2.VADEDİLMİŞ UMUT

18 2 6
                                    

♫︎nirvana-smells like teen spirit

'Geçmişimizi unutmuş olsak bile ruhlarımız geçmişte yaşadığımız özgürlüğün hissettirdiklerini unutamamıştı. Belki bundandır kurtulamayacağımızı bilsek bile çırpınan ruhlarımızın serzenişi.'

"VADEDİLMİŞ UMUT"
Son konuşmanın ardından günler geçmişti ve biz hiçbir gelişme kaydetmemiştik. Ama burdan kaçmak için en önemliside burayı yok etmek planı için kafa yormuş, bazı fikirler öne sürmüştük. Bu fikirlerden biriyse laboratuvar uzmanlarından birini bizim yanımızda olması için manipüle etmekti. Çünki içeriden adamımız olmazsa hiçbir gelişme kaydedemeden deney faresi gibi ölüp gideceğiz.

Bu odaya geldiğimden beri her gün insan bağırışları duyuyordum. İnsanları sanki işgence eder gibi deneylerde kullanıyorlardı ve bizim daha sıramız gelmemişti. Ama bugün hiçbir ses duymamıştık ve içimdeki ses bugünün bizim birimizin celladı olacağını söylüyordu.

Canımızı hiçe sayarak bizi laboratuvar faresi yapan insanlardan intikamımızı en acı şekilde alacaktık. Evet belki bazılarımız buradan kurtulamayacaktı, kendini feda etmek zorunda kalacaktı. Ama ne olursa olsun bu yolun sonu felaket olsa bile kendimi feda etmeye hazırdım.

Ben düşüncelere dalmışken demir kapıdan kilit açılma sesi duyuldu ve yavaşca kapıyı açtılar. Hepimiz kimin geldiğine baktığımızdaysa on dört korumayla birlikte adamın giydiği önlükten laboratuvar uzmanlarından biri olduğunu anladık. Hepimiz aniden ayaklandık. Geçen birkaç günün ardından birbirimize destek olmuştuk ve birimize zarar verilirse diğerlerininde o kişi için fedekarlık yapacağına söz vermiştik. Hepimiz biliyorduk eğer birbirimize destek olmazsak tek başına burada sadece deney kurbanı olabilirdik.

Adamı gözlerimle süzmeye devam ettiğimde elindeki çanta dikkatimi çekti. Diğerleride benim baktığım çantaya odaklanmıştı. Adam beyaz önlüğünü duzelterek, "kapıyı kapatın" emri verdi ve on dört korumadan ikisi tarafından kapı kapandı. Korumalar kapının önünde durmaya başladılar. "Başlayın. Elinizi çabuk tutun ve oyalanmayın" Adamın ciddiyetle süslenmiş sesi odada yankılandı.

Korumalardan ikisi bana yaklaşırken diğerlerinede ikişer korumanın yaklaştığını gördüm. Korumalar üstüme geldikce geriye doğru adım atıyordum. "N-ne yapıyorsunuz" ağlamaklı ses Nevradan çıkmıştı. Koruma aniden üstüme atladığında fevri bir hareketle boğazını sıktığım gibi bacaklarımı beline doladım ve kendimle çevirerek ikimizinde yere düşmesini sağladım. Bir bacağımla ona baskı uyguladım ve ince parmaklarımı boğazına doladım. Tüm sinirimi çıkarmak istercesine sıkmaya başladım. Korumanın yüzü nefes alamadığı için kızarmıştı ve ben gözümü karartmış bir şekilde adamı boğmaya devam ediyorum. Aniden diğer koruma bileklerimden tutarak adamdan uzaklaştırdı ve beni duvardaki boruya kelepçeledi. "Düşündügümden daha hırçın çıktın sen" Adamın gülüşü kulaklarıma dolarken kelepçeden kurtulmaya çalıştım ama diger korumaların bedenimi sıkıştırmasıyla beni alt ettiler.

Arkadaşlarıma baktığımdaysa onlarda korumalar tarafından kelepçelenmiştiler. Alt edilmemize rağmen çırpınan bedenlerimiz, özgürlüğünü kaybetmiş ruhlarımızı temsil ediyordu.

Gözlerimi arkadaşlarımdan çekip adama nefretle baktım. Eğer birini sadece bakışlarımızla öldüre bilseydik bu adam ve korumalar çoktan ölmüş olurlardı.
Adamın her adımında ayakkabılarından çıkan tok ses odada yankılandı ve o, odanın ortasındaki masaya çantasını bıraktı. "Şimdi, bana olan bakışlardan benden deli gibi korktuğunuzu görebiliyorum." Hala çırpınarak korumalardan kurtulmaya çalışan Maya gür sesiyle bağırmaya başladı. "Senden korkuyormuşuz ha?" isterik bir kahkaha attı. "Senin bizden korktuğunu içeri girerken yedi sülalen kadar koruma getirdiğinden anlamışken bu palavraların bize sökmez."

DENEY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin