Benim İris'im

4 1 0
                                    

-"Ağlama ben buradayım. Her zaman senin yanında olacağım. Ne olursa olsun seni koruyacağım. Her zaman..."

Kötü geçirilmiş bir günün ardından T ve abisi sonunda evdeydiler. İkisi de ölümün onları ayıracağının farkındaydılar. Abisi yatağında doğruldu ve T'ye dönüp kısılmış, titreyen sesiyle :
-"Bu senin için T. Bu telefon İris'e bağlı. Yardıma ihtiyacın olduğunda ve kendini yalnız hissettiğinde onunla bağlantı kurabilirsin. Nazik biridir kesinlikle sana yardıma gelecektir. Ağabeyinin yerini alacak. İris her zaman senin yanında olacak." dedi.
Bu konuşmasından bir kaç hafta sonra da vefat etti. İris yakın arkadaşının ölümünden sonra arkadaşının ona emanet ettiği kardeşiyle yakından ilgilenmeye başlamıştı. Her gün nasıl olduğunu soruyor, ona yardım etmek için çabalıyordu. Bu ölüm ikisi için de zordu ve aralarında bir bağ oluşturmuştu. T. her zaman İris'e iyi olduğu, onu merak etmemesiyle ilgili mesajlar atıyordu. Son attığı 'iyiyim' mesajından sonra İris ona şu mesajı yollamıştı :
"Mesaj için teşekkürler T. İyi görünüyorsun ama gerçekten sorunların olmadığı konusunda endişeliyim. Zor durumda olduğunu biliyorum. Kendini zorlama. Her zaman sana göz kulak olacağım."
T bu mesaja o kadar sevinmişti ki bazen İris sayesinde kimsesizliğini unuttuğunu düşünmüştü.

