DicBar Barışma

771 29 27
                                    

"Abi benim artık bir şekilde Dicle'yi görmem lâzım"

"Bro daha dün lansmanda gördün anlattın ya hani daha yirmi dört saat olmadı bile"

"Abi öyle değil ya artık kendimi affettirmem gerek"

"Valla brocum onu bi bok yemeden önce düşünecektin"

"Offf... abi Meral'i mi arasan Dicle ne yapıyormuş öğrensek"

"Ulan oğlum arayım aramasına ama Dicle kesin Meral'i tembihlemiştir söylemesin diye, hem Meral zaten evde değil ajanstadır sen en iyisi git konuş"

"Abi ben çok pişmanım ya ay dilimi eşek arısı soksaydı da söylemeseydim ara verelim diye"

"Barışş!! bana değil Dicle'ye söyleyeceksin pişmanlığını hadi abicim hadi yürü"

Aydın Barış'ı eliyle itekleyerek kapıdan dışarı çıkarmıştı. Barış her ne kadar Dicle'yle bir araya gelmek istesede çok gergin ve bir o kadarda isteksizdi. Çünkü Barış haklıyken haksız konumuna düşmüştü. Öfkesine hakim olsa ilişkileri bu noktaya gelmezdi. Artık yapması gereken tek bir şey vardı, o da Dicle'yle eskisi gibi olmak. Dicle'yle konuşacağı şeyleri kafasında kurarak arabayı sürmeye devam etti. Dicle cast direktörlüğüne Sinan'ın tutarsız tavırları yüzünden devam etmek istemediğini söylemiş ve Sinan ile yollarını ayırmıştı. Dicle evde tek olduğu için daha fazla düşünme imkanı bulmuştu. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş hatta bir sonuca varmıştı. Barış'la her türlü zorluğa rağmen bugünlere kadar gelmişken Barış'ın yeteneğine kariyerine laf edilmesi gerçekten çok onur kırıcıydı. Barış arzu nesnesi değildi, bu tabirin söyleneceği en son kişi bile olamazdı Barış. Dicle hatasının farkına vardı istemeden bile olsa o anlık sinirle Barış'a karşı Sinan'ı savunup haklı olduğunu öne sürmüştü. Asla Barış'ı yumruk attığı için savunmasa da Sinan'ın haddini aştığı apaçık ortadaydı. Dicle kafasını dağıtmak için resim çizmek üzere sehpanın üzerinde duran kulaklığını alıp yatak odasının yanındaki odaya girdi ve resim yapmaya başladı. Burası Feris'in çalışma odasıydı. Dicle buraya taşındığında tuvalini ve boyalarını gerekli malzemelerini getirmiş ve bu odaya yerleştirmişti. Her odayı çok sevmesine rağmen burası onun için farklıydı Feris'in burada çalıştığı sandalyesinde oturup dinlenmek içinden gelenleri çizmek, müzik dinlemek onu çok rahatlatıyordu. Barış'la arası gerginken tek sığındığı yöntem buydu. Boya paletine birkaç renk damlattı ve en ince fırçasıyla tuvaline bir şeyler karaladı. Masada duran mavi boyasını almak için gözlerini masaya yönelttiğinde yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirdi. Biricik patronu Feris ile olan fotoğrafına baktı ilk önce sonra eline aldı ve Feris'i öptü. Gözünden yaşlar aktı ama hemen toparlandı.

"Hayır ağlamak yok Dicle, ağlamak yok. Feris Hanım seni böyle görse çok üzülürdü hadi toparlan. Ahh!!! Feris Hanım sizi ne kadar özledim bir bilseniz, keşke burda olsaydınız, ama ben biliyorum siz işlerinizi en iyi şekilde halledip buraya çok çok başarılı bir şekilde geri döneceksiniz. İşte o gün sevinçten ağlayacağım"

Dicle sözlerini söyledikten sonra resmine döndü. Kendini vererek çizdiği yoğun duygular yüklü tablosuna baktı uzunca. Müzik ve boya Dicle'yi kendine getirmişti, biraz daha oyalandı çalışma odasında.

***

Barış ise arabasını evin önüne park etmiş koşar adımla merdivenleri çıkmış kapıya kadar gelmişti. Elini kaldırdı zile basmak-basmamak arasında git-gel yaşadı sonra kararlı bir şekilde bastı zile. Açan olmadı tekrar bastı, tekrar tekrar. En son evin anahtarının yedeğiyle kapıyı açıp içeri girdi. Ev bomboş terk edilmiş gibiydi ağır adımlarla yürüdü. Birtakım sesler duydu yatak odasının yanındaki odadan, boş gözlerle odaya baktı daha önce hiç oraya girmemiş ne odası olduğunu bile bilmiyordu. Barış hızlı bir hamleyle kapıyı açıp içeri daldı. Dicle elinde kocaman tuvalle geri geri gelirken Barış'ın son derece hızla kapıyı açması sonucu çarpışmışlardı. Dicle o an panik olup tuvali elinden düşürmüştü. Hemen kulaklığını çıkardı ve Barış'a döndü. Barış hemen eğildi tuvali kaldırıp sabitledi ve konuşmaya başladı.

DicBarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin