Şato

Eylül

Ne dediğini anlamadığımı gayet açık bir şekilde gösteren yüz ifademle Eylülün gözlerinin içine bakıyordum.

"Gerçekler, Andaç," feneri açık telefonu yüzüme tutunca gözlerimi kırpıştırdım.

"Gerçekler er yada geç ortaya çıkar, unutma."
 
"Fısır fısır konuşmayı kesin de gelin" diye çocuklar bize seslenince yanımdan öylece geçip gitti. Ben de derin nefes alıp vererek arkasından yürüyüp çocuklara katıldım.

Tahtanın etrafında çember kurmuşlardı. Eylül oturunca meydan okurcasına tam yanına oturdum. Bana kaçamak bir bakış attıktan sonra ne dediğini tam duymasam da bişeyler mırıldandı.

"Şimdi el ele tutacağız" dedi Ada.

Bir yanımda Eylül, diğer yanımda Deniz oturuyordu. Ada cümlesini bitirir bitirmez ellerimizi birleştirdik.

Aslında Eylülün yanında oturmak iyi bir fikir değilmiş.

"Şimdi önce ben bir cümle söyleyeceğim, ardından hep birlikte 3 kez tekrarlayacağız. Anlaşıldı mı ekip?"

Hepimiz onaylarca başımızı salladıktan sonra Ada gözlerini kapattı. Aynısını yaptım.

"Ruhlar aleminden iyi niyetli ruhu aramıza davet ediyoruz, repeat after me"

İstemsizce dudaklarımın arasından kahkaha kaçınca herkes bana katıldı. Sinirle suratımıza bön bön  bakan Ada bile bir süre sonra teslim olmuştu.

"İyi niyetli!" diye bildim gülmelerimin arasından.

Ada hemen yüzüne ciddi ifade yerleştirip, boğazını temizledikten sonra konuşmaya başladı.

"Hazır mıyız?" diye sordu tek tek yüzümüze bakıp.

"Şey, ben diyorum ki.." diye araya girdi Dilara, "Çağırmasak mı? Valla boş işler"

"Katılıyorum" dedim hemen.

"Öldürürüm seni, Andaç." diye tersledi beni Ada. Omuz silkip destek beklercesine Yağıza baktım.

"Kalkın şu gizemli, kocaman şatoyu keşfedelim" diyerek ayaklandı Yağız.

"İnsanların özelini katıştırmaya hakkımız yok" dedim kaşlarımı çatarak.

"Şaka mı yapıyorsun, Andaç? İnsanların evine 6 kişilik ruh çağırma ekibiyle girmeye hakkımız var mı peki?" dedi dalga geçerek.

"Haneye tecavüzden kaç sene yatarız, Yağız?" diye soru yöneltti Eylül Yağıza sokularak.

"Arkadaşlar, sokak karanlık ve ıssız, insanlar evlerinde uyuyor, kamera falan da yok. Bişey  olacağı yok merak etmeyin yani. Bi gören, soran olursa da kapı açıktı girdik deriz"

Yağızın sözleri içimi bi nebze rahatlatmıştı.

Çalıma masasının çekmecesine yöneldi.

"Kilitli"

"En sevdiğim dizi Riverdale" diyerek çekmeceye yöneldi Deniz. Saç tokasıyla kilidi açmaya çalışıyordu.

"Well, well, well" çekmeceyi açıp zaferini belli eden yüz ifadesiyle bize baktı.

"Betty Cooper da kimmiş bee!" bunu söyleyen Okandı.

Deniz çekmeceyi karıştırıp, "Kayda değer herhangi bir şey yok gibi." dedi.

Yanına geldim. Birkaç -çok güzel çizilmiş- çizimler dışıda pek bir şey yoktu gerçekten de.

"Gitsek mi?" Okanın sıkıldığı belliydi.

Herkes ona katılınca hiç bir işe yaramayan el yapımı, düşük bütçeli ruh çağırma zımbırtısını toparlamaya koyuldular.