12

10.9K 894 211
                                    

Demir'le dışarı çıkacaktık. Ve onun için hazırlanmıştım. Güzel görünmek için dar bir kot pantolon giymiş, belime taktığım kemeri de olabildiğince sıkmıştım. Zaten ince olan belim, daha da ince görünüyordu. Üstüme giydiğim askılı, tam pantolonun üstünde bitiyordu.

Ve seksi görünüyordum.

Kapı çaldığında, heyecanla ilerlerken babam benden önce davranmıştı. Gelenin Demir olmasını beklerken, babalarını görmek beni şaşırtmıştı.

Babam, içeriye davet ederken, arkalarında kalan Demir'i görerek gülümsedim. Babalarına "Hoş geldiniz." dedikten sonra, içeriye geçmelerini bekledim.

Babama sarılıp, "Çıkıyorum ben baba." dedim, yanaklarına öpücük kondurmayı ihmal etmemiştim.

Babam da saçlarımı öpüp, Demir'e döndü. "Bir gün oturmaya da bekliyorum." diyerek göz kırptığında, babamın belini sıkmıştım hafifçe.

Sırf beni utandırmak için böyle yaptığını biliyordum.

Demir babamla konuşurken, ben ayakkabılarımı giyip, dışarı çıktım ve Demir'in elinden tutarak ilerletmeye başladım.

"Neden babama yüzükleri takma vakti geldi diyorsun Demir?" diye söylendim, kızgın bir şekilde. Ama gülümsediğini görünce ben de gülümsemiştim.

Ellerimiz hala sıkıca birbirini tutarken, mahalleye doğru adımladık. Hava güzel olduğu için yürümeyi tercih ediyorduk. Arabasını sevsem de, yürümeyi özlemiştim.

Markete giderken bile beni evimden arabayla alıyor, işimizi hallettikten sonra arabayla bırakıyordu.

Mahallenin başına doğru ilerlerken, Demir yoldan geçen tanıdıklarına selam veriyordu. "Bira alalım mı?" diye sordu.

Hayatımda hiç alkol tüketmemiştim ve babam şiddetle karşıydı. Sigara ve alkolden nefret ederdi. Demir'de çok fazla içerdi.

Başımı iki yana salladım. "Çikolatalı süt alsak olur mu?" diye sordum, garipsememesini umarak.

Hiçbir şaşırma belirtisi göstermeden başını salladı. "Baban sevmiyordu değil mi?" diye mırıldandı kendi kendine.

Benim hakkımda bildiği birkaç şey daha vardı ve bunlar benim aklımı kurcalıyordu. Sanki beni daha önceden tanıyor gibiydi.

Tekel bayisine ilerleyip, tişörtünü yukarıya kıvırdı ve bir sürü sütü doldurdu. Adam gülerek ona bakarken, mahalleden bir abi olduğunu biliyordum ama adı neydi bilmiyorum.

"İki bira atayım mı yanına Demir?" diye sordu, sütleri poşete koyarken.

Demir başını iki yana salladı ve bir kaç çerez ve çikolata aldı. Onları da poşete koyduktan sonra, parayı ödemek için cebine uzandı ama ben ondan önce davranıp, cebimdeki parayı uzattım.

Tek kaşını kaldırıp bana bakarken, şirin olduğuna inandığım bir gülümsemeyle baktım ve adamın uzattığı para üstünü de cebime koydum.

"Gülüm." dedi, Demir. Ses tonu sert olsa da, gülümsüyordu. Bir şey demesine izin vermeden elinden çektim.

Yol boyunca havadan sudan, Tayfun ve Melih'den bahsedip, istediğimiz yere geldik. Ormanlık bir alandı. Daha çok piknik yapmak için geliyordu insanlar. Yolun sağında kalan bir göl vardı ve çok güzel görünüyordu.

Gölün hemen önünde de geniş salıncaklar vardı.

Demir kararsız gibi iki yana bakarken, "Yukarıya mı çıkalım, salıncaklara mı inelim?" diye sordu bana.

Ben de biraz kararsız kalmıştım ama bembeyaz, çiçekli salıncaklar çok fazla hoşuma gitmişti. "Salıncaklara geçelim." dedim.

Karşılıklı salıncağa oturup, aldıklarımızı araya açtık. Demir ikimize çikolatalı süt açarken, ben gölü izliyordum. Fazla huzurlu hissediyordum.

"Daha önce bizim çocuklarla çok geldik buraya." dedi, bakışlarını üzerimde hissedince ona döndüm. Elinde tuttuğu sütü bana uzattı.

Gülümseyerek aldım, ve sözlerine devam etmesini bekledim.

"Ama hiç bu kadar güzel gelmemişti gözüme."

Dudaklarımın arasındaki pipetle oynarken, utanarak başımı önüme eğdim. Çünkü bakışlarından anladığım kadarıyla, gelecek bir iltifat vardı.

"Gittiğin her yeri de güzelleştirmezsin be Gökay." diye sitem eder gibi konuştu. Ama sesi o kadar sevecen çıkmıştı ki, içimin ısındığını hissetmiştim.

Elinde uzandım ve parmaklarımı parmaklarına doladım. Serçe parmaklarımız birleşmişti ve bu görüntü bile mutlu olmama sebep oluyordu.

"Başka nereyi güzelleştirdim ki?" diye sordum.

Uzun uzun bana baktıktan sonra, tam dudaklarını aralamıştı ki dibimizde biten arkadaşlarıyla susmak zorunda kaldı.

"Vay Demir'im, nasılsın?" dedi, en önde duran uzun boylu çocuk. Bakışlarını Demir'den aldıktan sonra bana döndü. "Bu kim?" diye sordu.

Arsız arsız vücudumu izlemesinden rahatsız olarak Demir'e döndüm. Bir şey söylemesini beklerken, o sıkıca elimi tutuyordu.

"Alpay." dedi, uyarır gibi. "Gözlerini oydurtma bana."

Demir'in sesiyle, bakışlarını üstümden aldı. Yandan bir şekilde sırıtıyordu şimdi. Demir'in kulağına eğilip bir şeyler söylediğinde, Demir hırsla parmağını parmağımdan çekip, çocuğun yakalarını kavradı.

Tırnağı, parmağımı kesmişti. Ve hissettiğim küçük acıya rağmen dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı. Bu hıçkırık kesinlikle ağlamanın habercisiydi.

Karşısındaki kişiler çok kalabalıktı ve Demir'in zarar göreceğini düşünerek "Demir, elim." diye fısıldadım.

Demir, Alpay'ı ittirip, "Kaybol." dedi, tehlikeli bir ses tonuyla. Onlar giderken, hemen bana dönmüştü. Parmağımı tutup, dudaklarını büzdü. "Özür dilerim bebeğim." Sanki kendi canı yanmış gibi tepki veriyordu.

Canım acımıyordu ama ağlama isteğiyle dolmuştum. Sanırım korkmuştum.

Yerimden kalkıp, yanına ilerledim ve dizine oturup, kollarımı boynuna sardım. "Korktum." dedim, dürüstçe. Nedense ona zarar gelebilecek hissi, beni çok fazla ürkütmüştü.

Kemikli parmaklarıyla okşadı yavaşça belimi. Beni sakinleştirmek ister gibi boynuma da bir sürü öpücük bıraktı. "Kurban olurum sana gülüm benim."

Bir süre daha o şekilde durduktan sonra, yavaşça boynundan çekildim. "Ben de sana kurban olurum gülüm." dedim, burnumu çekerken.

Bu halime bakıp sırıttı. Ve burnumu parmaklarının arasına alıp, sıktı. "O ağzını öperim senin." dedi, dişlerini sıkarak. Sevgisi yumuş yumuş yapıyordu beni yahu!

"Yapsana" dediğimde, kıkırdayarak dudaklarıma yaklaştı.

-
Merhabalar 👉👈

Ufak bir ricam olacak. Önceki bölümlere oy vermeyenler, vermeyi unutanlar dönüp oylayabilir mi?

Semt abisi, #eşcinsel ve #erkekerkeğe 1.sırada, tesekkür ederim <3

SEMT ABİSİ -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin