"Aşk bazen acıtır."_
Yataktan kalktım yavaşça. Banyoya doğru yürüdüm. Aynada kendime baktım. Üzerimde bulunan pembe pijama takımı, aynı zamanda dağınık olan saçlarım ile şuan çok komik görünüyordum. Kendi halime gülmem gerekti. Gülemiyordum. Sahi, ne beni bu hale getirmişti? Neden bu haldeydim? Bunun tek bir sorumlusu vardı.
Jeon Jungkook.
5 yıl önce zoraki olarak evlendirildiğim adamdı. Boşanmak istemiştim. İzin vermemişti. Kriz geçirmişti. Kendi içinde tek taraflı bir aşk yaşıyordu. Aynı odada kalıyorduk. Aynı yatağı paylaşıyorduk. Aynı evde aynı yemekleri yiyor, aynı lavaboyu kullanıyorduk. Fakat biz her seferinde kavga ediyorduk. Ona göre bu kavgaların sorumlusu tek bir kişi idi.
Ben.
5 yıl boyunca ona asla alışamamıştım. Belki bu yüzden anlaşamıyordum onunla. Onun varlığı yokmuş gibi davrandığım için. "Lalisa?" Arkamdan gelen ses ile oraya bakmıştım. Yarı çıplaklığı ile karşımdaydı. Üstünde hiç bisey yoktu. Altında bol olan eşofmanı bacaklarını sarıyordu.
Yavaşça bana doğru yürüdü. Kollarını belime sardı, kur yaparcasına. Dudakları boynumda geziyordu. Rahatsız olmuştum. Bu denli yakın olmamız saçmalıktı. "Jungkook, uzaklaş." Bu dediğimin tam tersini yapmış. Beni kendine daha çok çekmişti. O bir psikopattı. "Uzaklaş dedim."
Aniden uzaklaşmış, eline geçen ilk şeyi yere fırlatmıştı. Yerimden sıçramıştım. "Neden böyle yapıyorsun?!" Dolu gözlerim ile hiç bisey yapmadan sadece onu izliyordum. "Seni ne kadar çok sevdiğimi görmüyor musun?!" Bir şeyleri daha yere fırlatmıştı. Sonra durmuş ve bana bakmıştı. Yüzü yumuşamış bir hal almış, ve bana yaklaşmıştı.
"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim!" Ondan uzaklaşmıştım. Bu hâli beni korkutuyordu. Bana hiç vurmamıştı. Fakat gözleri ve sözleri tam bir tokattı. "Seni korkuttum, gene yaptım. Özür dilerim." Biraz daha yaklaştı. Duvara sıkışmıstım. "Korkuyorum, Jungkook." Diye fırınlamıştım titrek sesim ile. "Korkma, sana zarar vermem."
Dedi ve olduğu yerde durdu. Korkuyordum. Çok korkuyordum. Gereksiz bir korkuydu belki. Farkındaydım bana zarar vermezdi. Fakat ginede korkuyordum. "Jungkook, lütfen." Gözleri dolu dolu bakmıştı gözlerime. Elimi avuçları arasına aldı ve dudağına götürüp öptü. Anına geri çektim. Dengesisin tekiydi. "Özür dilerim Miya'm, öyle yapmak istemedim."
İşte gene diyordu. Bana gene Miya diyordu. Onun bana taktığı saçma bir lakaptı Miya. Bir o kadar gereksiz, bir o kadar da saçma. Gözlerine baktığım zaman bir çocuk görüyordum. Kaybetme korkusu olan küçük bir çocuk. Hiç büyümeyi başaramamış olan bir çocuktu o aslında. Sadece büyük olmayı bir şeyleri kırıp dökmek ve bağırıp çağırmak sanıyordu.
"Seni seviyorum, çok seviyorum." Bunları dedikten sonra bana yaklaştı ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Tedirgince kalktım ayağa ve ordan uzaklaşıp odaya girdim. Üzerimi değiştirip rahatlamam gerekiyordu. Kıyafet odasına girip kıyafet seçtim. Pijama üstümü çıkarınca odaya Jungkook girmişti. Onla bir süre bakıştıktan sonra yanıma yaklaşmıştı. Belimden tutup beni orda bulunan masaya oturtmuştu. Geri kaçmaya çalışmıştım. Çok sıkı tutuyordu.
Dudağıma bir öpücük kondurmuştu. Alışkındım dudağımı öpmesine. Her fırsatta öpüyordu. Ama ileri gider diye korktum. Yüz ifademden anlamış olucak ki bana kafasını yana eğip baktı. "Ah Lisa, ben sana ne zaman istemediğini bile bile dokundum?" Gözlerimi kaçırmıştım, haklıydı. Hiç ben istemiyorum diye zorlamamıştı.
Yanağımı okşadı. Daha sonra belimi saldı ve tekrar pijamamı üzerime geçirdi. Ne yaptığını anlamaya çalıştım. "Dışarısı buz gibi. Bugün evden çıkmak yok." Elimden tutup beni aşağıya mutfağa indirmişti. Tezgaha oturmamı sağlamıştı. Ardından buzdolabına yöneldi. Bugün bir değişikti. İlk çok kızdı, şimdi ise yemek mi hazırlıyacaktı?
Onu oturmuş izlerken bir anda telefonuma çalmaya başladı. Arayan bir gizli numaraydı. Kaşlarımı çatıp telefonu elime aldım. Bana uzaktan bakıyordu Jungkook, telefonu açtım ve konuşmaya başladım. "Alo?" Dedim titrek sesim ile. "Seni uyarmıştım." Korku sarmıştı bedenimi bir anda. "Ne?" Kıkırdamıştı psikopatça. "Uyardım seni ama dinlemedin!" telefonu korku ile kenara attım. Jungkook yanıma geldi ve telefonu alarak kulağıma götürdü ve bağırarak konuşmaya başladı.
Telefonu kapatıp yanıma geldi. O telefondaki adamın sesi babamın sesiydi. Korkudan ağlamaya başladığımı daha yeni fark ediyordum. "Güzelim, Miya'm sakin ol." Diyip bana sarılınca bende ona sarılmıştım. İlk defa ona yakın hissetmiştim. İlk defa onun kollarında huzur bulmuştum.
"O, o babamdı Jungkook." Dedim titrek sesimle. Elleri belime gitti ve sıkıca kavradı. Kucağına aldı ve yavaşça beni koltuğa oturttu. Ardından yemek hazırlayıp bir tepsiye koydu ve getirip bana yedirmeye başladı. İlk defa ona karşı biseyler hissetmiştim.
İlk defa kocama karşı biseyler hissetmiştim.
...
Biliyorum hiç biriniz beni burda görmeyi beklemiyordunuz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Miya || Liskook
Fanfiction"Bana neden Miya diyorsun?" Yutkunmuş, bana bakmış ve biraz daha yakınlaşarak aramızda azıcık bir mesafe kalmasını sağlamıştı. Elinde tuttuğu şarap bardağını dudaklarıma getirmiş ve sürtmüştü. Ardından geri çekip kendi dudaklarına götürmüş ve öpmüşt...