7: Kabus

281 28 66
                                    

Geçmişe dönüş: 5 yıl önce

Yazar' dan;

"Emirler bire bir yerine getirilecek. Sakın aptalca bir şey yapmayın. Sözüm sana Uruz."

"Tamam şef."

Kobradan sırayla inip nişan alarak etrafı kolaçan ettiler. Etraf sakindi.

"Temiz." Amirleri de inince iki kişi etrafı kolaçan ederken Amirleri yirmili yaşlarının ortasındaki kadına döndü.

"Yerini al."

"Emredersiniz." Yapılı kadın elindeki silahla etrafı kolaçan ederek ilerledi ve yüksek bir yere koştu.

"Zafer, Savaş ikiniz on bir yönüne yedi yüz metre gideceksiniz. Durmuş, Rüya siz de benimle geleceksiniz. Tuğrul ve Alp gözcüleri halledin."

"Emredersiniz." Hepsi görev yerlerine dağıldığında şefleri, Durmuş ve Rüyayla evlerin arasından ilerliyordu. Telsizle (elde tutulan değil) "İçeride sivil olabilir dikkatli olun."

"Anlaşıldı."

"Ne görüyorsun Kobra 2?"

"Herkes kendi halinde takılıyor gibi şef." Dedi Savaş etrafı kolaçan ederken.

"Kobra 3?" Kendine alanı en iyi gösteren tepede yerleşen kadın konuştu.

"Bir terslik var."

"Ne?"

"Alan çok boş. Birkaç kişi var evet ama eğer kaçak bir muhammat girişi olacaksa bu kadar az kişi olmamalı."

"İçeride vardır belki." Dedi Savaş.

"Buzul mağarası bu içeride fazla kalamazlar. Bir şeye güveniyorlar."

Şef başta Savaş gibi düşünse de Kobra 3' e hak verdi.

"Haklı olabilir. Dikkatli olun. Unutmayın muhimmatlardan daha önemli olan bir şey var. İstihbarat. O belgeler başlarına ulaşmadan yok edilecek. Gerekirse buradan çıkmayacağız. Ama görev başarıyla tamamlanacak."

Tıpkı şefin dediği gibi olmuştu. Kobra 3 tahmininde haklıydı. Helikopterle alana gelen teröristleri fark etmeleri zor olmadı. Fakat 3 kişi bu helikopterin gazabından kaçamadı. Ekibin diğer üyeleri -Kobra 3 hariç- şeflerinin emriyle helikoptere rağmen mağaraya girmeye çalıştı fakat giremeden bir çoğu şehit düştü. Diğerleri yaralandı. Helikopter bir kişinin daha olduğunun haberini aldığı için etrafı kolaçan ederken. Kobra 3 helikopterin içindeki bir kişiyi indirdi. Daha sonra yeri belli olan keskin nişancı alanda gözüne kestirdiği m1919 browninge doğru tüfeğini bırakarak koştu. Helikopterin içinden birini öldürmesi onları yavaşlatmış olmalı ki koştura koştura ilerlerken helikopter bir süre durdu. Yapılı kadın vücudunun her zerresini hızlanmak için kullanıyordu. Sonunda silahın başına geçtiğinde helikopter ona doğru dönüyordu ki helikopterin pervane altındaki kısmı taramaya başladı.

Pervanenin kopacağını anlatayan pilot mağara girişine pöhlerin yaraları oldukları bölgeye doğru ilerledi. Kobra 3 durdu. Bu sırada şef son emrini verdi.

"Durma! Sık şu şerefsize."

"Amirim!"

"Yap şunu Kobra 3. Bırak mağarayı da yerle bir etsin." Kobra 3 her zamanki gibi emrini yerine getirdi. Ve mağaranın tepesinde duran helikopteri taradı. Pervanesi kopan helikopter çok geçmeden mağaranın girişine saplandı ve çok da yakında olmamasına rağmen Kobra 3' ü bile sarstı. Mağara yerle bir olmuştu. Ama parçaları altında onun silah arkadaşlarını bırakmıştı.

Ayağa kalkan genç kadın başkanın sesiyle kendine geldi.

"Kobra 1. Ne oluyor rapor ver?"

"Yuva ben Kobra 3. Görev tamam. Belgeler yok edildi."

"Amirin nerde?"

"Hepsi şehit oldu." Telsizden derin bir nefes alma sesi geldi.

"Seni almaya geliyoruz. Ve cesetleri."

İçinden 'Bulabilirseniz alın' dedi cesetleri kastederek. Başlığını çıkarttı ve arkadaşlarını en son gördüğü yere baktı.

O sırada acıdan inleyen bir teröristin yanına geldi. Kaya altında ezilen adam korkuyla karşısındaki kadına baktı.

"Lütfen beni öldürme. Her şeyi anlatırım."

"Bu bilgileri kim sızdırdı. Bu helikopteri kim temin etti. Bu muhimmatları kim içeri soktu."

"Cevdet Yılmaz diye bir-" Ayağındaki postalıyla adamın kafasını ezdi. Ve ard arda kafasına basmaya devam etti. Gözlerinde en ufak bir duygu kırıntısı yoktu.

O gün içinde kalan duygularından tamamen arındı.

Alya' dan ( Kafede çalışan kız);

Kafeyi açıp önlüğümü giydikten sonra patron geldi. Siyah tişörtü ve lacivert kot pantolonuyla karşımda dikildi.

"Bana filtre kahve yapar mısın?"

"Tabi."

Gülümseyerek hazırladığım kahveyi yeni kalktığını belli eden gözleriyle taradı. Sonra bana baktı.

"Teşekkürler."

"Rica ederim. Bir şey mi oldu?" Beti benzi atıktı.

"Sadece saçma sapan bir kabus gördüm de." Bana için açmıştı. İlk defa. Hiç bu kadar uzun bir cümle kurmazdı ki. Bayağı kötü bir rüya görmüş olmalıydı. Kahvesinden bir yudum alıp bir masaya geçti. Yüzünde anlamlandıramadığım bir hüzün vardı. Bilgisayarını açtı. Bir şeyler yazmaya başladı. O sırada Samet Bey girdi.

"Günaydın Alya."

"Günaydın Samet Bey."

Bakışları Siyah' ı buldu.

"Erkencisin." Dedi Samet Bey, Siyah Hanıma ama duymadı. Samet Bey bana döndü.

"Neyi var bunun?"

"Kabus görmüş." Derin bir nefes verdi.

"Yine mi? Tamam sen işine bakabilirsin." Samet Bey onun karşısına oturdu. Siyah Hanım bir şeyler anlatıyordu fakat çok kısık sesle konuştuğu için duyamadım. Ardından içeri biri girdi.

"Şey ben iş için gelmiştim de."

"Çalışana ihtiyacımız yo-" Diyecekken Samet Bey yanımıza fırladı.

"Begüm. Hoşgeldin."

"Hoşbuldum Samet ağabey."

"Alya bu Begüm. Ablasını tanırım. Burada çalışacak artık." Kıza gülümsedim.

"Senin yaşlarında biri daha girdi işe. O da yeni anlaşırsınız." Tam lafımın üstüne Aktan içeri girdi.

"Geç kalmadım değil mi?" Begüm arkasını döndüğünde göz göze geldiler. Aktan' ın yüzündeki gerginliği fark ettiğimde onların zaten tanışıyor olduğunu fark ettim.

----

Bölüm sonu

~~~~

Bugün 3. Bölüm hadi bakalım. Yorumlar çok az geliyor bu arada nerede o eski her paragrafa yorum bırakan okurlar.

YABANCI•GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin