öyle dertli, rosékook

d

Aşk, güven ve tutku.

Bunlar bir ilişkiyi ayakta tutan şeylerdir. Eğer sadece biri eksik olsa ilişki bombalanmış bir kule gibi darmadağın olur.

Geriye kırık kalpler, yarım kalan anılar ve dertli gözler kalır.

Aynı Roseanne ve Jungkook'un aşkında olduğu gibi.

Onların ilişkisinde Jeon güvenini, Roseanne tutkusunu kaybetmişti. Aşkları hiç sönmemişti.

Jeon o sokakta o mağazanın kabinine ilerlerken kızın dün geceki halini gözünün önünden atamıyordu.

Uzaktan gördüğü kadarıyla köpeğini gezdirdiği parkta bir banka oturmuş birlikte keşfettikleri şarkıyı dinliyordu. Ve en acısı da bunu yaparken ağlamasıydı.

Onu atfetmek geliyordu içinden ama kuşkuları vardı. Emin olamıyordu.

Mağazaya vardığında rastgele birkaç kıyafet alıp o kabinin önüne geldi. Açmaya cesaret edemiyordu.

Beş dakika sonra sonunda cesaretini toplayıp kapıyı araladı.

Anında göz göze geldiklerinde genç kız gülümsedi.

"Jeon, bunun için özür dilerim."

Roseanne, bunu dediği anda gencin dudağına yapışıp onu içeri çekmişti.

Jeon da dayanamayıp öpüşüne karşılık verdiğinde eksik bir parça tamamlanmıştı.

Tutku geri dönmüştü. Öpücükleri her saniye daha derine ilerliyordu. Nefesleri kesilene kadar durmamışlardı.

Kız uzatmak istemiyordu. Genç ise meraklıydı.

"Benden şüphelendiğini duyunca yapamadım Jeon. Kalbim çok kırılmıştı. Joseph benim en yakın arkadaşımdı. Fransa'dan yeni gelmişti ve Korece'ye hakim değildi. Onun yanında olmam gerekirdi. Bitirme sebebim bana güvenmemendi. Ben sana sırılsıklam aşıktım. Düşünüp karar vermem zaman aldı. Ama en sonunda sana her şeyden daha çok ihtiyacım olduğunu anladım. Bana güven Jeon. Ben seninle kafayı bozdum. Hayatta tek istediğim sensin."

Jeon şaşkındı. Hikayenin bu tarafını bilmiyordu. Bencil olduğunu düşündü. Roseanne melekti. O ise onu şeytan sanıp cenetten kovmuştu.

Ama şimdi onunla cehennemde yanmaya hazırdı.

Üçüncü parça da tamamlanmıştı.

O gün iki genç kabinden kovuldu.

O mağazadan el ele çıktılar.

Huzurla doldu darmadağın kalpleri.

Ya da darmaduman mı demeliydik?

-End-