HANA

19 3 0
                                    

''Tanrı size bir şans vereceğini söyleyerek, yapacağınız ve yaptığınız tüm günahları affedeceğim deseydi hani günahı işlerdiniz?''

   Edebiyat öğretmenin ortaokulda söylediği bu soruyu günlerce düşündüm. Günahkar bedenim, günahkar dürtülerim bana kahkahalarla gülerek cevap verdiler.

Aşık oldurdum. Delicesine, saatlerce sevgimi vücuduna işleyeceğim bir adama aşık olurdum.

Dans kursumun önünde, sigaramdan bir nefes çekerken sırıttım. Aptal, depresif ve gaydim.

     Ben Wooyoung. Şehrin izbe denilebilecek, bela ve çöp kokan sokağında ışık saçarak size adeta gülümseyen bir dans kursunda dans eğitimi alıyorum. Yaz tatilinde yarı zamanlı işlerimden kalan haftada 6 7 saati geçmeyen saatlerimi burada ayaklarım kanayana kadar dans ederek geçiriyorum. Çünkü o ayakların kanları içinde acılarımı unutuyorum ve bunun ufak bir bedel olduğunu düşünüyorum. Tek kanayan yer ayaklarım değil zaten.

    Sigaramdan bir nefes daha çektim. Yağmur yağıyordu. Şapkamı yarım yamalak başıma geçirip evimin yolunu tuttum. Yağmurda daha fazla zaman geçirmek istiyordum. Yavaş yavaş yürümeye başladım. Yağmuru seviyorum özellikle zamansız yağan yağmuru. Çünkü tam bu anlarda tek üzgün olan ben olmuyordum ve bundan emindim. Meyve eken çiftçiler çürüyecek meyveleri için, çamaşırlarını asan kadınlar çamaşırları için, alt katlardaki ev sahipleri evleri için endişe edip üzülüyorlardı.

     Hırkama iyice sarılıp çantamı sıkılaştırdım. O sırada karşımdan koşarak gelen birini gördüm. Son anda yana kayarak çarpışmadan kurtuldum. Kafamı sallayıp, kulaklıklarımı sağlamlaştırdım. Köşeyi döndüğüm anda inanılmaz bir güçle geriye doğru itildim. Su dolu, yağmurun yaptığı gölete üzerimde inanılmaz bir yükle düştüm. Üstelik kafamı da zemine vurmuştum. Acıyla inledim.

''Ah! Cidden sizin derdiniz ne?!''

Kimse beni duymamış gibiydi. Köşeyi dönen iri yarı 2 herif endişeyle bağırdılar.

''Patron iyi misin?''

''Hyungnim, amanın kalkın, kalkın!''

Sanırım bir gangster üzerimde. Kafamı önüme çevirip bana kaşları çatık bakan keskin çeneli adam baktım. Yüzünden bela akıyordu resmen.

''Rica etsem üzerimden kalkar mısınız  kafamı incittim sanırım.''

  İnatla yüzümü incelemeye devam etti. Ellerimle saçlarımı düzeltip, kalkmaya çabaladım. Bu sahne aşırı anlamsız ve gereksiz. Canımın acısına göt korkusu eklenmişti.

Karşımdaki adam sesime cevap vermemesine rağmen çabama cevap vermiş yavaşça üzerimden kalmıştı. Takım elbisenin ceketini düzeltip. Kafasını iri yarı diğer adamlara çevirdi.

Hayatımda duyduğum en güzel ton, en güzel vurgularla adamlara,

"O piçi yakalayıp mekana götürün, hemen!" Dedi.

Oh bu biraz korkunçtu. Adamlar cümle tamamlanır tamalanamaz koşarak uzaklaştılar.

Bense transımdan çıkıp kalkmaya çalıştım ancak destek almak için yere dayadığım elime bu defa da taş batmıştı. Ufak bir inliti bırakarak doğrulmaya çalıştım.

Karşımdaki keskin çeneli adam pantolonuna elini silerek bana elini uzattı.

"İyi misin?"

Kafamı olumsuz anlamında sallayarak elini tuttum. Bu soğuk ve kuru havada elleri sıcacık, zarif ve yumuşaktı. Bir gangstara yakışmayacak derecede hem de.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 05, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ABİS || WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin