Empati, karşımızdakinin duygularını anlamaya ve o duyguları kendimiz ile içselleştirerek hissetmeye denir. Ama çoğu zaman görüyoruz ki insanlar bu duygudan uzak yetişiyor veya kendilerini yetiştiriyor. Bu şekilde de "Empati Yoksunluğu" ortaya çıkıyor. Kimse kimseyi anlamıyor, anlamak istemiyor. Herkes hayata kendi penceresinden bakıp başkalarını yargılama ile zamanını geçiriyor. Oysaki hayatın karşısındakinin penceresinden nasıl göründüğünü bilmiyor. Ve bu şekilde insanların üzerinde psikolojik baskı yaratılıyor. Bu baskıya maruz kalan insanlar ise kendilerini iyi hissedemiyor ve bu yüzden insanlara güvenide kalmıyor, herkesi aynı sanıyor. Herkesin kendisini incitebileceģini düşünüyorlar.
İnsanları dışarıdan gördüğümüz kadar yargılamak hiç adil değil. Dışarıya çıktığımızda ışığı açık olan birçok ev görüyoruz ama o evlerin içinde ne sorunlarin, ne sıkıntıların, ne hikayelerin olduğunu bilmiyoruz bu yüzden insanların hikayesini bilmeden onları yargılamamalıyız. Üzmemeliyiz. Çünkü insanlar söylediklerimizi ya da yaptıklarımızı unutur ama onlara neler hissettirdiklerimizi asla....
Tolstoy der ki: İnsan acı duyabiliyorsa canlıdır, başkasının acısını duyabiliyorsa insandır.
Kısaca özetleyecek olursak: İnsanlara empatinin gerekliliğini ve karşısındakinin hissettiklerini anlatmak gerçekten zor çünkü bir kişinin düşüncesinin tersini düşünürsek onlara göre hep yanlış taraf biz olmuş oluruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~DÜŞÜNCE GÜCÜ~
Short Story🦋 🌹"Okuduğun bazı kitaplar,seni dinler, seninle konuşur, sana cevap verir, gözyaşlarını siler, yol gösterir ve seninle birlikte susar."🌹🦋 in order to reach people's thoughts....🧚♀️🧚♂️ 💫If you can dream it, you can💫 🍃life is not fair, get...