Sonraki iki hafta boyunca her şey planlandığı gibi gitti. Halk için ve Ulusala göre, Taehyung ile Jimin destansı boyutta bir aşk hikâyesi yaşıyordu. Hatta Lalisa bile aralarında gerçek bir ilişki olduğunu düşünmeye başlamıştı.
"Onu Noel etkinliği için takım elbise almaya götürecek misin?" diye sordu, gözlüğünün üstünden Taehyung'a bakarak.
Lalisa'nın sesini olduğu kadar, kendi sinir bozucu iç sesini de bastırmayı umut eden Taehyung, yürüyüş bandının hızını yükseltti. Gerektiği gibi haftada üç buluşmayı ve hafta sonu birlikte kalma programını yapmışlardı ama kanepenin üstündeki geceden sonra işler gerginleşmişti. Anlaşamadıkları için değildi çünkü anlaşıyorlardı. Lalisa'nın dediği gibi "çok iyi" anlaşıyorlardı. Taehyung, dün Jimin'i kulüp binasına götürmüştü ve ona beklenmedik topları nasıl yakalacağını öğretmişti.
Daha sonra Jungkook ile birlikte yol üstündeki restoranda birlikte yemek yemişlerdi.
Jungkook Jimin'i, Taehyung'un takdir ettiğinden çok beğendi ama bu saçmaydı çünkü işleri "karmaşıklaştırmak" istemiyorlardı.
Aslında işler zaten yeterince karmaşıktı.
Bunun yanında, yine bir lise öğrencisiymiş gibi otuz bir çekip duruyordu. Taehyung otuz yaşında, zengin, profesyonel bir sporcuydu ve birisiyle yatmak yerine her gün otuz bir çekiyordu. İşte hayatı bu hale gelmişti.
İstediği zaman nasıl sağduyulu olabileceğini biliyordu ama bunu yapmıyordu. O hırçın kırmızıdan başkasını istemiyordu.
Jimin yanında olsa da olmasa da, düşüncelerini meşgul ediyordu. İki haftadır içinde bulunduğu sürekli uyarılmış olma durumu, aralarında geçenlerle keskinleşmişti.
"Taehyung!" diye ileri atıldı Lalisa. Yürüyüş bandının kolunun üstünden eğildi ve acil durdurma düğmesine bastı.
Taehyung düşmemek için son dakikada kendini tuttu. "Tanrım!"
Lalisa kollarını kavuşturdu. "Beni dinliyor musun?"
"Evet." Önde duran havlusunu kaptı ve terini silerek yürüyüş bandından indi. "Bugün onu akşam yemeğinden önce dışarı çıkaracağım ve bir aylık maaşıma mal olacak, seçtiğin şu kahrolası yerlerden birine götüreceğim."
Lalisa onaylayarak başını eğdi. "Jimin orayı sevecek."
"Onun ne sevdiğini nereden biliyorsun?"
Tişörtünü çıkarıp çamaşır sepetine attı. Lalisa Taehyung'un kısmi çıplaklığından kesinlikle etkilenmiyordu.
Mutfağa giden Taehyung'u takip etti. "Onu seviyorum, biliyor musun?"
Eline bir şişe su alan Taehyung, bir kaşını kaldırarak ona baktı.
"Arkadaşların da ondan hoşlanıyor gibi gözüküyorlar."
Taehyung yarısı bitmiş su şişesini aşağı indirdi. "Ne söylemeye çalışıyorsun?"
Lalisa omuzlarını silkti. "Tek söylemek istediğim şey, ikinizin gerçekten inandırıcı olduğu."
Her neyse. Taehyund da kendi kendine böyle söylüyordu.
"Evet, güzel haber Ulusalın senden çok memnun olması." Gururlu bir gülümsemeyle, dudak kenarları yukarı kıvrıldı ve bir saniye için, nerdeyse melek gibi göründü. "Planladıkları Noel etkinliği işi bitirecek. Bundan mutluluk duymalısın. Yalnızca bir hafta ve birkaç garip gün kaldı."
Taehyunh bundan hoşnut değildi.
"Elbette benden bu kadar kolay kurtulamazsın."
Elbette hayır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tempting the player||Vmin
FanfictionPark Jimin'in yolu ünlü Kim kardeşlerden biriyle kesişiyor.