T bir gün abisinin ölmeden önce çalıştığı şirket sayesinde bursla okuduğu özel okulda -ne klişedir ki bu özel okulda da burslular hor görülüyor ve zorbalığa uğruyordu- kütüphaneden almak istedi ama ona istediği kitabı veremeyeceklerini söylediler. Üstelik bunun için hiçbir gerekçeleri de yoktu. T bu anlamsız olaya itiraz ederek kitabı almak istediği konusunda ısrarcı davrandı. En yakın arkadaşı Duru da T için oradaydı. Bu konu hızlıca bir kavgaya dönüşüyor ve gittikçe büyüdü. Herkes hızlıca toplanıyordu. O hengamede T okul kantininin camını kırmıştı fakat o kalabalıkta kimsenin farketmediğini düşünerek Duru ile oradan hemen kaçmışlardı. Şimdi T derin derin ya farkedilirse diye üzülmeye başlamıştı bile... T 'Ya parasını isterlerse? Benim verecek param yokki. Ne yapacağım?' diye düşünürken Bilişim dersi öğretmenleri içeri girdi ve :
-"Bugün ders yok, biri kütüphane sistemini hackleyerek okul sistemine sızmış. Siz de üniversite sınavınız için test çözebilirsiniz." dedi.
T bir şekilde bunun ilahi adalet olduğunu düşünmüştü. Sonuçta onlar kitap vermediği için camı kırmıştı. Hem bu herkesin ilgisini çeken bir konu olmuştu ve kırılan cam unutulmuştu. Bir sürü sonra Duru saçlarıyla oynayarak arkadaşına döndü :
-'Duydun mu T herkes bu hackerı konuşuyor. Bayağı ustaymış.' dedi.
T bilmiş bir ses tonuyla :
-'Cracker demek daha olur' dedi.
Duru ilk kez duyduğu bu kelime karşında arkadaşına 'o ne demek' anlamında bir bakış attı ve T o bakışı anlayıp konuşmaya devam etti :
-Cracker bilgisayar yeteneğini kötüye kullanan insanlar için kullanılan bir tabirdir.
-Bilgisayar konusunda bilgin var mı?
-Hayır ama abim hep ilgiliydi. Ben de ondan öğrendiğim birkaç şey kadarım.
T. daha cümlelerini bitirmemişti ki okulun kantin sorumlusu sınıfa girdi  ve kırılan cam hakkında sorular sormaya başladı. Duru ve T aralarında konuşmuş kimseye söylemeyecekleri hakkında bir karar almışlardı fakat Duru öylesine titriyorduki herkes onun yaptığını düşünüp üstüne gelmeye başlamıştı bile... 'Unutulduğunu sanarak ne büyük hata etmişim' diye geçirdi içinde T ve daha fazla dayanamadı :
-"Efendim benim adım T. Camı kavga esnasında yanlışlıkla kırdım. Param olmadığı için de bunu üstelenemeyeceğimi düşünerek herkesle beraber oradan uzaklaştım. Özür dilerim." dedi.
Kantin sorumlusu T'nin abisi yaşlarında oldukça katı birisiydi. Sinirli bir şekilde T'ye döndü, kaşları çatıktı ve :
-" 'Paran yoksa sorun değil, biz cebimizden karşılarız' falan diyeceğimi düşünmüyorsun herhalde. Paran yoksa bedeninle ödersin."dedi.
T. nin aklına o kadar kötü şeyler gelmişti ki eğer bedeninle ödersinin aslında paspas yaparsın, ot temizlersin, yerime bakarsın gibi anlamlara geldiğini 2 dakika daha geç öğrense okul katin sorumlusu tehlike altında olacaktı.
T camın parasını ödemek için kantinde çalışmaya başlamıştı ama kantin sorumlusuyla birlikteyken o kadar çok sinirleniyordu ki... Sürekli T'ye iş yaptırıp kendi önemli işlerle uğraşır gibi laptopu ile oynuyordu. T daha fazla bu köleleştirilmeye dayanamıyordu. Tek çaresi vardı o da İris'e yazmak. Ona şu mesajı çekti :
"Merhaba İris
Ben T. Şuan bir kantin bahçesindeki yabani otları temizliyorum. Nedenini bilmek ister misin? Çünkü camını kırdım ve parasını ödeyemiyorum." sonra bu mesajın ondan para istemek olacağını düşündü, aynı zamanda da onu endişelendirmemek için mesajın sonunda değişiklik yaptı : "Çünkü çiçekleri çok seviyorum ve onları korumak istiyorum. Bu yüzden çok eğlenceli."
Mesajı göndermesiyle sevgili patronunun başında dikilmesi bir oldu.
-"Şunlar da yabani ot değil mi T? Onları da temizle sonrasında çıkabilirsin."
T patronunun yabani dediği çiçek filelerine sevgiyle bakarak :
-"Hayır onlar yabani değil. Onlar iris çiçeği filizleri. Bunlar benim gözde çiçeğim, benim için önemli olan biriyle aynı ada sahip."
-"Öyle mi? Benim adım da Buğra sen bana kısaca patronum ya da efendim gibi bir şeyler diyebilirsin"
Buğra'nın bu saçma şakasına T. cevap verme gereği duymadı. Ama Buğra susmaya pek de niyetli değildi. O yüzden konuşmaya devam etti :
-"Kim bu İris? Gay falan mı? İsmi biraz değişik geldi." dedi.
Aslında T saçma şakasından sonra onunla konuşmadan sadece çalışıp gitme kararı almıştı fakat İris'ten bahsetmek kendisini hep heyecanlandırdığı için ona cevap verdi :
-"Hayır, geçen yıl ölen ağabeyimin arkadaşlarından biri. Beni koruyup kolluyor. Onunla hiç tanışmadım neler yapıyor bilmiyorum. İris takma isim gibi bir şey olmalı. Neyse en azından bir yerlerde egoist, kabadayı bir kantinci olmadığına eminim. Yarın olana kadar benden uzak dur Buğra" dedi ve oradan koşarak uzaklaştı.
Eve geldiğinde yaşadığı tüm günü gözden geçirdi ve bunlar için üzülmeye değmeyeceğini düşünerek, kendini "benim İris'im" var diyerek teselli etmeye çalıştı. Hemen İris'e bir mesaj daha attı :
"Ben T. Çiçekliğe bakmayı ben istedim. Hem sence de çok eğlenceli değil mi? İris fideleri buldum. Çiçek açınca sana fotoğraf atacağım. Sonsuz teşekkürler."
İris'le mesajlaşması hep kısa oluyordu. Ya cevap alamıyor ya da cevap vermiyordu ama ona hep huzur ve güven veriyordu. Bu mesajı atıp güzel bir uyku çekti.

Ertesi gün okulda T'yi yine kötü bir gün bekliyordu. Biri T'nin öğle yemeğini mahvetmişti ve nedense kimse görmemişti. T bu duruma oldukça üzülmüştü. Üzüldüğü zamanlar hep yaptığı gibi yine İris'e iyi olduğuna dair mesajlar atıp, kendi yalanına kendisi de inanacaktı. Telefonunu eline aldığı an okul kurulu başkanı telefonu elinden çekti ve 'sistemin hala düzeltilemediğini bu nedenle telefon kullanmanın yasak olduğunu' söyledi.
T bu durumdan haberdar olmadığını, telefonunu geri istediğini söylese de nafile. Telefon okul kurulu başkanının elindeyken bir mesaj geldi. T açmamaları için yalvarırken kurul başkanı çoktan açmıştı. Gelen mesajda :
"İris ismini okulu hackleyen kişiden biliyorsundur. Şimdi bu mesajı sil, o telefonu geri ver ve T.den uzak dur" yazıyordu. Kurul başkanı korkuyla mesajı silip telefonu T'ye geri verdi. T mesajı okumak için mesajları açtığında mesajın silindiğini farketti, ağlamaya başladı. Bu sırada Buğra arkasında belirdi. T'nin yanına yaklaşıp sorgulayan bir tavırla :
-"Sorun ne? Gittiler işte, niye ağlıyorsun?" dedi.
T gözyaşlarını Buğra'dan saklayarak :
-"Ağlamıyorum, sadece bir çok şey oldu ve kendimi güçsüz hissediyorum. Şuan iyiyim, teşekkürler." dedi.
Buğra çoktan T'nin gözyaşlarını görmüştü :
-"Eğer seni ağlatacak kadar inciniyorsan, birinden yardım almalısın. Kimdi şu sana yardım eden garip isimli? Heh! İris. Durumu biliyor mu?" dedi.
- "Hayır bilmiyor. Ona söylemedim."
-"Anlıyorum. Gerçek şu ki sen ona güvenmiyorsun ya da kendi kendine yardım edebileceğini düşünüyorsun."
-"Hayır öyle değil ben sadece bana her zaman destek olan bu insanın böyle basit şeylere kafa yormasını istemiyorum. Neyse derse gitmeliyim."
T son söylediklerinden sonra hemen oradan kaçtı çünkü gerçekten İris'e bu kadar güvenirken neden ona hiçbir şey anlatmadığını sorguluyordu. Buğra T'yi  bir gerçekle yüzleştirmişti. T bunları düşünüp dalgın dalgın yürüyordu ki büyük bir heyecanla yanına Duru geldi. Nefes nefese :
-"T okul kurulu başkanı yanıma geldi. Senin gönlünü nasıl alacağını sordu. Neler oluyor anlayamadım?" dedi. Duru sorularına cevap bulamayacaktı çünkü neler olduğunu T'de bilmiyordu. 10 dakika önce telefonunu elinden çekenler onun gönlünü mü almak istiyorlardı? Okul kurulu başkanı T'ye yaklaştı ve ondan kaba davranışları için özür diledi.
T daha bu özrün şokunu atlatamamışken okul kurulu başkan yardımcısı T'yi konuşmak için yanına çağırdı :
-"T hemen konuya gireceğim. Okul kurulu başkanı ile sevgiliydik. İlişkimizi herkesten saklama kararı aldık. Sonra o, benim ona olan sevgimi kullanarak okula yatan tüm bağışları benim kurul kartımı kullanarak kendi hesabına aktardı.Sistemde ve geri kalan her şeyde illegal işler yaptığıma dair benim adım var." dedi.
T hem bu anlatılanlara hem de kurul başkan yardımcısının ağlamasına anlam veremeyerek :
-"Bunları neden bana anlatıyorsun?"dedi.
-"Sen İris'i tanıyorsun. Telefonun okul kurulu başkanının elindeyken gelen mesajda 'Sistemi hackleyenin İris olduğunu ve senden uzak durmalarını istediğini' söylemiş. Bu yüzden sana anlatıyorum. Lütfen ona mesaj at, beni bu durumdan kurtarın."

T ona yardım etmeyi düşünemiyordu çünkü aklı mesaja takılmıştı. Ona kitap vermediler diye mi okul kütüphanesini hacklemişti İris? Ona zorbalık ettiklerini nasıl görmüştü? Okul kameralarını da mı hacklemişti? Bir iki dakika beyni bu düşüncelerle gidip geldi ama şiddetle ağlayan kurul yardımcısına da kayıtsız kalamıyordu. İris'e bir mesaj attı :
-"İris ben T. Lütfen bize yardım et. Okulun ana bilgisayarında okul kurul yardımcısına ait dosyalar ve yolsuzluk yaptığına dair kanıtlar var. Bunları ele geçirip düzeltebilir misin? Zamanımız yok lütfen acele et."
Mesajı gönderildi bilgi raporu bile gelmemişti ki bilgisayar odasına kurul başkanı girdi. T'yi o mesajdan sonra sevgilisinin yanında görünce neler olduğunu hemen anlamıştı ama hiç tedirgin olmamıştı çünkü bilgisayarın çok donanımlı ve korunaklı olduğunu düşünüyordu. Yine de T'ye dönüp :
-"Ben İris'in bana attığı mesaja sadık kaldım. Senden özür diledim ve senden uzak duracağım. Sevgilimle arama karışmamasını ona söylersin." dedi. T cevap verecekti ki bilgisayar hoparlöründen bir ses yükseldi :
-"Hey mikrofon açık saçma şeyler söylemeyi kesin! İllegal veri bu mu ve bu ve bu da..." dedi.
Kurul başkanı titreyen sesiyle :
-"S-Sen de kimsin?" dedi.
-"Ben İris. Güzel bir çiçek ismi. Harika değil mi?"
İris'in cümleleri kurul başkanının "Durdur onu T. lütfen" sesleriyle karışıyordu. Kurul başkanı bilgisayarda verileri kurtarmaya çalışıyordu. İris hoparlörden tekrar :
-"Bir şey mi deniyordun? Ben onu buradan yönetiyorum. Hey T! Orada mısın? Bunu yaparak seni korudum mu merak ediyorum? Her zaman sana göz kulak olacağım... Ve daima mutlu olduğundan emin olacağım." dedi ve tıpkı rüyalardaki gibi İris ortadan kayboldu. Sonunda parazitin ötesinden geriye kalan T'yi saran sözleri oldu.

İrisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin