arkadaşlar son bölüm 17 oy ilk bölüm 9 oy almış ashdşhasildjsail ayp değil mi olm
oy ve yorumları unutmayın<333
Anahtarlı rastgele bir yerlere fırlatırken hızla mutfağa gidip soğuk su doldurdum kendime. Eve nasıl geldiğimi hatırlamıyordum bile. Biri beni tehdit ediyordu. Biri beni ailemle, arkadaşlarımla, sevdiklerimle tehdit ediyordu.
Yarım bıraktığım suyu tezgaha koyarken derin derin nefes aldım. Ellerim tezgahın soğuk zemininde duruyordu. Polise gitmeli miydim ya da birine söylemeli miydim? Her saniye izliyorlar mıydı beni? Tedirgin adımlarla gidip kalın perdelerimi çektim. Fazlaca yüksek bir katta oturmama rağmen gerilmiştim.
Zilin çalmasıyla yerimden fırladım.
"Sakin ol İrem. Sana haber vermeden kimseyi almazlar içeri." Kendimi sakinleştirmeye çalışarak kapıya ilerliyordum. "Sakin ol. Sakin ol."
Delikten baktığımda Zafer bakışlarını kapının etrafında gezdiriyordu. O ana kadar tuttuğumu bile fark etmediğim nefesimi gelen rahatlık hissiyle bıraktım.
Kapıyı açtığımda Zafer adeta bir asker gibi duruşunu dikleştirdi. Elinde tuttuğu USB belleği bana doğru uzattı.
"İçeri gelsene." dedim kapıda bekleyen Zafer'e.
Böyle bir teklif beklemiyor olacak ki ifadesiz duruşunda saniyelik şaşkınlık oluştu. Yalnız kalmak istemiyordum şu an ve Zafer bana yeteri kadar güven veriyordu.
"Anlayamadım İrem Hanım?"
"İçeri diyorum Zafer. İçeri. Evin içi."
Zafer, cevap vermeden içeri girdi ve ne yapacağını kestiremez gibi etrafa bakınmaya başladı.
"Otursana, Zafer." Zafer, beni başıyla onaylayıp koltuğun kıyısına oturdu. Her an kaçacakmış gibi. "Bir şey içer misin?"
"Sağ olun İrem Hanım."
"İrem de Zafer. Allah'ını seveyim İrem de. Az da rahatla. Askeriyede gibi hissediyorum kendimi."
Zafer, gerçekten şu an bulunduğu konumdan gram hoşnut değildi.
Başımı bıkmışcasına iki yana sallayarak odama gidip laptopumu aldım.
Laptopu koltuğun önündeki sehpaya koyarken şifresini girdim ve Zafer'in elindeki flashı alıp taktım.
"Dünün görüntülerini açar mısın?" dedim Amerikan tarzı mutfağıma yürürken. "Sade mi içiyorsun kahveyi? Süt ister misin?"
"Sade. Süt istemiyorum." dedi bakışlarını laptoptan kaldırmadan.
Kahveleri yapıp yanına oturduğumda dünün görüntülerini izliyordu.
"Ne arıyoruz İrem Hanım?"
"İrem, Zafer. Adım İrem Hanım değil. İrem."
"Ne arıyoruz İrem?"
"Arabama yaklaşan şüpheli birini."
Sabahtan itibaren tüm görüntüleri 2x hızla izliyorduk. Şüpheli kimse yoktu. Alnımı ovuştururken bitmiş kupamı sehpaya bıraktım.
"Zafer, ne kadar kazanıyorsun?"
"Anlamadım İrem Ha- İrem." Yine hanım diyecekti ama son anda durdurdu kendini ve mırıldanarak devam etti. "Sadece İrem."
"Baya işte. Ne kadar kazanıyorsun? Maaşın ne kadar?"
"Erkeklerin maaşı kadınların yaşı sorulmazmış." dedi alayla gülerken.
"Tamam. Söyleme. Maaşının 2 katı ya da ne kadar istiyorsan... Fark etmez. Korumam olur musun?"
Kaşlarını çatarak bakışlarını bana çevirdi.
"Koruma mı?"
"Evet. İri yapılısın. Zaten güvenliksin. Korumam ol."
"İrem, bir şey mi oluyor? Korktuğun bir şey mi var? Önce görüntüler, şimdi bu."
"Sadece son zamanlarda kendimi gergin hissediyorum. İzleniyormuş gibi." Derin bir nefes çektim. "Kabul ediyor musun?"
Otoparkın görüntü saati 19.24'e gelmişti. Kameraya giren siyah motor üzerine Zafer kaşlarını çattı.
"Saat 19.16'dan sonra otoparktaki aracınızın park edildiği sıra doldu. Hiçbir aracı oraya yönlendirmedik." Saati bu kadar küsuratlı olarak hatırlaması beni şaşırtmıştı. "Bu motorun oraya girmesi çok mantıksız."
Bir dakika içinde aynı motor sıradan geri dönmüş ve kameranın hemen altına park edip araçtan indi. Kaskını arkaya koydu ve binaya doğru yürümeye başladı.
"Saydun Bey'in oğlu bu." dedi Zafer geri yaslanırken. "Sarhoş sarhoş gelip duruyor. Ondan sıraya girmiştir. Yeni motor almış. Şüpheli değil yani."
Oflayarak başımı koltuğa dayayıp tavana kaldırdım. Çok sıkılmıştım. Görüntülerden hiçbir şey çıkmıyordu. Ya kör noktaları çok iyi bilen biri ilerleyip koymuştu ya da hala olay anının görüntüsüne gelmemiştik.
"Bu arada teklifinizi kabul ediyorum. Maaşımın iki katına gerek de yok. Aynı fiyatta ödemeyle devam edebilirim. Yeter de artar bana."
Zafer'e gülümseyerek baktım.
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim İrem Hanım." Tam lafa girecektim ki devam etti. "Artık patronum olduğunuza göre hanım demeliyim bence."
"Hayır, Zafer. Ne meraklısın hanım demeye ya..."
"İş ahlakı. Siz benim güvenliğinden sorumlu olduğum rezidansın sakinisiniz. Hitap şeklime dikkat etmeliyim."
"Darlandım Zafer. Bunaldım Zafer. İş ahlakına sokayım Zafer. Hanım deme bana Zafer. Yeter Zafer."
Zafer kıkırdarken bakışlarını ekrandan ayırmadan görüntüleri izliyordu.
"Eğer bilmem gereken bir şey varsa söyle lütfen İrem. Neden koruman olduğumu bilmeliyim, seni neyden korumam gerektiğini..."
Kollarımı göğsümde birleştirip cevap vermeden ekranı izlemeye devam ettim. Birine bir şey söylemeye korkuyordum. Zafer kural insanıydı. Ya polise giderse... Bu yüzden sevdiklerim zarar görebilirdi ki zaten birine söyleyerek onu da riske atmak istemiyordum. Karşımdaki insanın nasıl biri olduğunu bile bilmiyordum.
Kadraja giren uzun boylu, kıvırcık saçlı çocuğu gördüğümde bedenimi ekrana yaklaştırıp kadrajdaki çocuğa iyice dikkatlice baktım.
"Altay?"