6. İLK BULUŞMA

201 27 3
                                    

"Bugün ne öğreniyoruz?" Hayley, Klaus'un arabasından inip süper hızını kullanarak bataklığın derinliklerine doğru ilerlerken sordu. Klaus onun sabrını denediğini biliyordu. O tıpkı öğretilmeyi bekleyen küçük bir okul çocuğu gibiydi ve o da onun öğretmeniydi. "Önce, beni sürekli seni yakalamak zorunda bırakma, kıpırdama." Klaus mırıldandı ve Hayley sırıttı. "Sorun ne? Beni yakalayamıyor musun?" Yine gitmişti. Melez olduğundan beri kendisiyle fazlasıyla gurur duyuyordu ve açıkçası Klaus bundan bıkmıştı. Onu bir şekilde hazırlıksız yakalayıp Hayley'e dersini vermek istiyordu. Ama bunu nasıl yapacağını tam olarak bilmiyordu. Kızın üstüne çıkıp onu yere indirmeden önce, bataklıkta koşarak eğlenmesine biraz izin verdi. Klaus da onunla birlikte güldü. Son birkaç aydır onunla çok eğleniyordu. Rebekah Hope ile ilgileniyordu. Elijah şehri kontrol altında tutmaya kafa yoruyordu, Klaus ise Hayley'e melez olmak hakkında bilmesi gereken her şeyi öğretiyordu ve o oldukça hızlı öğreniyordu. Zümrüt yeşili gözlerine baktı ve onları çevirirken gülümsedi.

Kokusu büyüleyiciydi ve ona meydan okuyan gözlerle bakarken artık zar zor dayanabiliyordu. Bir sonraki hamlesinin ne olacağını bilmiyordu ve açıkçası kendisinin de ne yapıcağını bilmiyordu. Aklına Elijah geldi ve bu kıza ne kadar ihtiyacı olduğunu, Hayley'nin ona içinde biraz insanlık hissettirdiğini hatırladı. Hayley'i tam olarak kaybettiğini düşündüğünü söylemişti. "Ona ihtiyacım vardı ve sen onu benden aldın." Bu doğru değildi. Klaus, onun yanaklarını nasıl kavradığını ve alnından öptüğünü görmüştü. Elijah onunla mutluydu ve Klaus'ta onun için mutluydu. Klaus onun bazen ne kadar sahiplenici olduğunu biliyordu ve Hayley doğurduğundan beri ona karşı bu kadar sahiplenici olmayı bırakmıştı. Klaus kıskançlığının tek sebebini Hayley'nin kendi çocuğuna hamile kalmış olduğu gerçeğine bağlıyordu. Klaus o zamandan beri Hayley'den uzak durmaya çalışmıştı çünkü ona karşı daha fazla bir şeyler hissetmeye başlamıştı. Ona. Ağabeyine ait olan birisine. Elijah'ın yıllardır tek mutluluğunu elinden alamayacağını biliyordu. Ve Hayley'nin onun gibi bir piçle hiçbir şey yapmak istemeyeceğini düşünmüştü ama yanılıyordu. Klaus o anda başka bir şey olmadan ondan uzaklaşmak istedi ama Hayley ona izin vermedi. Bacaklarını beline doladı ve dudaklarını onunkilere yaklaştırdı. Bu sefer ağzının tadını yumuşak bir şekilde aldı ve kendine engel olamadan pes etti. Klaus onu geri öptü ve o gözlerini kapalı tutarken öpücüklerinde gülümsedi. O sırada Klaus geri çekildi. "Bunu yapmamalıyız. Elijah.." Klaus alnını Hayley'nin alnına dayayarak fısıldadı ve Hayley parmağını onun dudaklarına bastırdı. "Elijah'ın bununla hiçbir ilgisi yok. İstediğimizi yapabiliriz." Fısıldadı ve Klaus ona şok olmuş bir şekilde baktı. "Sen ve kardeşim.." Hayley gülümseyerek sadece başını salladı. Klaus gülümsedi ve onu çimenlerden çekmeden önce bir kez daha öptü. "O zaman bu akşam benimle yemek ye." kendini durduramadan önce ona söyledi. Tutkulu gecelerinde olduğu gibi onunla basit bir akşam yemeği yemeyi uzun zamandır istiyordu. Ayrılmadan önce onu bir kez daha öptü ve kabul etmeden önce bir an düşündü. Onun gidişini izliyordu ve ondan ne istediğini anlayınca alnını ovuşturdu. Bunu istiyordu.

...

Şimdi oradaydı, New Orleans'ın en iyi restoranlarından birinde oturuyordu. Sahibiyle, New Orleans Kralı olarak, en iyi Fransız kumaşından yapılmış, tüm özel menüler ve ikramlar ile arkadaki özel masa ve oturmaları için bir kanepe rezerve edileceğine dair bir anlaşma yapmıştı. Hayley, muhteşem mor ve siyah kombiniyle büyüleyici görünerek içeri girdi. Klaus onun bir elbiseyle gelmesini bekliyordu ama bunun onun tarzı olmadığını çok iyi biliyordu. Onun orada dikildiğini, onu beklediğini gördü ve biraz kızardı. Gülümseyerek yanına gelip yanağına bir öpücük kondurdu. "Geldiğine inanamıyorum." Dudaklarını onun yanağına değdirirken fısıldadı. Hayley ona gülümsedi ve omuz silkti. "Artık buradayım. Endişelenmene gerek yok." "Endişelenmeliyim. Şimdi senin sevgin için rekabetim var." Klaus onu kanepeye götürürken Hayley kaşlarını çattı ve ikisi de yan yana oturdular. "Neden bahsediyorsun?" "Olanlardan sonra şimdi Elijah'a karşı hiçbir şey hissetmediğini ve benim için bir şeyler hissettiğini söyleyemezsin." Klaus ona dedi. "Ama sana karşı bir şeyler hissediyorum. Kardeşin için hiç hissetmediğim bir şey hissediyorum, bu yüzden buradayım." Ona yaklaştı ve gülümsedi. O anda garson ne istediklerini sormaya geldi. Sipariş verdikten sonra garson onlara hemen yiyeceklerini ve en iyi içeceklerini getirdi. Klaus için beklemek yoktu. Sonuçta o Kraldı. Klaus dönüp Hayley'e baktı.

"Bana ne hissettiğini hiç söylemedin, aşkım." diye fısıldadı, onun gibi bir adama karşı bir şeyler hissettiğini itiraf etmesine biraz şaşırmıştı. "Çünkü seni tanıyorum ve sana verilen sevgiyi uzaklaştırdığını biliyorum." Ona söyledi ve Klaus homurdandı. "Hayır!" "Evet, bu doğru! Bu yüzden sevgin yok çünkü onu uzaklaştırıyorsun. Olsun. Bırak sana gelsin ve kabul et. Aşk bizi biz yapar. Her insan sevilmeyi hak eder, sen bile. Tüm kusurlarınla sevilmelisin. Sen iyi bir insansın Klaus ve sevilmeye değersin. Kızın gibi birinden koşulsuz sevgi almalısın." dedi Hayley ve Klaus ona yaklaştı. "Senden mi?" Fısıldadı ve Hayley tekrardan kızardı.

"Beni neden buraya getirdin?" diye sordu Hayley. "Çünkü senin hakkında daha çok şey bilmek istiyorum." Klaus kolunu hafifçe okşamaya başladı ve o geri çekilmedi. Ne istediğini biliyordu. Ondan aldığı tüm o bedava melez dersleri, konuşmaları ve geçişi sırasındaki tüm o kavgaları onları birbirine yaklaştırdı. Elijah'dan gitgide daha çok uzaklaştı. Şu anda Elijah'a olan hislerini bilmiyordu ama Klaus koluna hafifçe dokunduğunda, ona karşı hislerinin çok net olduğunu biliyordu. "Benim hakkımda bilinmesi gereken her şeyi zaten biliyorsun." dedi Hayley iç çekerek. "Her şeyi değil." Klaus mırıldandı ve böylece konuşmaya başladılar. Sevdikleri ve sevmedikleri şeylerden bahsettiler. Her birinin belirli durumlarda ne yapacağını, buna nasıl tepki vericeklerini düşündüler. Klaus onu izlerken Hayley kontrolsüz bir şekilde gülümsüyor ve kıkırdıyordu. İkisi de birbirleriyle olduğu kişiler gibi davranıyordu. Sürpriz ve maske yoktu, sadece ikisi ve gerçekte kim oldukları vardı. Önemli olan tek şey buydu. Klaus'a bunu öğreten Hayley'di.

Birkaç saat sohbet ettikten sonra onu eve getirdi. Hatta kızının odasının kapısına kadar eşlik etti. Onun hâlâ orada durduğunu görünce şaşırdı ve Hayley sırıttı, belki de canının çektiği bir şeyi düşündü. Klaus, Hope'u yarattıkları o gece onu hissettiği ve tattığı gibi onu tekrardan hissetmek için can atıyor olsa da Hayley'i zorlamak istemiyordu. "İyi geceler Küçük Kurt. Umarım bu senin için güzel bir akşam olmuştur." Klaus fısıldadı ve Hayley başını salladı, hâlâ ona gülümsüyordu. "Ben şimdi gideceğim. Yarın antrenmanda görüşürüz." Klaus fısıldayarak geri çekildi ama Hayley onun kolunu tuttu ve dudaklarını onunkilere çarptı. Bir dakikadan fazla bir süre öpüştüler. Alınlarını birbirine dayadılar ve Klaus onu beline yakın tutarken Hayley yanaklarını avuçladı. İkisi de mutluydu. "İyi bir ilk randevuydu." Hayley fısıldadı ve odasına girmeden ve kapıyı arkasından kapatmadan önce ona bir öpücük daha verdi. Klaus şaşkınlıkla oraya baktı. İlk buluşma. Bu sözler kafasının içinde kaldı ve kulağa hoş geldi. Gülümseyerek, tüm gece boyunca Hayley'i hayal etti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 18, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kiss My Eyes And Lay Me To SleepHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin