Saat 19.46 yola çıkmaya 2 saat var. Aleda son kontrollerden sonra her şeyin eksiksiz olduğuna emindi. Batmak üzere olan güneşin son ışıkları pencereden içeriye doğru odaya kızıl bir renk veriyordu. Odanın içi, geniş duvarları buranın boşaltıldığını gösteriyordu. Solandan odaya siyah takım elbisesini giyinmiş Rahmi Bey girdi. Ak saçları,kırışık alnı ve elindeki bastonu ellili yaşlarının sonunda olduğunu açıkça gösteriyordu. İçeriyi bir süzdükten sonra yatağa kızı Aleda' nın yanına oturdu. Uzun bir sessizlikten sonra Rahmi Bey konuşmaya başladı.
" Küçük Vaşak, yuvadan ayrılma vaktin gelmiş gibi görünüyor. Artık eskisinden de yalnız olmaya hazır mısın? "
Aleda gözünü sabitlediği noktadan ayırıp yanındaki adama döndü. Gözleri çok duygusuz bakıyor ve nefes alışverişleri hızlanmıştı.
" Ben asıl özgürlüğe hazır olmaya çalışıyorum. Ama asla özgür olamayacağımı sen bana öğrettin. Ben de şimdi senin öğrettiklerini sana unutturuyorum. "
Rahmi Bey uzunca karşısında oturan koyu mavi gözleri donuk, kıvrımlı dudakları soluk ve kuru olan küçük kızına baktı. Gözlerine söz geçirmeye çalışıyordu dolmamaları için ama gözleri çoktan dolmuştu. Boğazını temizleyip kızını son bir kez alnından öptü.
Aleda bir şey yapmadan öylece gitmesini bekledi babasının. Rahmi Bey kapıyı arkasından kapattıktan sonra odanın köşelerinde küçük delikler açılmaya başladı. Delikler büyümeye devam ederken fısıltılar odanın duvarlarında yankılanıyordu." Küçük Aledaaa şşşşşştt"
Deliklerden örümcekler çıkmaya başladı, düzinelerce örümcek etrafını sardı küçük Aleda' nın. Aleda ise kıpırtısız bir şekilde yatakta oturmaya devam etti. Odanın mavi duvarlarına birden karanlık çöktü her yer böceklerle ve yılanlarla kaplıydı. Fısıltılar kalın bir erkek sesinin çığlıklarına dönüşmüştü.
" Onları öldürmek isteğini biliyoruuum Aledaaa kabul ettt. Duy Aleda sesini duuy vahşetin, kulak verr küçük Aleda..."
Aleda yavaşça avuçlarını kulaklarına kapattı. Yine lanetler olsundu ki başlamıştı, her gece olduğu gibi. Son iki senedir her gece olduğu gibi.
Aleda kabuslarına ( kendi gerçeklerine) bir saat daha maruz kaldıktan sonra yaşların ıslattığı nemli yanaklarını kafa derisine bastırmaktan uyuşmuş ince uzun parmaklarıyla sildi ve yataktan kalktı.
Odadan çıkıp zevkli döşenmiş solandan geçip banyoya girdi. Aynaya bakmadan yüzünü yıkadı üstündeki mavi puantiyeli pijamaları ıslanmıştı, titremesini durdurmaya çalıştı bileklerini yıkarken. Tekrar aynaya bakmadan banyodan çıktı.
Bu gece gidecekti sanrılarından, ailesinden, İzmir' den, her şeyden.
İstanbul onun için şimdiden umut dolu koca bir fırsatlar şehriydi. En azından Aleda öyle sanıyordu. Salondan geniş mutfağa girip turuncu örtüsü serili, üstü donatılmış yemek masasına oturdu. Hava karardığı için tepedeki avize yanıyordu, bu ışık Aleda' yı rahatsız ediyordu.Çok yorgun ve halsizdi bir şeyler yemesi gerekiyordu ama iştahı yoktu. Tam karşısında oturan açık kahve saçları dağılmış genç ve dinç olmasına rağmen şuan aşırı yorgun bakan mavi gözlü abisine Kemal' e baktı. Ama abisi asla ona dönüp bakmadı. Kemal işte her zamanki gibi Aleda' dan nefret eden Kemal. Aleda bakışlarını Kemal' den ayırıp yanında oturan sarışın, mavi gözlü, güzel, bakımlı ve yaşını belli etmeyen annesine baktı. Annesi Aylin de ona dönüp bakmadı. Son 2 senedir hiç konuşmadığı gibi. Aleda gerçekten çok yorulmuştu artık babası da sofrada olmadığı için sofradan kalktı ve geldiği gibi çıktı tekrar mutfaktan.Hava çoktan kararmıştı ama dışarısı evden daha aydınlıkmış gibi geliyordu Aleda' ya. Dışarıda yağan yaz yağmuru göz kamaştırıcıydı Aleda için yağmur ona ablasını hatırlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korkunun Neferleri
Teen FictionAleda Arkın liseyi yeni bitirmiş bir genç kızdır. Dışarıdan mükemmel görünen hayatı bir dönüm noktasındadır, Aleda üniversiteye başlayacaktır. Ama zaten hayatı boyunca meşgul olduğu halüsinasyonları peşini bir türlü bırakmazken bir de yaz yağmur...