Arabasından inip gürültüsü uzaktan bile kulaklarını dolduran klübe göz attı Jeongin, hava hafiften serin hissettirdiğinde kolsuz giydiğine pişman olmaya başlamıştı.
Gece dışarı çıkmayalı uzun olmuştu bu yüzden yoğun iş hayatından artırdığı günün gecesini arkadaşlarıyla vakit geçirmek için ayırmıştı.
Belki de sadece arkadaşlarıyla değil.
Sohbet gruplarında kendisini soran arkadaşlarına geldiğini belirten bir mesaj attıktan sonra telefonunu kargo pantolonunun ön cebine bırakmış ve arabasını kilitleyip klübe doğru yürümüştü.
İri kıyım iki bodyguardın birkaç adım ilerisindeki adam gözüne iliştiğinde duraklamıştı.
Genç görünen adam sigarasının son nefesini çekerek yere atmış, bir yandan izmariti ayağıyla ezerken diğer yandan da kulaklarının arkasından sıyrılan, sarı, uzun saç tutamlarını aynı yere sıkıştırmıştı.
Jeongin, transparan, siyah gömleğin içinde kendisini fazlasıyla belli eden bedeni süzdü birkaç saniye. Garipsemişti azıcık, belinin bu kadar ince olması normal mi, diye düşünmeden edemedi ve bir eli istemsizce kendi beline gitti. Biraz yokladı orayı. Tamam, kendi beli de ince sayılırdı fakat ilerideki oğlanınki kesinlikle ayrı bir inceliğe sahipti ve itiraf etmeliydi ki; fena çekici gözüküyordu.
Genç oğlan, söndürdüğü sigarasının hemen ardından pantolonunun cebine uzanmış ve bir paket çıkarmıştı. Kendi tarafından yeşil bir paket olduğunu görüyordu Jeongin, markasını da biliyordu.
Çıkardığı paketteki mentollü şekerlerden birini ağzına atmışken Jeongin'in takılı kaldığı andan sıyrılmasını sağlayan şey ise, süzdüğü oğlanla bir anda bakışlarının kesişmesiydi.
Sarışın dudaklarını hafifçe kıvırırken Jeongin, onun aksine, ifadesiz bir şekilde gözlerini üzerinden çekip adımlarını hızlandırarak klübe girmişti. Utangaç biri kesinlikle değildi fakat adamı deli gibi gözden geçirirken yakalanmak biraz çekinmesine neden olmuştu.
Peşinden klübe giren sarı saçlı oğlanı fark etmeden gözleri taburelerde oturan arkadaşlarını bulmuş ve oraya ilerlemişti.
"Çok beklediniz mi?" diye sormuştu yüksek sesle, çoktan içecek bir şeyler almış olan arkadaşlarına karşı.
"Beklediğimizi nereden çıkarttın?" Taeyang sonuna geldiği içkisini kafasına dikerek bitirmiş ve barmenden aynısını istemişti.
Jeongin, almayı beklediği cevap üzerine sırıtmış ve boş bulduğu tabureye oturmuştu. Genelde arkadaş ortamında geç kalan hep o olduğu için arkadaşları da duruma alışmıştı.
"Uzun zaman oldu toplanmayalı, kendine çıtır bulup da ortamı erken terk edecekler şimdiden siktir olup gitsin."
"En erken kimin gideceği bariz Minho." demişti Bomin, Minho zaten geldiklerinden beri gözüne birini kestirmişti çünkü.
Minho hariç kalan üç arkadaş kıkırdarken Jeongin'in de içkisini almasıyla koyu sohbetlere dalmışlardı.
İş hayatından tutup özel hayata kadar, oradan girip buradan çıkmışlar ve görüşemedikleri birkaç günün tüm analizini yapmışlardı beraber. Dördü de üniversite zamanından beri tanıştıkları için araya zaman girse bile hiçbir buluşmalarında geçen zamanı hissettirmemişlerdi.
Artık konuşacak bir şeyleri kalmadığı zaman Minho ayaklanmıştı.
"Ben biraz dans edeceğim!" diye bağırıp kalabalığın içine karışmıştı. Kalan üçlü de onun gözlerini alamadığı kişinin yanına gittiğini bildiklerinden sırıtmışlardı sadece.
![](https://img.wattpad.com/cover/280381614-288-k239629.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
livin' la vida loca | hyunin
Fanfic[hyunin smut oneshot] ✓ upside, inside out she's livin' la vida loca she'll push and pull you down, livin' la vida loca her lips are devil-red and her skin's the color mocha she will wear you out living la vida loca.