Leya Kırşan
Deniz'e hiçbir açıklama yapmadan apar topar üstümü değiştirip evden çıktığımda yağız'ın başına bir şey geldiği düşüncesi tüm bedenimi sarmıştı. Eğer geç kalırsam ne olacağını bilmiyordum ve bu belirsizlik beni fazlasıyla korkutuyordu.
Taksici paramın üstünü bırakıp basıp gittikten sonra bulunduğum konumu incelemiştim. Tam da tahmin ettiğim gibi beni oldukça ıssız bir mekana getirmişti zaten o psikopattan da anca bu beklenirdi.
Etraf karanlık olduğundan yolu aydınlatmak için telefonumun fenerini kullanıyordum ama onun da pek fazla işe yaradıģı söylenemezdi. Ağaçların ve kırık dökük eşyaların arasından geçtikçen sonra karşıma çıkan kulübe ile gülümsemiştim en azından artık dışarda kalmak zorunda kalmayacaktım.
Açık olmasına rağmen içerde birisinin olma ihtimaline karşın kapıyı çalmış herhangi bir ses işitmeyince direkt olarak içeriye girmiştim. Böyle büyük bir arazide yağız'ı bulmam oldukça zordu zaten hava karanlıktı ve ben onu aramaya kalkışsam kesin kaybolurdum.
Beni neden buraya getirdiğini öğrenmek amacıyla bilinmeyen numaraya mesaj atacağım sırada çekmeyen sinyal beni bir hayli sinirlendirmiş söylenmeye başlamama vesile olmuştu. Sanırım taksinin beni bıraktığı yerden epeyce ileriye gitmiş ve kaybolmuştum.
Sözde ailemin ya da sahte arkadaşlarımın yokluğumu fark edeceğini bile düşünmezken tek umudum deniz'di ama ne yazık ki oda nereye gittiğimi bilmiyordu.
Usanmış ve bir o kadar da umutsuz tavrımı koruyarak koltuğa oturduğum sırada dışardan sesler gelmeye başlamıştı. Doğruyu söylemek gerekirse gerilmemiştim çünkü bu evde yaşayan kişi olma ihtimalinden tutun da bana yazan kişiye kadar sesin kaynağı olabilecek birçok kişi vardı.
Hayvanlar , rüzgar gibi faktörleri hesaba katmıyordum bile..
Yine de kontrol etme ihtiyacı hissettiğimden tezgahın üstünden bir bıçak alarak dışarı çıkmıştım. Sonuçta bir yanlış anlaşılmanın kurbanı olmak ya da yok yere öldürülmek istemezdim. Ses çıkarmamaya özen göstererek yavaş adımlarla ilerlediğim sırada bir elin ağzımı kapatması ve beni kulübenin duvarına yaslaması bir olmuştu.
Uykusuz olduğu her halinden belli olan yağız duygusuz bir şekilde bana bakarken tüm bedenimin kasılmıştı.
Elimdeki bıçak artık onun avuçları arasındaydı ve ben kendimi oldukça savunmasız hissediyordum. Buraya onu bulmak için gelmişken bu yakınlığımızın bize iyi gelmediği ortadaydı , ayrıyken de birlikteyken de acı çekiyorduk.
"Ne işin var burada" sert çıkan sesi beni ürpertirken duygularımı ona belli etmemeye çalışarak "seni merak ettim" demiştim. Şu an ki tavırları normalde tanıdığım yağız'a ait değil gibiydi.
"Burada olduğumu nereden öğrendin" sonlara doğru yükselen sesi ve koyulaşan gözleri ellerimin titremesine sebep olurken korkuyla "yine o numara yazdı" cevabını vermiştim.
Bedenim giderek halsiz düşerken eliyle yanağımı yavaşça okşamıştı "sakin ol güzelim sana zarar vermeyeceğim" mimikleri ve söyledikleri birbiriyle çelişirken onun bu boşluğundan faydalanmış sert bir tekme atarak koşmaya başlamıştım.
Yakalarsa bana ne yapabileceği ile ilgili hiçbir fikrim yoktu ama şu an kendinde olmadığı gayet açıktı. "demek biraz eğlenmek istiyorsun leya'm ama sana kötü bir haberim var oyunların sonunda hep ben kazanırım"
Neyin içine düştüğüm hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu , neden yağız böyle garip davranıyordu.
"Biliyor musun güzelim bana annemi hatırlatıyorsun gülüşün , bakışın her şeyin tıpkı onunkiler gibi" kesilen nefesimi umursamayarak koşmaya devam ettiğim sırada yağız kahkaha atıp konuşmasını sürdürmüştü. "Hiç unutmuyorum , babamın onu bıçaklarken ki çığlıkları her gece rüyama giriyor"
Kalbim mümkünmüş gibi daha hızlı atmaya başlarken bir ağacın arkasına saklanarak biraz soluklanmıştım. "Ona kırmızı çok yakışıyordu güzelim eminim sende de mükemmel durur" beni öldüreceğini anlamamla onu sevdiğim için kendimden tiksinirken bir el belime dolanmış beni kendine doğru çekmişti.
"Buldum seni güzelim"
Gözlerim yağız'ın gözleri ile temas ederken bir saniye olsun durmamış debelenmeye başlamıştım ama kolları beni sıkıca sardığından çabam yetersiz kalıyordu. "Bırak beni yağız sen böyle bir insan değildin yapma ne olursun"
"İyi olmak bugüne kadar bana hiçbir şey kazandırmadı leya , sevdikçe kaybettim ben ve şimdi sen de ellerimden kayıp gideceksin" titreyen sesi artık ona üzülmeme neden olmazken duraksamış beni kendinden biraz uzaklaştırmıştı ama hala bir eli ile beni tutmaya devam ediyordu.
Sanırım artık yapabileceğim hiçbir şey kalmamıştı benim için tasarlanan sona razı gelmekten başka çarem yoktu.
"Tamam yağız öldür beni bak sana zorluk falan da çıkartmayacağım ne de olsa elimden hiçbir şey gelmiyor ama şunu unutma olur mu her ne olursa olsun canımı sana karşı duyduğum güveni kırmaktan daha fazla yakamayacaksın"
Cebinden çıkardığı silahı bana doğrultmadan önce dudaklarıma yaklaşarak bir öpücük bıraktığında değdiği yerlerin yandığını hissetmiştim. Sadece bana dokunması bile beni yıpratıyordu ve ben buna engel olamıyordum.
Son bir kez daha gözlerimin içine baktığında beni çekip vurmasını beklerken silahını benim elime bırakmıştı. "Ben bir katilim , vicdansızım , pisliğim , şerefsizim ama sana aşığım leya belki bunu çok yanlış zamanda fark ettim bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki ben seni öldüremem o yüzden sen öldür beni"
Merhaba
Nasılsınız?
Roller mi değişti sanki ha
Her şeyi öğrenmemize çok az kaldı
Seviliyorsunuz 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Duygular | Leyyağ
FanfictionÖldürmeniz gereken birine aşık olursanız işiniz mi yoksa sevginiz mi üstün gelir?