ㄴ3ㄱ

460 55 68
                                    

~Araştırma~

Kaşığı önümdeki çorbaya daldırdım. Ağzıma atmakta kararsızdım. Beni öldürmeye de çalışabilirlerdi. Gerçi beni öldürmek onlara pek bir şey katmazdı ama yine de...

"Yani annen babanı terkedip seni de beraberinde götürerek yeraltı şehrine kaçtı ha?" dedi İsabel heyecanla. Sabahtan beri bir sürü soru soruyorlardı. Güvenlerini kazanmak için her soruyu cevaplıyor, onlara bir şey sormuyordum.

"Maalesef." dedim çorbamla oynarken. Levi beni dikkatle inceliyordu. Ona baktığım anda abimin yüzü önüme geliyordu sanki. Dişlerim anında birbirine geçerken Erwin'in sözlerini hatırladım. Zar zor da olsa yüzümü yumuşatırken kaşığı ağzıma attım.

Kim yaptıysa gerçekten de güzel yapmıştı. Aralarından birisi aşçı olabilirdi. Belki de bu şekilde avlıyorlardı insanları. Yemeklerine zehir katıyor ve sonra da paralarına el koyuyorlardı.

"Kaç senedir buradayım demiştin? Seni daha önce görmediğime eminim." Farlan diğer ikisine göre çok sorgucu birisiydi. Sabahtan beri gözü üzerimdeydi ve sorduğu sorular sanki bir açığımı yakalamak istiyormuşçasınaydı.

"Sanırım 2 sene oldu. Beni görmemenizin sebebi de genelde annem ile evde olmamdandır. Yeraltı şehrinin çok tehlikeli olduğunu bildiği için annem beni pek dışarı çıkartmazdı. Eğitimimi özellikle kendisi vermek istedi."

"Öyle mi? Dövüşü bu kadar iyi nasıl biliyorsun peki?" İfadesiz bir şekilde ona baktım. Farlan samimi görünmeye çalışıyordu ancak içten içe beni sınadığını hissediyordum. Gülümsedim ve konuştum.

"Babamdan elbette."

Yemeğin devamında da onların sorularıyla karşı karşıya kalmıştım. Bütün söyleyeceklerimi önceden Erwin ile konuştuğumdan dolayı rahattım. Bir açık vermediğime emindim.

Zaten karşımdakiler de bir yanlışımı aramıyordu. Farlan dışında. Gerçi o da bir süre sonra buna son vermişti. Güvenlerini kazanmam biraz zaman alabilirdi.

Yine de İsabel işimi kolaylaştıracak gibi duruyordu. Buraya gelmemle bana yakın davranmaya başlamıştı bile. Diğerleri konuşmazsa bile onun ağzından laf alabilirdim.

"Sen bugünlük otur. Tabağını ben yıkarım. Hem bize yardım ettin hem de yeni geldin sonuçta." Kafamı kaldırıp ayaktaki İsabel'e baktım. Onlara bir sevecenlik belirtisi göstermek kalbimi sızlatıyordu ama inandırıcı olması için iyi oynamalıydım. Dudaklarımı büyük bir güçlükle yukarı kıvırdım.

"Teşekkürler." dedim tabağı ona uzatırken. Kız hızla tabağımı aldı ve mutfağa doğru ilerledi. Dikkatle hareketlerini izlerken karşımdaki sandalyeden Ackerman'ın beni izlediğini hissedebiliyordum.

Soğuk bakışlarımı ona çevirdiğim anda göz göze geldik. Hafif çatık kaşlarla beni süzüyordu. Nefret dolu yüzüne baktım. Abimin son gördüğü surat bu olmalıydı. Onun son gördüğü yüz de benimki olacaktı.

Bakışmamızdan rahatsız olmuş gibi tabağını aldı ve sessizce mutfağa ilerledi. Bulaşığı yıkadığını görmemle bir an kaşlarım çatıldı.

Bu ekibin lideri gibi duruyordu. En azından öyle düşünüyordum. Buna rağmen kendi tabağını yıkaması garibime gitmişti. Normalde liderler emirler yağdırır başkalarına iş verirdi.

Onlar mutfaktayken sessizce yanlarına gittim. İsabel bana döndüğü sırada omzuna dokundum ve konuştum.

"Tuvalet ne tarafta?" Kız gülümsedi ve kafasıyla koridoru işaret etti. "Sağdan üçüncü kapı."

Enemy || Levi x ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin