AZİM HİKAYELERİ

334 0 0
                                    


Yaşaroğlu’nun Tokatlıyan Otel’den Hilton’a uzanan, dönemin Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile tanışmasıyla yön değiştiren, verdiği sendikal mücadeleyle 12 Eylül döneminde cezaevinde geçen sıradışı öyküsü.

1933 yılında Rize’nin Ardeşen İlçesi Işıklı köyünde dünyaya gelen Yaşaroğlu’nun kaderi henüz beş yaşında bir çocukken şekillenmiş. Geçirdiği bir hastalık sonucu iki yıl yataktan kalkamayan Yaşaroğlu, okula başlamakta gecikince annesi tarafından eğitilmiş.

Hastalığı ayakları kesilecek kadar ilerlemişken babası tarafından getirildiği İstanbul’da tedavi edilmiş ve ayakları kurtarılmış. Köyüne dönünce de okula başlamış.

12 YAŞINDAKİ ÖĞRETMEN

Öylesine parlak bir öğrenciymiş ki, ilkokul beşinci sınıfa giderken patlayan İkinci Dünya Savaşı’nda öğretmenleri köyden ayrılınca, ilkokul birinci sınıflara ders vermiş.

Rüyalarını ortaokul hayalleri süslerken köyde eğitimini sürdürmesine olanak bulamayınca, İstanbul’daki amcasına haber yollamış. Çatalca’da çay ocağı işleten amcasının ‘Gel ben seni okuturum’ sözüyle Güney Su Vapuru ile 12 gün süren bir yolculuktan sonra İstanbul’a ulaşmış. Ama o İstanbul’a varıncaya kadar eğitim dönemi başlamış. Amcası ise ‘Okuyacaksın da ne olacak, gel çalış’ deyince büyük moral çöküntüsü yaşamış küçük Şaban.

‘Dışarıya kahve taşırken önümden geçen okul üniformalı çocukları görüyordum. Bir gün elimde kahve tepsisi oturdum ağladım. O sırada beni Çatalca Belediye Başkanı gördü, niye ağladığı sordu. Söylemedim, o gün okula gidemediğim için ağlıyorum deseydim, belki de yazgım değişirdi’ diyor Yaşaroğlu.

Okumadığına inanmıyorlar

Çay ocağı macerasından sonra İstanbul’un dönemin en gözde üç otelinden biri olan Beyoğlu’daki Tokatlıyan Oteli’nde barmen yardımcısı oldu. Turizmle de o günlerde tanışmış. ‘Üniversiteye gitmedim ama Tokatlıyan Oteli benim için üniversite oldu’ diyen Yaşaroğlu şunları söylüyor:

‘Akşamcılar dediğimiz İstanbul’un entelektüel kesimi bara gelirdi. Karikatürist Ramiz’den Peyami Safa’ya, İbrahim Çallı’dan Fuat Arna’ya kadar birçok insanla tanışma imkanı buldum. Ülkede iz bırakmış insanlarla sohbet ediyordum, bende de iz bıraktılar. Benimle konuşmak onlar için de büyük bir keyifti. ‘Oğlum gel, bırak diğerleri çalışsın, sen otur ne oluyor bu memleketin hali’ diye sorarlardı. Bir işçinin okumayacağı Akis, Forum gibi dergileri okumam onların dikkatini çekerdi. Yabancı müşterilerden kalan kitapları bile okurdum.’

Yaşaroğlu, o yıllarda Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile tanıştığını ve onun yönlendirmesiyle İngilizce kursuna gittiğini söyledi. Kendi okuyamasa da iki kardeşinin eğitim masraflarını karşılayarak üniversiteyi bitirmelerini sağlamış.

Komilikten başladı

Tokatlıyan Oteli’nin kapanmasının ardından da 20 yıl süren Hilton Oteli günleri başlamış. Komi olarak girdiği Hilton’da kısa sürede 175 kişinin sorumluluğunu üstlenmiş. Verdiği sendikal mücadele nedeniyle 12 Eylül döneminde dokuz ay boyunca cezaevinde kalan Yaşaroğlu, yapılan incelemenin ardından tahliye olmuş.

Sonrasında ise hayatını eğitime adayarak, Turizm Geliştirme Vakfı’nın Kemer’de açtığı OTEM’de ders vermeye başlamış. Öğrencileri ile öylesine iyi iletişim kurmuş ki, ‘En iyi hoca’ seçilmiş, birçok üniversitede de seminerler vermiş. Gittiği üniversitelerde yaptığı konuşmalar ilgiyle dinlenen Yaşaroğlu, kimseyi ilkokul mezunu olduğuna inandıramamış.

VAZGEÇİLMEZ HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin