「 Chapter One 」

88 13 106
                                    

☬ İhanet Antlaşması'ndan; ayaklanmalarının cezası olarak, her bir mıntıka, 12-18 yaşları arasında olan bir kız ve bir oğlanı halka açık yapılacak bir toplamaya sokacaktır. Bu haraçlar Capitol'un himayesine teslim edilecektir. Daha sonra tek bir galip kalana dek ölümüne çarpışacakları bir açık hava arenasına nakledileceklerdir. Bundan böyle ve sonsuza dek bu yarışma 'Açlık Oyunları' olarak bilinecektir.☬

~~~

Eon: ''HAYIR!'' gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Kollarından tutup onu hafifçe sarstım ve uyanmasını sağladım.

''Hey, hey! Sorun yok, sadece bir rüya görüyordun.'' dolu gözlerle bana bakmaya başlamıştı. Hızlıca kafasını göğsüme gömdüğünde sakinleştirmek için saçlarını okşamaya başladım.

Eon: ''B-Bendim, s-seçilen kişi b-bendim.''

''Bu senin ilk senen Eon. Adın yalnızca bir kez yazılacak. Seni seçmeyecekler.'' saçlarına bir öpücük kondurdum.

''Uyumaya çalış, hadi.''

Eon: ''Yapamam.''

''En azından bir dene, olur mu?'' kafasına göğsümden çekip gözündeki yaşları silmişti usulca. Sonra da tekrar yatağa uzanmıştı. Güven verici bir şekilde gülümseyip gözünün önüne düşen saçlarını geriye taradım.

''Gitmeliyim.''

Eon: ''Neden?''

''Yapmam gereken işler var. Geri döneceğim merak etme. İyice dinlen, tamam mı?'' kafasını tamam anlamında salladığında oturduğum yataktan kalktım ve askılıktaki ceketimi alıp dışarı çıktım. Hava yine her zamanki gibi kapalı ve iç karartıcıydı. Çocuklar yerdeki çamurla oynuyor, kadınlar eliyle yıkadıkları çamaşırları asıyor; erkekler ise kazma, kürek ve el arabalarıyla birlikte madene ilerliyordu. Hızlıca köşeyi dönüp çamurlu yolda tempolu bir şekilde koşmaya başladım. Bir yandan da arkaya dönüp etrafı kontrol ediyordum. Kasabadan iyice uzaklaştığımda koşmayı kesip ormanın içine girdim. Dikenli tellere ulaştığımda tekrar etrafımı kontrol edip deldiğim boşluktan karşıya geçtim. Genelde kafa dinlemek veya avlanmak için buraya gelirdim. Ağaç dibindeki çalı yığıntısına sakladığım ok ve yayı aldım elime. Ok çantasının ipini kafamdan geçirip ormanda ilerlemeye başladım.

~~~

Önümdeki çalılıklardan birine çöktüm hemen. Sessizce çantadan bir ok çıkarıp yayın sağ yüzüne dayadım. Karşımdaki geyiği ürkütmemem gerekiyordu. Yavaş bir şekilde yayı geriye çekip geyiğe nişan aldım.

Jungkook: ''O geyiği vurup ne yapacaksın?'' ses yüzünden geyik anında kaçmaya başlamıştı. Koşu yoluna atmıştım oku, belki vururum diye ama olmamıştı. Çoktan gözden kaybolmuştu bile. Jungkook ise yanıma gülerek geliyordu.

''Kahretsin Jungkook, komik değil.''

Jungkook: ''Kırk kiloluk bir geyiği vurup ne yapacaksın ki Taehyung? Bugün Toplama Günü, meydan barış muhafızlarıyla dolu.''

''Barış muhafızlarına satacaktım belki?''

Jungkook: ''Hmhm, tabi.''

''Altı ay sonra ilk defa bir geyiğe rastlamıştım, sayende onu da elimden kaçırdım.'' sinirlenmiştim.

Jungkook: ''Bekle biraz.'' yerden bir taş alıp kafasını yukarıya kaldırmıştı. Ben ise onu izlemeye devam ediyordum. Birden elindeki taşı ağaca fırlattığında daldaki kuşlar, olabildiğince hızlı bir şekilde ağacı terk etmeye başlamıştı. Hemen çantamdan bir ok çıkardım ve uçanlardan bir tanesine nişan aldım. Vurduğum keklik yere düştüğünde gülümseyerek Jungkook'a döndüm.

𝚆𝚊𝚕𝚍𝚎𝚒𝚗𝚜𝚊𝚖𝚔𝚎𝚒𝚝Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin