Çağan ve tuana taygu kolejinde okuyan iki çocuktu. Tuana daha çok teknolojiyle ilgilenir, Çağan ise tarihle ilgilenirdi. İşte, Çağan ve Tuananın hikayesinin başladığı okul, bu okuldu.
Giriş; Yeni haftanın ilk günü yani pazartesi günü bizimkiler törenden sınıfa çıktıktan sonra çağan lavaboya gitti.Bu sırada Tuanada sınıftaki kızlardan çağana nasıl açılabileceği konusunda fikir alıyordu :) Tuananın en yakın arkadaşı leya, çağanında onu sevdiğini söylüyordu tuanaya. Evet, tuana çağana aşıktı. Hemde ne aşk. Daha 8. Sınıf öğrencileriydiler ama,aşkları çok büyüktü. Ve tuananın bilmediği bir gerçek vardı, çağanda tuanaya aşıktı ;) Ama işte, açılmak için biraz daha zaman vardı. (Tuananın ağzından) o gün yine sıkıcı ve klasik bir okul günü gibi geçiyordu, taki yemek teneffüsünde çağanın önüne "laps" diye düşüne kadar. Bilirsiniz, yemek hanede yemek yiyen bütün öğrenciler koşar adım gider yemek haneye çünkü oradan yer kapmak zorundadırlar. İşte bende öyle yapıyordum. Çağan çoktan benden önce varmıştı yemek hane sırasına. Benimde tam önümde meyve suyu patlamış meğer, ben ona basıp bir düştüm bir düştüm anlatamam. HEMDE ÇAĞANIN AYAKLARININ DİBİNE. İNANABİLİYOR MUSUNUZ? HOŞLANDIĞIM ÇOCUĞUN AYAKLARININ DİBİNE DÜŞMÜŞTÜM!
Neye uğradığımı şaşırarak etrafa baktım. Çağan bana fal taşı gibi açılmış gözleriyle bakıyordu. Ç: TUANA!? TUANA İYİ MİSİN BİR YERİNE BİŞEY OLDU MU? diye bağırıyordu kulağımın dibinde. O an ayağımda bir acı hissettim. AH! diye inledim birden. Okulun en şişko çocuğu ayberk ayağımın üstünden geçmişti.. Sanırım sakat kaldım. Çağan bunu görür görmez küplere bindi tabi. Benimde hoşuma gitmedi değil hehehehehehe;) ben acı içinde inlemeye devam ederken çağan ayberk'i sıkıştırmış ne yaptığının hesabını soruyordu. O anda nasıl yaptığımı bilmiyordum ama şöyle bişey yapmıştım. Ayağımın acısından ölürken çağana seslendim. (Yazardan) T: Çağan, çağan yardım et! Çok acıyor çağan AH! Çağan tuanayı o sinirle tamamen unutmuştu ama sesini duyar duymaz yanına geldi. Ç: Tuana iyi misin çok acıyor mu? Seni revire götürmemiz lazım yürüyebiliyor musun? T: Çağan, çok acıyor yürüyemiyorum, ne yapacağız? (Tuananın ağzından) O an hayatımın şokunu yaşamıştım. ÇAĞAN BENİ KUCAĞINA ALMIŞTI! EVET, ÇAĞANIN KUCAĞINDAYDIM! İÇİMDEN "ALLAHIM NOLUR RÜYAYSA BİLE HEMEN UYANMAYAYIM!" Diye çığlık atuyordum. Birde şunu farketmiştim,çağan çok güzel kokuyordu..kokusu daha önce kokladığım hiçbir çiçeğe, hiçbir, parfüme benzemiyordu. Bambaşkaydı. Sonunda revire vardık. Oradaki hemşire ayağıma baktığı sırada okulumuzun temizlik görevlisi saniye ana çağana seslendi. Neden olduğunu tahmin edebiliyordum, ayberk çağanı müdüre şikayet etmişti. S; Çağan, evladım müdür bey seni odasında bekliyor yavrum. Ç: SALAK AYBERK! Çağan hala çok sinirliydi. Ayaklarını yere vura vura müdürün odasına ilerliyordu bende burda mal gibi arkasından onu izliyorum. Allahtan müdürün odası revirin karşısında da ne olduğunu görebileceğim. Bu sırada hemşire ayağımı bandajla sarıyordu. H: "İncinmiş, fazla birşey yok. Bir kaç gün fazla hızlı yürümessen bir şeyin kalmaz." EZİLMİŞ Mİ! NE! AYAĞIM SADECE EZİLMİŞ MİYDİ? AYAĞIMIN ÜZERİNDEN TRAKTÖR GEÇMİŞ GİBİ AĞRIYORDU VE SADECE EZİLMİŞ MİYDİ!? Her neyse, bunları unutup çağana bakmam gerekiyordu. Ayağa kalkıp hemşireye teşekkür ettikten sonra revirden çıktım. Ayağım artık umrumda değildi sadece çağan ceza almasın diye dua ediyordum. Hızlı hızlı topallayarak müdürün odasına girdim. Yüzünü şeytan görsün dediğim o adamın odasına, Rafet Pala. Öğrenciler için, Puf Rafet. Adamın bana bir zararı dokunmamıştı ama geçen sene serbest geldiğim için tüm okulun önünde beni azarlamıştı bunak herif. Neyse, odaya girdim. Çağan ve ayberk ifade veriyordu. Puf Rafet: "Tuana, birde sen anlat evladım nasıl oldu bu olay, bu arada geçmiş olsun." Puf Rafetin bana bu davranışına şaşıracak vaktim yoktu. Çağanı kurtarmak zorundaydım çünkü, çağanın ailesi biraz katı açıkçası. Okuldan asla şikayet duymak istemezler. Hiçbir aile istemez ama onlar biraz daha abartılı. Sonra anlatırım. Puf Rafetin sorusu üzerine konuşmaya başladım. "Hocam, aslında benimde biraz suçum var ama çoğunlukla ayberk suçlu. Ben meyve suyu şişesine takılıp yere kapaklandım tamda çağanın önüne. Sonra çağan beni kaldırmaya çalışırken bu ayberk arkadaşımız TRAKTÖR gibi ayağımın üstünden geçti. (Çağanın alttan alttan sırıttığını görebiliyordum.) "Ondan sonrada ayberk hiçbirşey olmamış gibi yemek aldı ve masaya oturdu. Çağan bunu görünce haliyle sinirlendi ve haklıydıda. Ve zaten sonra hiçbirşey yapmadı ayberk'e çünkü ayağımın acısından ölüyordum, direk benim yanıma geldi başka birşey olmadı. Ceza alması gereken birileri varsa o ayberk veya benim hocam. Çağanın bir suçu yok" Çağan bana hayran gözlerle bakarken puf rafet konuşmaya başladı. "Çocuklar, böyle şeyler olabilir, birbirimize kibar davranalım. Çağan ve ayberk, size herhangi bir ceza vermeyeceğim bu size uyarı olsun." SEVİNÇTEN ÇILDIRMAK ÜZEREYDİM PUF RAFET ÇAĞANA CEZA VERMEMİŞTİ! Müdüre teşekkür edip odadan çıktık ve ayberk bizden uzaklaştı. O anda çağan bana şöyle dedi; Çok teşekkür ederim tuana, iyi ki varsın :) NE! ŞAKA MIYDI? ÇAĞAN BANA İYİ Kİ VARSIN DEMİŞTİ, ÇAĞAN BANA MİNNETTARDI. ALLAHIM NOLUR RÜYA OLMASIN! O an kekeleyerek konuşmaya başladım; "B-ben yapmam gerekeni yaptım çağan, asıl ben sana teşekkür ederim, beni kucağına aldın revire götürdün, neredeyse benim yüzümden ceza alacaktın" Çağan ile birbirimize sarıldık ve o an arkadan bir ses duyuldu. Bu ses çağanın okulda ezeli düşmanı olan, ve benden hoşlanan rüzgarın sesiydi. O an çok tedirgin oldum çünkü rüzgarın benden hoşlandığını çağan bilmiyordu. Bilseydi sanırım öldürürdü onu. Rüzgar konuşmaya başladı; "Tuana, iyi misin ne oldu ayağına?" İyiyim teşekkür ederim rüzgar, sen niye gelmiştin? "Çağanın olayını duydumda o yüzden geldim" Ne olayından bahsediyorsun rüzgar? "Hani bu arkadaş, yani çağan, Aşıkmış ya sana, hatta sen düşünce ayberki dövmüş falan. " O an çağan atladı lafa; KES SESİNİ RÜZGAR YOKSA KAFANI DUVARA SÜRTERİM! KES SESİNİ! "Tamam canım, sustum. Kızma. Bu arada tuana, sana bir hediye aldım dolabında ;) BEN BU ARADA HAYATIMIN ŞOKUNU YAŞIYORDUM!ÇAĞAN BANA AŞIK MIYDI? BUNU HERKES BİLİYORDU VE BEN BİLMİYOR MUYDUM? O an çağana dödnüm, utanmaktan kıpkırmızı olmuş yüzü, kıskançlıktan patlayacak olan vücudu öylece kala kalmıştı. Çağan.. Dedim konuşmak ister gibi. Ama çağan buna hazır değildi. Ç: Tuana, şuan çok utanıyorum şimdi konuşmasak olurmu? Ben yarın bulacağım seni. Görüşürüz. O an sadece tamam çağan, görüşürüz. Diyebildim. Çünkü bende şoklardaydım. (Çağanın Ağzından) Neden bilmiyorum, Rüzgarı çok kıskandım. Aslında biliyorum,hoşlanıyorum tuanadan. Çok hoşlanıyorum. VE BU ÇOCUĞUN İKİDEBİR TUANANIN YANINA GELİP İMALI İMALI KONUŞMASI BENİ DELİRTİYOR! Neyse, sakin olmalıyım şimdi çok daha büyük bir sorunum var. Duygularım açığa çıktı. Tuana artık ondan hoşlandığımı biliyor. Ne yapacağımı bilmiyorum, nasıl davranacağımı bilmiyorum. Tek bildiğim rezil olduğum. Ama artık vakti geldi. Söyleceğim tuanaya umarım, umarım yanlış bir karar değildir bu. (Yazardan) Çağan ve tuana yemek teneffüsünden sonra son 3 derse girmemişti. Bu yüzden okulun çıkış saatide gelmişti. Çağan ve tuana yan yana oturuyordu bu yüzden çağan tuana gelmeden hızlı hızlı topluyordu çantasını. Ve korktuğu şey başına geldi. Tuana geldi. Ama tuana çağanın çok utandığını bildiği için tek kelime etmedi. Bu böyle okul kapısına kadar devam etti. En sonunda çağan konuşmaya başladı. Ç: tuana, ben gerçekten özür dilerim ama şuan gerçekten konuşacak durumda değilim ama söz veriyorum yarın sabah konuşacağız. T: tamam çağan, özür dileme. Anlıyorum seni. Görüşürüüzz :)
Ç: Görüşürüz tuana :)