"Yüce Gaia aşkına bana böyle bakmayı kes anne!"
Genç oğlan sıkıntıyla kollarını birleştirip annesine sırtını döndü. Sadece birkaç arkadaş edinmek ve bu lanet saraydan çıkmak istiyordu. Fakat annesi selene bu duruma hiç sıcak bakmıyordu. Zira yaptığı tek bir yakışıksız hareket bile olympos'un her yerinde duyulurdu. Bu ise Ay'ın kadını için istenilen son şey olurdu. Yeterince 12 büyük tanrıdan azar işitmişti zamanında yaptıkları için.
"Hayır jaemin buna izin veremem! Beni anlamak zorundasın-"
"İstemiyorum! Anlamak falan istemiyorum anne! Koca olympos'u bilmeyen tek tanrı benim ve saray dışında bir yere çıkamadığım için kuzenlerim benimle dalga geçiyor! Büyük babam Zeus ve amcalarım ile halalarım bile bana acıyor."
Bir an durdu ve nefes aldı genç. Öylesine öfkelenmişti ki, damarları boynunda tek tek yer edinmişti. Sözüne devam etti;
"Hatta emimim ki amcam ares'in keyfinden geçilmiyordur! Neticede onun oğlu bu civardaki her karışı ezbere biliyor ama benim bildiğim tek şey odamdaki fayansların çizgi sayısı!"
Ay tenli tanrıça bir iç çekti. Oğlunun bu isyanı elbette haklı bir isyandı. 18 yıldır hiçbir yere gidemiyor, arkadaş bile edinemiyordu. Aptal kuzenleri her gün birileriyle düşüp kalkarken, jaemin'de artık güçlü biriyle birlikte olabilme hayali kuruyordu.
"Kesin kararım jaemin, kimse benim umrumda değil. Bu saraydan dışarı adımını atmayacaksın! Bitti!..."
Jaemin'in bir an gözleri doldu. Lanet etti kendisine bir tanrıçanın oğlu olduğu için, bir tanrı olduğu için.
"Keşke annem olmasaydın! Senden nefret ediyorum!" Diye atıldı. Bir anda fırlayan öfkesi yüzünden karamel rengi saçları ışıl ışıl parlıyordu.
Bir hışımla koca salonu terk etti genç tanrı. Geniş koridordan geçerken adım sesleri her yerde yankılanıyordu."Yüce tanrım-"
"Kes sesini, çekil önümden fâni!"
Hizmetçi satirlerden birine azar atıp odasının kapısını açtı ve öyle sert kapattı ki kapı kolu içerden kırıldı. Sinirle yatağına oturup homurdandı.
Gerçekten böyle olmak zorunda mıydı? Zaten babasını tanımadan büyüyen biri olarak eksik yaşamıştı tüm hayatı boyunca. Sadece bir şeyler öğrenip kendi ayakları üstünde durmak istiyordu. Fakat annesi asla buna izin vermiyordu. Hem de bilmediği bir sebepten ötürü kendisi adına çok muhafazakârdı tanrıça selene.
Bir süre öyle durdu genç tanrı. Saçlarındaki parıltılar söndü, nefesleri dinginleşti ve düşünceleri derinleşti. Tam o sırada yavaşça kapısı aralandı.
Gelen ay tanrıçası selene'ydi, annesiydi...
Genç tanrı ayağa kalktı ve yavaşça ona adımlayan güzel kadına baktı. Kadın mahçup gözlerle oğluna baktı ve ellerini iki yanağına koyup şefkatle okşadı.
"Benim ay yüzlü oğlum, biricik evladım, Mehtabım..."
Jaemin hafifçe sağa döndü ve annesinin avuç içine bir öpücük kondurdu. Şefkate aç bir biçimde baktı anneciğine. Annesi gülümseyip iç çekti.
"Pekâlâ... Bu yıl yapılacak olan antheseria bayramına katılabilirsin."
"Gerçekten-"
"Ama! Kılık değiştirmelisin çocuğum. Orada bir rezillik çıkarsa ve orada görünürsen, bir anda herkes sana saldıracak. Gelecek galeyanı sana yüklemeye kalkışacak o alçaklar. Buna göz yumma..."
Kadın yavaşça karamel saçlı gencin saçlarını okşadı, parıltıların ellerine bulaşmasını izledi. Jaemin bir anda annesine sardı kollarını. Sımsıkıca, çekti içine o güzel kokuyu. Annesinin beline kadar uzanan bukleli saçlarını kokladı, öptü annesinin omzunu.
Başına geleceklerden bi haberdi genç tanrı...
000
Umarım ilk bölümü beğenmişsinizdir
değerli nomin severler.
Uzun zamandır sahalarda değildim
fakat yavaş yavaş toparlıyorum.
Artık bölümler gelmeye başlayacak.
Hepinze iyi geceler, sizi seviyorum~-Neibi🌺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selene's Son || Nomin
Fanfic"Duyduk duymadık demeyin! Tanrıça Selene'nin nurdan doğma bir oğlu oldu. Mehtâbın oğlu Jaemin..." {Minific} -Neibi