trust

657 92 110
                                    

Finale son bir bölüm, keyifli okumalar bal porsuklarım, ballarım!


🎠


Gözlerimi neon ışıkların hareketli dansının yansıdığı tavandan ayırmadan olduğum yerde oturmaya devam ettim. İçimde büyüyerek yanaklarıma taşmış olan ağlama isteği, hâlâ bir yetim ve öksüzdü. Bir adı ya da doğum nedeni yoktu.

Ama vardı.

Yine de ben, bir gizemi çözemediği için purosunu içerken, dumandan gözleri yaşarmış o dedektiftim. Gözlerimi yakan dumanın ortaya çıkış nedeni yenilgim olsa da, içime dolan dumanın yeni yöntem arayış heyecanıma karıştığını, onunla lirik bir dansa kalktığını biliyordum.

Çünkü şimdi olmamıştı, ama sonrasında mutlaka olacaktı.

Oturduğum rahatsız hissettiren deri koltuğa yayvan bir şekilde yayılmıştım ve başım, koltuğun başlığına yaslıydı. Parmaklarım dizlerimde belli bir ritimle hareket ederken, "Bay Styles," diyerek bana seslenen Isaac'e çevrildi tavandaki bakışlarım. Başımı hareket ettirmeden gözlerimi indirererek ayakta dikilen sarışın adama baktığımda, "Efendim, saat çok geç oldu," dedi sade bir sesle.

"O sen misin?" diye sordum, sesim donuktu. "Az önce yanıma geldin ve dalga geçer gibi ortadan kaybolduktan sonra geri mi geldin?"

"Anlamadım?"

Koltukta doğrularak birkaç saniye Isaac'in neon ışıklar tarafından karanlıkta bölünen ifadesine baktım. Sonrasındaysa kendime bir kez olsun düşünme payı bırakmadan, eline asılarak onu koltukta yanıma çektim. Afallayan ifadesi ben kucağına tırmandığımda daha da derinleşse de, asıl sarsıntıyı dudaklarına dokunan dudaklarımla yaşadığını hissetmiştim.

Alt dudağını kavradığım sırada belime yerleşen eller beklemeden kalçalarıma kaydığında rahatsız bir his kalbimde büyüyerek beni geri çekilmem için zorlasa da, gözlerim, kolonun kenarında durmuş olan mavi gözlü adama kaydığında, ellerimi Isaac'in yanaklarına yerleştirdim ve yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

Gözlerim, Louis'nin bana şahin gibi odaklanmış gözlerindeyken Isaac'i öpmeye devam etmiştim. Ancak Louis arkasını dönerek uzaklaştığında, kendimi beklemeden geri çekerek koltuğa geri bıraktım.

Rahatsız bir hisle karşıyı izlerken, ciğerlerim hızlı soluklarla doluyordu. Ama bu heyecandan dolayı değildi, neyden olduğunu bilmiyordum fakat kesinlikle ne o kokuyu almış, ne de sarhoşken zihnime kazınmış olan, baş döndürücü dokunuşları hissetmiştim Isaac'i öptüğüm süre boyunca.

Isaac değildi. Ve bu, ben onun olmasını istemediğim için de değildi. Louis yalan söylüyordu, bundan emindim çünkü hissedebiliyordum.

"Beni eve bırak," dedim duygusuz bir sesle yanımdaki nefes nefese kalmış olan adama.

"Louis de buralardaydı."

Bakışlarım ona çevrildi. "O gitti, beni eve bırak." Bana beklentiyle bakan gözlerini fark ettiğimde, "Az önce yaşananları da unut," diyerek ayağa kalktım.

🎠

"Harry, uyan."

Yüzüstü yattığım, nevresimlerini bile kaldırmadığım yatakta tam bir kütük gibi gözlerimi araladığımda, Rose her zamanki gibi resmî siyah takım elbiselerinden birinin içinde, tam tepemdeydi.

"Saat kaç?" diye sordum uykulu ve uyuşuk bir sesle. Ardından gözlerimi kapatmış, yeniden uyku pozisyonuna geçmiştim.

"Dokuza geliyor. Kalk hadi Louis de gitti zaten, Isaac bırakacak seni çekimlerin olduğu yere."

𝐚𝐫𝐨𝐦𝐚//𝐥𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐬𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧 -𝐟𝐢𝐯𝐞 𝐬𝐡𝐨𝐭-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin