AVUKAT'IN ÇARESİZLİĞİ..

117 7 14
                                    


Bir gün herkes Baykal'ın kazığını tadacak.

Cemil'i gönderdim önce içeri. Efendimisss belki de Nazım'ı kullanarak beni de öldürmeye gelmiştir. Vartolu'ya yapmadı mı? Bana yapmayacağına kim garanti verebilir? Kimse, Baykal Bey bile. Sonra Cemil beni de içeri getirdi, insanların eline bakmak o kadar gurur kırıcı ki. Ama içeride kimse gözükmüyordu.

Selim: "Nazım.."

Sesimi duyunca hemen kendini önüme atıverdi. Sanki yabancı bir ülkede, tanıdık bir ses duymuş gibiydi. Tanımakta zorlandım. Üstünün başının kirliliğinden değil, ruhunun yüzüne yansımasındaki o acı bakıştan.. Mahvolmuştu, sanki şu dünyada yaşaması için hiç bir sebebi kalmamış gibiydi. Cemil'i dışarı gönderdim.

Selim: "N'oldu?"

Nazım: "Baykal Bey, Yamaç'ı indirmeye çalıştı. Ağzımızın payını aldık, hep birlikte ama en çok ben."

Selim: "Sana ne? Sen niye karışıyorsun ki?"

Nazım: "Beyefendi yap der biz de yaparız Selim. Kim ona karşı gelmeye cesaret etmiş de hayatta kalmış ki? Baksana Vartolu'ya.."

Haklıydı, benimki de soru muydu? Ama işte.. Ne hissettiğini anlamam lazımdı. İnsan gerçekten acı çektiğinde ruhunun derinliklerindeki o his, olanca içtenliğiyle hislerini ağzından döküverir.

Nazım: "Bana yardım eder misin? Burunlarının dibine gidersem beni bulamazlar dedim. En azından bir süre.. Bir de, aklıma senden başkası gelmedi.."

Yüzüne baktım, kendini o kadar değersiz hissediyordu ki.. Şu dünyada kimsesiz gibiydi. Tutunacak bir dal arıyordu. Onu anlayabilecek birini.. Nazım babasının dibinden ayrılmazdı, ayrılamazdı. Hem Beyefendi'nin emirlerini yerine getirmek için. Hem de, hem de onun yanında olmadığı her saniye nefessiz kaldığını hissettiği için. Ama şimdi karşımdaydı, nefes alış-verişi arada bir zorlansa da iyiydi. Hatta benden daha iyi nefes alıyordu, vuruldum ya ben.. 

Selim: "Seni bırakıp kaçtı, değil mi?"

Utanç ve keder içinde başını öne eğdi.

Nazım: "Kaçtı, beni bırakıp. Ölüyordum, umurunda olmadı.."

Selim: "Aramıza hoş geldin."

Telefonu çaldı, arayanın kim olduğunu tahmin etmek çok zor olmasa gerek. Baykal Bey.. Onu orada bıraktığına bakmayın. Akıllıdır Nazım. Bir yolunu bulacağını biliyordu, ama bu babalık değildir. Baba dediğin çocuğunu ateşe atmaz, kendi yanar o ateşte. Nazım'ın yaşamasını istiyordu, oğlu olduğu için değil. Ha! Baykal Bey'in oğlu. Ha ha ha! Eğer takıntı haline getirdiği çukur'u ele geçirmek istiyorsa, Nazım'ın zekasına ihtiyacı vardı da ondan. Her ne kadar kendi kabul etmese de.. 

Selim: "Yanına mı gideceksin?"

Nazım: "Başka gidecek bir yerim mi var?

Selim: "Tamam, Cemil bırakır seni."

Nazım: "Sağol, buna bakabilir miyim şimdi?"

Selim: "Bakma, bana bi bak."

Bakmamalıydı, asla ama asla. Yoksa Beyefendi o tatlı sözleriyle -ne kadar tatlı olabilirse- yine zihnini esir alacaktı. İş artık bu noktaya geldikten sonra Nazım artık kesin bir karar vermeliydi.

Selim: "Bir şey sorucam. Baban seni hiçbir zaman görmüyo farkındasın di mi? Canını feda etsen bile.. Hiçbir zaman seni bir piyondan farklı olarak görmeyecek. Oyuncağısın sen onun, canı sıkılınca seninle oynuyo. Ama önüne daha iyi bir oyuncak gelirse ki gelecek, seni fırlatıp atacak. Seni unutacak demiyorum, çünkü seni hiç bir zaman hatırlamadı ki.. Bunu ne zaman kabul edeceksin?"

Nazım, beyninden vurulmuşa döndü. Bunları zaten biliyordu elbette, her gün her dakika her saniye.. Bunu düşünmediği an mı vardı ki? Ama işte, kabul edemiyordu. Karşısındaki birinin bunu cesurca gözünün içine baka baka söylemesi ruhunu sıkıştırmıştı. Ama bir yandan da iyi olmuştu, artık kabullenmesi gerekiyordu. Çünkü kabullenmesi için önünde pek fazla bir zamanı yoktu.

Nazım acı içinde, benim gözlerimin içine öyle odaklanmış ki. Dünya'da bir tek ikimiz varmışçasına. Bir de beyefendi..

 Nazım: "Ne za.. Ne zaman anladın?"

Selim: " Baykal'ın yanında seni ilk gördüğümde. Ağzından tek bir kelime dökülmesi için canını verecektin. Oğlum demesi için, çaresizce.. gözlerini ondan ayırmıyordun.."

Artık güçlerimizi Beyefendi için birleştirmemizin zamanı gelmişti. O varken biz yoktuk! O öyle bir yaratık ki insandaki her özelliği kendi için kullanmasını bilir. Ama yalnızca o kadar değil, özelliklerimizi öylesine küçümserdi ki en iyi yaptığımız şeyi bile hiç yapmamaktan beter olduğuna inandırırdı. 

Selim: "Bizler çirkin ördek yavrularıyız. Babalarımız bizi hiçbir zaman sevmedi, sevmeyecek."

Nazım: "Bir kere ya! Bir kerecik! Oğlum demek bu kadar zor mu? Bu gece o silahlar patladığında o kadar korktum ki.. Ruhumdan bir parça kopuverdi sanki. Onun tırnağına zarar gelse, şu dünyayı yerle bir ederim. Hemen koştum ona kendi canımın hiçbir önemi yoktu. Benim için de onun için de.. Onun karşı geldiği hiçbir şeyi yapmadım şu hayatta. Dibinden ayrılmadım. Ne dediyse hepsine evet dedim.. Neden ya? Neden.. 

Selim: "Bekleme, asla seni sevmeyecek."

Başını elime götürdü, ağladı çok ağladı. Hıçkıra hıçkıra.. Nazım sabretti çok sabretti, ama artık iş öyle bir noktaya geldi ki .. Benim ağzımdan çıkacak tek bir söze bakıyordu, tek bir söze. Kendi söyleyemezdi bunu, Beyefendi sanki onu her saniye dinliyormuş gibi hissederdi. Benim söylemem lazımdı..

Selim: "Ölmen umrunda değil Nazım, yeter ki o yaşasın. Böyle devam edersen olacak olan da bu. Ona hiçbir şey olmayacak, sadece bir piyonunu kaybedecek. Ama daha onlarca belki yüzlerce piyonu dizinin dibinde. Kral yaşayacak, oyun devam edecek.."

Nazım ağzımın içine bakıyor, o cümleyi duymak için. 

Selim: "Fazla değil iki seçeneğin var. Ya piyon gidecek, oyun devam edecek ya da.. ya da kral gidecek.."

Gözlerimin içine baktı, uzun çok uzun. Nefes alış-verişinde artık hiçbir sorun yoktu. Soğukkanlı ama ciddiliğini kaybetmeden.

Avukat Nazım: "Ben Nazım olmak için çok uğraştım ama beni hep Avukat Nazım yaptılar.."

Artık olacaklar belliydi. Beyefendi'nin son macerası başlıyordu. Odaya çıkarken aklıma Akın geldi. O da bir gün Nazım gibi babasını karşısına alır mıydı? Sanmıyordum, ama belki bir başkasını alırdı..






Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 15, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Selim Koçovalı'nın Gözünden Çukur'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin