Jimin, telefonunun çalmasıyla düşüncelerinden kurtuldu. Başka biri olsa sabahın bu saatinde arayan her kimse ona küfür ederdi. Ama o fazlasıyla minnet doluydu. Komidinin üzerindeki telefona uzandı ve kimin aradığına bakmadan telefonu açtı:
"Lanet olsun, neden yarım saattir telefonunu açmıyorsun? Yoksa hâla uyuyor musun?"
Bu Jungkook' tu. Hayatında nadiren bulundurduğu insanlardan biriydi. Jimin pek çok insana güvenmezdi. Ve Jungkook hâla derken neyi kastediyordu? Saat sadece sabahın 5' iydi.
"Sabahın 5'inde ne diye bağırıyorsun, bir sorun mu var?"
"Sabahın 5'i mi? Sen hiç camdan dışarıya bakmaz mısın? Saat şuan 8 buçuk ve bugün okulun ilk günü, çocuklarla seni tam 1 saattir bekliyoruz."
Daha sonra gülerek ekledi:
" Hatta Namjoon çiçek vermeye başladı."
" Okul mu?"
Jimin'in resmen dünyadan tüm bağı kopmuştu, ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Jungkook'un söyledikleri beynine daha yeni ulaşıyordu.
" Evet okul. Jimin uyumaktan vazgeç, gerçekten geç kalıyoruz. Dersin başlamasına 15 dakika var ve biz ancak 25 dakika da varıyoruz."
Jimin telefonu Jungkook'un suratına kapattı. Aceleyle yataktan çıkmaya çalışınca yorganıyla birlikte yere düştü ve derin bir iç çekti. Çabucak hazırlanıp çocukların yanına vardı:
" Özür dilerim. Tam anlamıyla okulu unutmuşum."
Taehyung güldü:
" Aynen dostum, ama birileri sağ olsun herkesi sabah sabah aramaktan hiç çekinmiyor."
Jimin ve Taehyung gülerken Jungkook onlara ölümcül bakışlar fırlatıyordu.
" Jin ve Yoongi nerede?"
Jimin bunu demesiyle arkadan koşarak gelen ve sevinç çığlıkları atan Yoongi'yi gördü. Hangi insan okulun ilk günü böyle olurdu ki?
" Yine kazandım."
Kimse birşey anlamamıştı. Biraz sonra sırtında iki çantayla yürümeye çalışan Jin'i gördüler. Jimin, Jin'in yanına giderek diğer çantayı aldı. Tahmin ettiğinden fazla ağırdı.
"Ne diye çantanı ona taşıtıyorsun ki?"
Yoongi gülmeye başladı.
"Taş kâğıt makas oynadık ve o kaybetti. Bu yüzden 1 hafta boyunca çantamı o taşıyacak."
" Bu kadar ağır olacağını bilmiyordum."
Yoongi sevinçle konuştu:
"Demek çantamı sen taşıyorsun Jimin."
Jimin kocaman bir gülümsemeyle kafasını iki yana salladı ve çantayı Yoongi'ye fırlattı.
" Gerçekten ağırmış."
Jin sitem eder bir ses tonuyla konuşmaya başladı:
"Tabiki de ağır tüm yol boyunca onu bana taşıttın."
Yoongi tam birşey söylemek için ağızını açıyordu ki Namjoon konuştu:
" Güzel sohbetinizi bölmek istemem ama dersin başlamasına sadece 7 dakika var."
Taehyung umursamaz bir şekilde konuştu:
" Bir şey olmaz zaten normalde de pek erken gittiğimiz söylenemez."
" Evet ama ders matematik yani Bayan Park'ın dersi."
Hepsinin gözleri irileşti. Başta Taehyung olmak üzere hepsi koşmaya başladı. Namjoon ne olduğunu anlamadı, hepsi onu bırakmış koşuyordu. Namjoon şaşkınlıkla bağırdı:
" Hey! Beni de bekleyin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENCİL.
FanfictionMerhaba arkadaşlar. Hikayeyi iki arkadaş yazıyoruz. Bu bizim ilk hikayemiz, hatalarımız olursa bilgilendirirseniz seviniriz. İstediğiniz kadar soru sorabilirsiniz. Okuyanlara şimdiden teşekkürler...