•12: Fotoğraf makineleri için tutulan el ve öpüşmeler•

1K 155 15
                                    

Jimin, Lalisa Manoban'ın ilk "buluşmalarında" onlara eşlik etmesini bekler gibiydi ama tek başlarına kalacaklarını anlayınca hem rahatladı hem de heyecanlandı. Lalisa Manoban'ın Taehyung'a bu kadar şirret davranmasından ve onu bu kadar utandırmasından nefret ediyordu ama bunun sorumlusu Taehyung'du sonuçta.

Lüks restorana gidiş yolunda herkes sakindi. Tuhaf bir durum olmasa da gerginlik vardı, ikisi de ne söyleyeceğini bilmiyordu. Birbiriyle flört eder gibi davranan insanların ortamı yumuşatmak için ne yaptıklarını bilmiyorlardı.

Jimin bir şey yapar gibi görünmekte asla iyi olmamıştı. Bir kez lisede, yıl sonu temsilinde rol almayı denemişti ama seçmelerde o kadar kötüydü ki sahneden kaçmıştı. Taehyung'un son zamanlarda birlikte görüldüğü insanların listesinde bu rol için daha uygun başka birisi olmalıydı.

Valeye yaklaştıklarında ve kapı açıldığında Jimin Taehyung ile ne kadar farklı olduklarını görmeden edemedi, ilk olarak, elden düşme arabasını park etmesi için valeye vermeyi düşünmezdi bile, ikinci olarak, böyle yerlerde yemek yemezdi. Salatada kullanmak için hangi çatalın doğru olduğunu ya da hangi kaşığın çorbaya uygun olduğunu bilmesi gerektiğinde, kendini çaresiz hissederdi.

Taehyung karşısında belirdi ve saygılı bir sevgili gibi elini uzattı. Yüzünde yarı muzip, yarı kendini beğenmiş bir tebessüm vardı. Jimin ona baktı ve neden listede olmaması gerektiğinin üçüncü nedenini açık bir şekilde gördü.

Koyu renk pantolonu ve bedenimi saran V yaka kazağıyla, GQ dergisinden fırlamış gibi görünüyordu. Saçları bile sanatsal bir şekilde dağınıktı. Belli ki bu gece için profesyonel olarak şekil verilmişti.

Jimin başını geri attı ve o inanılmaz gözlerle karşılaştı. Kendini onun yanında duran bir yaratık gibi hissetti. Çirkin ya da şişman olduğunu düşündüğü için değil. Özgüveni o kadar da yerlerde sürünmüyordu ama gerçekçiydi. Onun gibi insanlar kendisi gibi oğlanlarla çıkmazlardı.

Bu olay Jimin'in küçük düşmesiyle sonuçlanacaktı.

Taehyung kontrolü ele aldı ve parmaklarını onun parmaklarına geçirdi. "Orada durup bana bakmandan hoşlansam da içeri girmeliyiz. Palto giymemişsin."

Jimin'in yüzü kızardı ve elini çekmeye çalıştı ama Taehyung bırakmadı.

"Hayır, olmaz," diye mırıldandı, hafif ve şakacı bir sesle. "Lalisa el ele tutuşmamız gerektiğini söyledi ve ben kurallara uyuyorum."

Jimin'in gözleri kısıldı. "Şimdi onu mu dinleyeceksin?"

Taehyung'un yüzünde saf bir masumiyet belirdi. "Şimdi... iyi bir çocuk olacağım."

Jimin'in yoğun olarak hissettiği sıcaklığın, ona bakarken yakalanmasıyla ilgisi yoktu. "Yaramaz Taehyung'la" ilgili şimdiye kadar gördüğü, Taehyung'un yapabileceklerinin yanında belki de hiçbir şeydi.

Restorona girerken olağandışı hiçbir şey olmadı ama restoranın deniz ürünleri kokmaması Jimin'i şaşırttı. Hemen arka tarafta, tek bir mumla aydınlatılmış masaya oturtuldular.

Taehyung iskemlesini çekerken ve Jimin otururken, tıpkı filmlerde olduğu gibi başlar onlara çevrildi. Çevresinin tamamen bilincinde olan Jimin etrafa bakmamayı ve bu onun için çok sıradanmış gibi davranmayı kendine hatırlattı ama hızlıca restorana göz attı ve masaların yarısının kendilerine baktığını gördü. Bazıları yalnızca meraktandı. Diğerleri Taehyung'a hayret ve saygıyla bakıyorlardı. Ayrıca aralarında, gözleri ikisi arasında gidip gelen, ikisinin nasıl olur da birlikte yemek yediklerini anlayamayan şaşkın bakışlılar vardı.

Jimin derin bir nefes aldı. "Herkes bakıyor."

"Alışacaksın." Taehyung karşısındaki iskemleye oturdu ve gergin bir gülümsemeyle ona baktı. "Ya da bakacak başka bir şey bulacaklar."

Tempting the player||VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin