Derler ki, evrenin dışına çıkıldığında ve dokuz diyara bakıldığında dokuz diyarı birbirine bağlayan beyaz toz bulutu Yggdrasill'dir. Bu ince toz bulutu bir gövde ve dalları andırdığı için Yggdrasill kutsal ağaç olarak anılmaya başlamıştır. İşte Asgard, dokuz diyarı birbirine bağlayan Yggdrasill'in zirvesinde yer almaktır.
Asgard, tüm dokuz diyarın koruyucusu, diyarların en yücesidir. Bu yüce topraklar
Aesir tanrılarının lideri, tanrıların tanrısı Odin tarafından yönetilmektedir.Odin'in toprak tanrıçası Figg'den üç oğlu ve bir kızı vardır. Birinci oğul, gök gürültüsü, yıldırım ve savaş tanrısı Thor, ikinci oğul Balder, aydınlık, barış ve adalet tanrısıydı. Son oğula gelince... Loki. Düzenbazlık, sorun ve ateş tanrısıydı... Odin ve Figg'in tek kızına gelince... küçük kardeşi Loki'den bile daha belaylıydı ve.... her ailenin bahsetmek istemediği bazı sorunları vardır, öyle değil mi?
Dokuz diyarın koruyucu olan ailenin fertleri aşağı yukarı bu şekildeydi ve son çocukları Loki'yi kucaklarına aldıklarından beri - 1002 yıldır huzurlu bir hayat yaşıyorlardı. Bilirsiniz işte, herkes kendi işine bakıyordu. Odin, Aesir'i yönetiyor, Thor yarın savaşa girecekmişcesine savaş talimi yapıyor, yıldırımlarla oynuyor, Balder adaletle anlaşmazlıkları çözüyor, Loki ortalığı karıştırıp eğleniyordu. Figg ise ailesinin üyelerini sevgiyle izliyordu.
Huzurlu günler olduğu gibi çalkantılı günler de olurdu. Odin'in ortanca oğlu Balder, kabuslarında yakında öleceğini görmeye başlamıştı. İlk başta bunu önemsememiş ancak kabuslar tekrarlamaya başlayınca babasına akıl danışmıştı. Bunun üzerine Odin, endişeyle ölüler diyarı Helheim'e gitti ve orada hiç istemediği biriyle konuştu. Helheim'in kraliçesi kahkahalarla yakında ortanca oğlunu yanına alacağını söyledi.
Odin endişeyle geri döndü. Ortanca oğlunun odasından dışarı çıkmasını yasakladı. Başına en güvendiği muhafızları dikti. Yemeklerini hizmetlilere tattırdı. İtinayla ve çaresizce oğlunu korumaya çalıştı. Ölümden...
Bununla birlikte Balder bu hapis hayatından sıkılmıştı. Ziyareti sırasında küçük kardeşi Loki'den onu dışarı çıkarmasını istedi. Zira bunu yapabilecek tek kişi oydu. Ah... Loki bunu gerçekten başardı. Şeklini Balder'in şekline değiştirdi. Balder'in şeklini ise kendi şekline...
Balder o gün dışarı çıktığı için oldukça mutluydu. Sonunda Asgard'ın ikiz güneşlerini sadece odasının penceresinden görmüyordu. Oldukça eğlenceli bir gün geçirdi. Kardeşi Loki olarak kırlarda dolaştı, insanlarla sohbet etti. Şarkılar söyledi, danslar etti. Ama... ondan kaçamadı. Ölümün gölgesinden...
Balder'in kanlar içindeki bedeni Asgard Sarayına getirilirken şekli orijinal bedenine geri dönmüştü. Odin öfkeyle Balder'in odasında kitap okuyan oğlunun getirilmesini emretti. Tahtın önünde zorla muhafızlar tarafından diz çöktürülen Loki'nin üzerindeki değişim büyüsünü kırdı.
"Ne cüretle ha! Ne cüretle!" diye bağırdı Odin. Sesinden tanrısal gücünü esirgememişti. Tüm saray titredi.
Loki ürktü ancak başını kaldırıp gözlerini babasına dikti. "Ne yanlış yaptım da bana bu şekilde bağırıyorsunuz?"
"Küstah!" dedi Odin. "Hala soracak cesaretin var. Emirlerimi çiğnedin. Kardeşini... Balder'i odasından çıkardın."
Loki muhafızlara rağmen hırsla ayağa kalktı. "Cüretimi bağışlayın ama... bu yaptığınız zalimlik. Ağabeyim üç yıldır odasından dışarı çıkmıyor, tıpkı bir mahkum gibi... tıpkı bir suçlu gibi..."
Odin yarım bir şekilde gülümsedi. "Benden daha iyi bildiğini mi söylüyorsun?"
"Hayır ben-"
"Ben zalimim sense merhametli, öyle mi? Acıdığın için Balder'i odasından çıkardın?"