“minho çayını ne zaman bu kadar sıcak içti taemin? Sen bırak gerisini ben hallederim.”
“peki kibum hyung sen bilirsin.”
****
“minhonun ki beyaz olsun jinki hyung ona daha çok yakışıyor.”
“tamam kibum hallederiz.”
****
“ne yapıyorsun kibum?”
“minho biraz üşütmüş gibi ona portakal soyuyordum jonghyun sende ister misin?”
“yok teşekkür ederim sana kolay gelsin.”
****
“minho nun adından tiksineceğim diye korkuyorum taemin. Kibum iyice bezdirdi artık.”
“öyle deme jonghyun.”
“ulan bezdim yahu. Minho onu sever ay minho şunu sevmez. İyice baydı.”
“öyle ama seviyor işte jonghyun.”
“bana asıl koyan ne biliyor musun? Minhonun her sevdiğini bilip kendisini sevdiğini algılayamaması. Minho en çok onu seviyor ama o minhonun beyaz pijamalarıyla kafayı bozmuş durumda.”
“sessiz ol jonghyun biri duyacak.”
“kim duyarsa duysun taemin bunaldım artık ya. Bir kez daha ay şöyle yapsak minhonun daha çok hoşuna gider gibi bir cümle duyarsam salonun ortasına kusacağım.”
****
“günaydın minho.”
“günaydın jinki hyung.”
“tost hazırladım. Masanın üstün de. Az sucuklu midenden yanmasın diye.”
“teşekkür ederim hyung. Mide yanmam olduğunu bildiğini bilmiyordum.”
“kibum sağ olsun senin hakkın da kamu spotu gibi dolanıyor. Ah gençlik ah… aşık olmayı özledim yahu.”
“a-aşk mı?”
****
“hey jonghyun o kırmızı şort benim değil mi?”
“hayır benim beyaz olanla değiştirdik minhocum.”
“neden?”
“çünkü kibum seni beyazlar içinde görmeye bayılıyor. Artık azıyor mu ne yapıyor bilmiyorum.”
“a-azmak mı?”
****
“taemin? Odamda ne yapıyorsun?”
“ah minho hyung kusura bakma seni bulamadım o yüzden izin almadan girmek zorun da kaldım.”
“sorun değil de ne yapıyorsun?”
“şey… Parfümümü bırakacaktım.”
“neden parfümünü benim masama bırakıyorsun ki?”
“kibum hyung bu kokunun benden çok sana yakışacağını söyledi o yüzden.”
“kibum kafayı mı yedi? Neden bütün evi peşimde koşturuyor tanrı aşkına?”
“sevdiğinden yapıyor minho hyung.”
“s-sevdiğinden mi?”
****
“kibum konuşabilir miyiz?”
“tabii ki minho ne konuşacağız.”
“özel bir şey odama çıkalım mı?”
“t-tabii.”
“bastır minho! Ah! Niye cimcikledin manyak taemin?”
“bir sus jonghyun bir sus!”
****
“evet ne konuşacağız minho?”
“tatilde Amerika ya gideceğim.”
“ama İngiltere istediğini sanıyordum?”
“yanıma siyah montumu alayım diyorum.”
“lacivertin çok daha güzel duruyor.”
“saçlarımı da tekrardan kızıl yapayım diyorum.”
“iyi de hiç rahat edemedin ki kızıla sen.”
“kibum neyi sevip neyi sevmediğimi gerçekten bu kadar iyi mi biliyorsun?”
“şey ben… yani kaç yıldır tanışıyoruz sonuçta.”
“benden hoşlanıyor musun?”
“konu nasıl buraya geldi minho?”
“soruma cevap ver kibum. Çünkü ben senden hoşlanıyorum. Bir dakika ya hoşlanmak ne ergen gibi? Ben seni baya baya seviyorum. Sende beni seviyor musun?”
“s-seviyorum tabi ki kaç yıldır arka-“
“arkadaş olarak değil kibum ben seni farklı anlamda seviyorum. niye bu kadar şaşırıyorsun ki? Her sevdiğim şeyi bildiğini sanıyordum.”
“bu dalga geçebileceğin bir şey değil minho.”
“kaç yıldır arkadaşız dalga geçip geçmediğimi anlayamıyor musun kibum?”
“dalga geçmiyorsun.”
“aferin şimdi soruma cevap verecek misin?”
“seviyorum! seni tabii ki de seviyorum minho deli misin?”
“şimdi seni öpeceğim? Kafa sallamak nedir kibum ya? Kız gibi- dur kibum nefes alamadım dur.”
****
“ne yapıyorsun taemin?”
“jonghyun grip olmuş da ilaç arıyordum jinki hyung.”
“sıçtık yine başladı.”
The End
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNHO NEYİ SEVER?
Humor@mscealous için yazmış olduğum sadece konuşmalardan oluşan bir oneshot umarım anlaşılır olmuştur ve umarım benim yazarken aldığım zevki sizde okurken alırsınız. şimdiden teşekkürler. irem fighting!