Hayatımın hatalarını mutluyken değil ancak mutsuzken anlar insan. Fakat ben mutluyum. Ve bu mutluluğu kendim için yapmak zorundaydım. İnsanların bana zorla giydirdiği maske bu. Yoksa neden polyanacılık yapayım ki? Değil mi?Sabah baş ağrısı ile uyandığımda dağılmış saçlarımla ve akşamdan kalma kıyafetlerimle yataktan çıktım ve lavobada gittim. Aynada kendime baktığımda sinirli bir ifade takınıp saydırdı içimden.
Gerçekten dün akşam neler olmuştu öyle?
Dün akşam
Mezunlar partisine herkes gitmek zorunda değil fakat Le sun-kyung ısar etti. Hoşlandığım çocuk orada olucaktı ve sevgilisi ile! Buna ne kadar dayanabilirim! Resmen gözümün önünde onların flörtleşmelerini izleyecektim!
Hafızam kaybolmadan önceki hayatımı bilmiyorum ama ben tamamen bir psikopatım. Kolumda çizikler olan ve tedavi gören bir psikopatım. İnsanlar bunu öğrendiğinde bana deli muamelesi yapıyor. Çok saçma!
Le sun-kyung ile hazırlanıp çıktıktan sonra o çocuğun evine varmıştık. Herkes oradaydı. Gözümün önünde flörtleşen sevgililerden bir tanesi ise hoşlandığım çocuktu. Bir yıl önce hafızamı kaybetmeseydim ne olurdu sanki.
"selam"
Bu onun sesi. Park Seo-Jin. Hoşlandığım çocuk. Ya da aşık olduğum mu drmeleyidim?
Sohbet ettikten sonra bir köşeye sessizce oturup etrafı izledim. Tek başıma oturan bendim şu an. Ve eve gitmek istiyordum gördüklerim canımı yakıyordu.
Herkes gittikten sonra Le sun-kyung içki oyununu oynamak için ısar etti neyin kafasını yaşıyordu bu kız?!
"hadi ama oh kang-he lütfen"
"yarın sabah erken kalkmam gerekiyor olmaz"
"kliniğe bir gün gitmesen bir şey olmaz"
Ağzından kaçırdı! Biliyordum işte. Le sun-kyung'un ağzında asla bakla ıslanmazdı. Oradakiler tedavi gördüğümü biliyorlardı ama devam ettiğimi bilmiyorlardı.
Biraz içtikten sonra hala kafamız yerindeydi sanırım alışmıştık artık bu duruma. Kafamı biraz geri attığımda Park Seo-Jin'nin yanına bahçeye doğru ilerledim ve sendeleyerek yürümeye başladım.
Ayağımın takılması ile Park Seo-Jin kolumdan tutup durdu beni.
"çabuk söyle ne söyliyeceksen, ya da dur. Ben söyleyeyim. Benden hoşlanıyorsun."
Nerden anlamıştı bilmiyorum ama bu gerçekti. Fakat ona doğruyu söyleyemedim bir sevgilisi var!
"ben... Hayır Seo-Jin. Öyle bir şey yok."
"neden kliniğe devam ettiğini söylemedin?"
Bu çiziklerin onun yüzünden olduğunu ve onun yüzünden devm ettiğimi söyleyemedim herhalde.
"gerek olmadığını düşündüm..."
"benden hoşlanma."
Ne diyordu anlayamıyorum.
"ne?"
"benden hoşlanmanı istemiyorum. Seni hayatımızda istemiyoruz anlıyor musun? Senin gibi bir hastayı hayatımıza almak istemiyoruz"
Saçmalıyordu sanırım sarhoş falandı çünkü tanıdığım Seo-Jin bunu söylemezdi. Hassas noktamız bildiği halde bunu yapmazdı bana demi?
"Seo-Jin neyden bahsediyorsun? Senin yüzünden ben... Ah boşver. "
"ben, sun-kyung, diğer herkes. Seni gerçekten sevdiğimizi mi sanıyorsun? Buradaki herkes sırf paran için arkadaş seninle ve ünün için! İyi olduğunu falan mı sanıyorsun?"