SADİST

54 3 2
                                    

Şapkasını yüzüne indirirken ellerindeki kanı ağaçlara sürerek yürümeye başladı. Botları çamura batıyor, çıkan sesler onu rahatsız ediyordu. Kandan kurtulmanın bu kadar zor olmasının ne kadar berbat bir şey olduğunu düşündü. Soğukkanlılığını koruyup yürümeye devam etti. Hava istediği gibiydi, soğuk. Yüzüne çarpan soğuk havayı çarpık bir gülümsemeyle karşıladı. Arka cebinden sigara paketini çıkarıp bir sigarayı dudaklarının arasına oturttu. Diğer cebinden çakmağı çıkarıp başını eğdi ve ateşi rüzgâra karşı koruyarak tek seferde yaktı.

Ağaçların arasından hızlıca geçerken dumanı iyice içine çekip ciğerlerinin duman bulutuna dönmesinin zevkini yaşadı. Duman boğazını yakarken aynı hızla nefesini dışarı veriyordu. Arkasını bir kere kontrol ederek patika yola saptı. Etraftan gelen yaprakların hışırtısına kulak vererek şapkasını çıkardı. Kısa sürede kulakları üşümüştü adamın. Seviyordu üşümeyi.

Aklına iki gün boyunca ayazda dışarıda kalıp hiçbir şey yemediği gelince yüzü buruştu. O gün hiç sevmemişti soğuğu. Ve onu evden atan ev sahibinin de işini görecekti. Hiçbir zararı yoktu oysa, kirasını geciktirmiyor, ses çıkartmıyordu. Şimdi iki katlı bahçeli evinde daha mutluydu. Biten sigarasını iki parmağının arasına alıp yanmaya devam eden yeri avucunun içine bastırdı. Yavaş sızıyla gelen sıcaklık içini gıdıklarken kahkaha atası geldi adamın. Kahkaha atmayalı çok olmuştu, istese de atamazdı biliyordu.

Gözleri evinin çevresini gözetledikten sonra anahtarı kilide soktu. Ayağına yaklaşan kediyi kavrayıp içeri girdi. Botlarını dolaba koyarken kediyi daha sıkı kavradı. Koridoru geçip kilitli kapıyı açtı. Kediyi yüz hizasına getirip kaldırdı. Gözlerinin koyu yeşilliğine hayran kalırken bu kadar tiz ses çıkarması onu rahatsız etti. Bazı sesler, onu rahatsız ediyordu. Uzağa doğru fırlatıp soğuk zemine çarpmasını izledikten sonra kapıyı üstüne kilitledi. İki gün doyumsuzluğunu giderecek hazzı bulmuştu.

Kendini yatağa atarak tişörtünü başından çıkarıp fırlattı. Gözleri kapanırken kulaklarını tırmalayan kedi sesleri daha fazla huzur vererek uyumasını sağlıyordu. Bazı sesler vardı, onu mutlu ediyordu. Gözüne ışık gelince kalkıp bütün perdeleri kapattı. Işığı sevmiyordu. Yeterince karanlık olması gerekiyordu, migren ağrısı tutarsa bütün mutluluğu strese dönüşebilirdi. Attığı tişörtü makineye atıp geri döndü. Siyah dar pantolonu bacaklarından sıyırıp sadece boxerıyla kalınca örtüyü kaldırıp yatağın içine girdi. Büyük, sert yatağı omuzlarına ve beline iyi geliyordu. Ağrıyan kolları dışında pek sorunu yoktu. Gözlerini kapatıp uyku emrini verdi.

Olduğundan fazla ışık gözlerini acıtırken birkaç kez kırpıştırıp koşan kadını görebildi. Ağaca çarparak yere düştü kız. Etrafta o kadar fazla çiçek vardı ki renk cümbüşü onu rahatsız etti. Daha fazla hızlandıysa da yetişemeden kadın yaralı bacağını tutarak geri kalktı. Bacağında kan yoktu ama değdiği her yer kan gölüne dönüşüyordu. Koşarken yüzünü görmeye çalıştı. Saçları yüzünü kapatıyordu. Neden kaçıyordu ve onu neden kovalıyordu? Yakalaması gerektiğini söylüyordu içinde ki ses ona. Hemen! Hata yapmıştı karşı gelmişti belli ki ona. Cezası belliydi. Önüne bugün gördüğü kedi fırladı. Yeşil gözleri büyümüş gözlerini bulmuştu. Kafasını kaldırıp kıza baktığında ortalıktan kaybolmuştu. Gözleri etrafı tararken zeminin ayaklarının altından çekildiğini hissetti.

Sıçrayarak uyandığında kolunun üstüne yattığını fark etti adam. Kolunu ovuşturup ayağa kalktı. Saate baktığında yalnızca 3 saat uyuduğunu fark etti. İki gün boyunca sadece bu kadar uyuyabilmişti. Banyoya girip kapıyı kilitledi. Evde yalnız kalsa da bunu gerekli görüyordu. Soğuk suyu açıp altına girdi. Elini açarak sigara izine baktı suyun yaptığı baskı hoşuna gitmişti. Su yüzüne değdikçe uykusu daha fazla açılıyordu. Ellerinde ki kurumuş kanlar dökülürken rüyası geldi aklına. Neden böyle bir rüya görmüştü? Gözlerini kapatarak suyun yüzüne daha fazla çarpmasına izin verdi.

SADİSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin