vision window"

149 16 14
                                    

Imaginary Illness Playlist'
-

imaginary illness | call me karizma
sick thoughts | lewis blissett
control | halsey
imaginary friend | victoria

📝

Gözlerimi araladım. Ayak sesleri kafamın içinden geliyor sanıyordum fakat kapı açılınca dikkatimi içeri adımlayan uzun topuklu ayakkabılara çevirdim. İşte tekrar başlıyordu. Annem gelecek, beni kaldıracak ve okula götürecek. Ayaklarımı acıtan kırmızı rugan sert ayakkabıları giymek zorunda olacağım. Saçlarımı ikiye ayıracak ve örecek, beyaz gömleğimi de ilikleyecek.

Kapıdan çıkıyoruz. Gözlerimi anneme çeviriyorum. Çok kısa, bir çocukla aynı boyda olacak kadar kısa. Yüzümü buruşturuyoum, ondan nefret ediyorum. Yüz ifademi görünce gözleri doluyor ve kapıda bizi bekleyen babama çeviriyor bakışlarını. Babam anneme sarılınca fark ediyorum ki o da çok kısa. Cücelerle aynı evde yaşıyorum, harika(!). Acaba şu koltuğun arkasından bir troll mü fırlayacak? Kapıya ilerlerken bana veda etmek için çıkan dostlarıma göz atıyorum. Çok hüzünlü görünüyorlar. Neden mutsuzsunuz? Bir gözünü kaybetmiş olan Ashley boş olan göz çukurundan sel gibi akan yaşlarını durdurmakta zorlanıyor. Her zamanki gibi okula gidip döneceğim, üzülme Ashley. Annem nazikçe elimi kavrayıp arabaya binmem için beni çekiyor. Elleri çok yumuşak. Ondan nefret ediyorum ama ellerini seviyorum.

Araba çalışmaya başlayınca egzoz borusundan çıkan duman içeri dolmaya başlıyor. Korkup babama bakıyorum ama o da ne, babamın koltuğunda zorba Victor oturuyor! Gözlerinin beyazlığını kaplayacak kadar siyah olan göz bebekleriyle dikiz aynasından karşılaşıyorum. O çok korkunç görünüyor, gazdan şikayetçi olamayacak kadar ondan çekiniyorum. İçeri dolmaya başlayan duman beni boğuyor. Hızlı hızlı nefes alıyorum ama nafile ciğerlerim yanıyor ve gözlerim sulanıyor. Arabadan çıkmak için emniyet kemerine elimi atınca başka bir el sımsıkı kavrıyor elimi. Titrek bakışlarımı elin sahibine çeviriyorum. Olamaz bu ikizim onun burada olduğunu fark etmemiştim. Gülümseyince karşımda ayna varmış gibi ben de gülümsüyorum. Duman dağılıyor. Onu seviyorum.

Vardoğımızı bildiren fren sesiyle yavaşça kemeri in düğmesine basıyor ikizim. Arabadan çıktığımda tekrar elini tutuyorum. Annem de diğer elimi tutuyor. Okula bakınca kaşlarım çatılıyor. O kadar büyük ki... Ve bembeyaz. Aynı Ashley'nin porselen teni kadar beyaz. Sinirlendiğim ve kanımın annemin yemekleri gibi kaynadığını hissediyorum. Bana sormadan okulumu mu değiştirmişler? Annemin tuttuğu elimi çekiştiriyorum ama o “Sorun yok,” diyor. “Hiçbir sorun yok.”
İnce ve melodik sesi beni sakinkeştiriyor. Ondan nefret ediyorum ama sesini çok seviyorum.

Sinirim geçmese de okula doğru ilerlememize engel olmuyorum.  Kapıda bizi bekleyen görevliyi ise son anda fark ediyorum. Saçları çok sevdiğim makarnalar gibi kıvır kıvır. Aynı Ruby'e benziyor. Gözleri de düşmeden olsa tıpkısı!

Kadın samimi ve sıcak gülümsemesiyle içeriye davet ediyor. Öfkemi unutuyorum, büyük bir umut ile içeri adımlayıp gözlerini etrafta gezdiriyorum. Neden burada sadece yaşlı ve yetişkin insanlar var? Anasınıfında neden varlar? Gitmeliler. İkizime bakıyorum o da aynı şeyi düşündüğünü belli edercesine kafasını sallıyor. Anneme sormak için arkamı döndüğümde benim aksime kapıda durmuş ve ağlayarak bana baktığını fark ediyorum.

imaginary illness ¦ yeh shuhua [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin