye söyleme, bende canını bağışlıyım.
Tam geri çekiliyordu ki gömleğinden tutup kendime doğru çektim fark ettim ki bunu beklemiyordu. Aslında gömleğinden tutup çekmemeliydim bu içimdeki sıcaklığın daha da artmasına sebep oldu. Ahh Yui bir kez olsun kendini tutamaz mısın? Karın kaslarını rahat bir biçimde görebiliyordum. Fazla uzatmamaya karar verdim. Ayağa kalktım kulağına yaklaşıp.
Ben: canımı bağışlamana ihtiyacım yok! Sen kimsin ki?
Bunu dediğime inanamıyorum aptal, aptal iç sesim bana bunu diyordu. Yakasını bırakmıştım.
Yasuhiro: cesaretli özgüvenlisin korkmuyorsun bunlar gerçekten çok güzel fakat…
(ELİYLE YUİ ‘Yİ DUVARA İTTİRİR. YUİ’NİN ELLERİNİ İKİSİNİ DE BİRLEŞTİRİP TUTAR.)
Aptal, aptal beni sıkıştırmıştı beni de mi öldürmek istiyordu? Ne yapıyordu? Yavaşça dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Kalbim artık daha fazla atıyordu.
Yasuhiro: hayır bunu yapamam sen benim sırrımı saklayacaksın değil mi?
Ben daha fazla uğraşmak istemedim. Kafamı sallamakla yetindim. Aman tanrım bir an…
( KAPI AÇILIR… )
-Selam dostum işlerini hallettim.
Bu…
Yasuhiro: Hiro!
Ben: Hiro!
Hiro: Yui, Yasu ugh, m-me-merhaba…
                     

                     - 2.Bölüm sonu  -   


Herkesin güveni tanıdığı kişi tarafından kırılır…








BLOOD OF THE VAMPIREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin