ㄴ1ㄱ

753 66 135
                                    

~Kayıp~

"Hey Y/N! Şuradaki abin değil mi?"

Elimdeki patatesi soymayı bırakıp bana doğru koşan Hange'ye baktım. Bir yandan bana doğru koşarken bir yandan da arkamda bir yeri işaret ediyordu. Hızla o tarafa döndüğümde abimin yanında birkaç askerle birlikte karargâhın dış kapısına doğru ilerlediğini gördüm.

"Evet! Abi!" diye bağırdım ve patatesi bırakıp onlara doğru koştum. Abim sesimi duymasıyla bana doğru döndü ve gülümseyerek kollarını iki yana açtı. Yanına geldiğimde ben de kollarımı açıp ona sardım.

"Nerelerdeydin sen? Her yerde seni aradım." dedi ben ondan ayrılırken. Yüzündeki kocaman gülümsemesi her zaman olduğu gibi oradaydı.

"Patates soyma sırası bendeydi de..." dedim ve yanındaki askerlere baktım. Bir yere gidiyor olmalılardı. Tekrar kafamı kaldırıp ona bakarken konuştum. "Nereye böyle?"

"Bir göreve gidiyoruz. Ben dönene kadar uslu dur. Geldiğimde seni yine teçhizatı bina içinde kullanmaya çalışırken görmeyeyim." dedi elini başımın üstüne koyup saçlarımı karıştırırken. Sırıttığım sırada Hange çığlık atarak yanıma geldi.

"Ah Yüzbaşı L/N! Sizi gördüğüme ne kadar sevinsem azdır! Bugün her zaman olduğunuzdan daha yakışıklısınız!"

Abim Hange'nin iltifatlarına alışık olduğundan yakınlığına bir şey demedi ve gülümsedi. Hange uzun zamandır abime sulanıyordu. Bunun şaka mı yoksa gerçek mi olduğunu ben bile bilmiyordum.

"Sen de çok güzelsin Hange." dedi abim Hange'ye dönerek. Hange heyecandan yerinde zıplayıp çığlık atarken diğer askerlere baktım. Normalde abim görevlere daha fazla askerle giderdi ancak bugün çok az kişi vardı. Abim bakışlarımı farkedince bana dönerek konuştu.

"Özel bir görev. Sınırlı sayıda askerle gidiyorum."

"Duvarların dışına mı?"

Abim başını iki yana salladığında kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı. Duvarların dışından başka neresi olabilirdi ki? Hange ve benim bakışlarımı görünce sırıttı ve yaklaşarak sessiz bir şekilde konuştu.

"Yeraltı şehrinde..."

Hange ile aynı anda şaşkınlıkla birbirimize baktık. Her zaman yeraltı şehrini merak etmiştik. En az dış dünya kadar değişik bir yer olduğuna emindik. Abimin kollarına atılıp heyecanla konuştum.

"Döndüğünde her şeyi anlatacaksın değil mi abi?"

"Evet evet! Lütfen Yüzbaşı dönünce bize vakit ayırıp anlatın! Yeraltı şehrini hep merak etmişizdir..."

Abimin gülümsemesi yüzünde daha da büyürken arkadaki askerlerden birisi ona doğru seslendi. Gitme zamanı gelmiş olmalıydı. Sürekli göreve gitmesine alışkın olduğumdan bir şey demeden ona sarıldım.

"Söz veriyorum döndüğümde yeraltı şehri ile ilgili bildiğim her şeyi anlatacağım. Şimdi gitmem gerek. Görüşürüz Hange." dedi Hange'nin kafasına uzanıp saçını karıştırarak. Kolları tekrar bana sarılırken içimde garip bir his oluştu. Bir an için sanki abim elimden kayıp gidecekmiş gibi hissetmiştim.

Kaşlarım çatılırken abim başımın üzerine küçük bir öpücük kondurdu ve benden uzaklaştı. Bir şey demeden arkasına döndü ve diğer askerlerin beklediği alana doğru ilerledi. Ben hâlâ içimdeki bu garip his yüzünden dalgınken bana doğru döndü ve gülümsedi.

"Sonra görüşürüz Y/N."

~~1 ay sonra~~

"Acemi Y/N L/N. Yüzbaşı Erwin seni çağırıyor. Hemen odasına git. Üstüne başına da çeki düzen ver, pasaklı seni."

Enemy || Levi x ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin