Yeni Düzen

24 6 3
                                    

İlk bölüm sıkıcı gelebilir,  şans verin bence 🤞🏻

***

  "Bıktım artık, anne. Sürekli asosyal olmamdan yakınıp duruyorsun. Bir okulda bir dönemden fazla kalamıyorum. Göçebe hayattan bıktım. Lütfen izin verin burada kalayım. Daha yeni alıştım bu şehre. Tekrardan aynı şeyleri yaşamak istemiyorum."

"Andaç, biliyorum, güzelim.." gözlerini bir an bile telefondan ayırmadan, haykırışlarıma geçiştirerek yanıt veriyordu.

Babamın işlerinden dolayı yıllardır bir dönemi bile tamamlamadan şehir değiştiriyorduk. Gerçekten bıkmıştım. Yeni şehre, yeni okula, yeni insanlara alışmak beni oldukça yıpratıyordu.

Oflayarak odama, bavul hazırlama işlerine geri döndüm. İçimden "lütfen bu kez son olsun" diye yalvarıyordum.

**

Babamın el sallamasıyla kulaklığımı çıkartıp etrafa bakındım. Gelmiştik.

Arabadan inip etrafa göz gezdirmeğe başladım. Oldukça sade bir o kadar da güzel müstakil evlerden oluşan sokaktı. Yalan yok, beğenmiştim. Zaten yüzüncü kez şehir değiştiriyoruz diye karalar bağlamak anlamsızdı. Kaçacak bir yerim yoktu ve bir şekilde krizleri fırsata çevirmem gerekiyordu.

Derin bir nefes alarak, annemleri takip ettim. Geniş, gri tonlarının ağırlıkta olduğu, minimalist bir salon karşıladı bizi. Buram buram temizlik kokan ev bir öncekine kıyasla tam benim zevkime göreydi açıkcası.

"Beğendiğine sevindim" babamın sesini duyduğum gibi evi gözlerimle turlama seansıma son verdim. "Güzel" dedim omuz silkerek.

"Gel odanı göstereyim" elini omzuma atarak odama doğru götürmeye başladı beni. Annemse o sırada arka bahçenin büyüsüne kapılmıştı.

Odam eski odama fazlasıyla benziyordu. Tahmin edersiniz ki, daha çok beyaz tonlarındayken yeşil de hemen beyazın takibindeydi.

Babamla aramda geçen, odamı istersem sonradan değişe bileceğimle ilgili kısa konuşma sonrası beni yalnız bıraktı. Kendimi yatağa atıp yolun yorgunluğunun verdiği  uykusuzlukla gözlerimi kapattım.
*
Annemin seslenmesiyle güne başladım. Boğuk sesle "günaydın" deyip, doğruldum yatakta. Yatağımın üstünden telefonu alıp saatin 6:30 civarı olduğunu gördüm. Her zaman olduğu gibi dönem ortası eve en yakın liseye kaydım gerçekleşecekti bugün yüksek ihtimalle.

Günlük rutin işlerimi halletdikten sonra eski okul üniformamı giyinip dışarıda babamı beklemeye koyuldum. Kulaklığımı takıp pek uzaklaşmadan, evin etrafında dolaşmaya başladım. Dün, geldiğimiz saatlerde hava hafif karanlık olduğundan pek bişey kestiremesemde şu an etraf daha netti.

Bir-birilerine benzeyen iki katlı peşi sıra evlerin dışında bir de tek katlı küçük bir ev dikkatimi çekti. Gerçi ev gibi durduğu da söylenemezdi.

İçimde büyüyen merakı bastıramayıp bahsettiğim "eve" doğru yürümeye başlamışken babamın seslenmesiyle arabaya doğru yürüdüm.

Sıkıcı dakikaların ardından okula geldik, kayıt işlerini tamamladık.

Sınıfa geçmek için zilin çalmasını bekliyordum, bu sırada babam müdür beyle konuşuyordu. Ne konuşduklarını kulaklığımdaki gür müzik sesinden anlayamasamda her ikisinin keyfi yerinde gibi gözüküyordu.

Nihayet zil çalınca içeri girdim. Boş yerlerin birine geçip arkama yaslandım. Yan tarafım boştu ve bu işleri daha kolay kılıyordu benim için. Herkesin soru dolu bakışları üzerimdeydi. Çok geçmeden hoca sınıfa girdi. Klişe selamlama faslından sonra gözleri bana döndü:

ŞatoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin