insomnium
Son zamanlarda kapınıza yabancı bir adam geldi mi?
Daha spesifik olacak olursam çok garip bir adam olduğunu söyleyebilirim. Hatta ona Garip Adam diyeceğim çünkü onu gördüğümde içimden kesinlikle bunu demek geliyor.
Kapımın sesli ama kibarca 3 kez çalındığını duyduğumda bir öğleden sonraydı. Normalde her önüme gelene kapıyı açan biri değilimdir ama o an boşluğuma gelmişti. Beklediğim biri ya da misafirim de yoktu ama önceden sipariş edip unuttuğum bir kargomun geldiğini düşündüm ve delikten bakmadan kapıyı açtım.
Karşımda duran o Garip Adamdı. Uzun boyluydu ve simsiyah giyinmişti. Boy farkımız o kadar fazlaydı ki boynumu yukarı kaldırmak zorunda kalmıştım. O da benimle göz teması kurabilmek için eğilmek zorunda kalmıştı. Anormal boyu o an çok da ilginç gelmemişti. Yakışıklı sayılabilecek bir yüzü vardı, solgun görünüyordu.
Garip Adam, başını nazikçe sallayarak, "İyi günler hanımefendi," dedi. Sesi geri sarılmış kaset gibiydi, sanki biri tersten çalındığında anlaşılır olması için kendini tersten konuşarak kaydetmiş gibiydi. Odaklanabildiğim tek ses onun sesiydi. Sanki evimin hem içinden hem de dışından gelen ortam gürültüsü birdenbire sessizliğe bürünmüştü. Kuşlar, böcekler, çocuklar, araçlar yok olmuştu sanki.
"İçeri girebilir miyim?" diye sordu. "Insomnium tarafından sunulan belirli programlar için, insanların bu programa uygun olup olmadıklarını değerlendiriyorum. Uygun olmanız durumunda ödüller ve uygun olmamanız durumunda tolere edilebilir cezalar var."
Daha önce fark etmediğim not defterini görebilmem için uzattı ve kalemini birkaç kez dokundurdu. Formun üstünde, ortasında göz olan düş kapanı gibi görünen bir logo vardı. Altındaki metin ise deşifre edemediğim bir grup karmaşık yazıdan ibaretti.
"Eh, bu resmi görünüyor," diye mırıldandım gönülsüzce. "Ama temsil ettiğiniz bu Insomnium'u duyduğumu sanmıyorum. Ayrıca programınıza uygun bulunmadığım için neden cezalarla karşılaşayım?"
Garip Adam, "Ceza olmadan ödül de verilemez değil mi?" dedi.
"Sanırım bu mantıklı," diyerek kabul ettim. "Ne tür cezalardan bahsediyoruz?"
"Dediğim gibi, önemsiz," diyerek garip ama sakin bir tonda temin etti. "Eğer sizi rahatlatacaksa finansal olmadığını söyleyebilirim."
İçimden kapıyı yüzüne çarpmak gelse de hafifçe ittirmekle yetindim, "Bu ankete katılarak ne kazanacağım ve ne kaybedeceğim konusunda daha spesifik olabilir misin? Ya da hangi amaçla buradasın?"
"Korkarım hayır, çünkü söylediklerim ankette size soracağım sorulara vereceğiniz yanıtları çarpıtabilir. Ama sizi temin ederim ki kazanacağınız ödüller harcadığınız zamana değecek kadar iyi. Cezalar ise tamamen hafif, önemsiz," diye ısrar etmeye devam etti Garip Adam. "Lütfen beni içeri davet edin, böylece devam edebiliriz."
"Sen... ben seni davet etmedikçe içeri giremezsin... değil mi?" Kapıyı biraz daha ittirdim.
"İzinsiz ikametgahınızın eşiğini geçemem, doğru," dedi nazikçe başını sallayarak. "Ancak burada istediğim kadar durabilirim. Daha fazla ısrar etmek istemiyorum ve beni davet ederseniz çok mutlu olurum."
Gergin bir şekilde yutkundum. Onu evimde istemiyordum ama sonsuza kadar kapımda kalmasını da istemiyordum. Onunla savaşmak intihar gibi görünüyordu, bu yüzden oynamaktan başka yapacak bir şey kalmamıştı.
Zoraki bir gülümsemeyle kapıyı sonuna kadar açtım ve içeri girmesi için işaret ettim.
Neşeli bir tonla, "Girmez misiniz bayım?" diye sordum, mecburiyetten yaptığımı fark etmemiş gibiydi. "Adınızı alabilir miyim lütfen?"
Eğilerek kapıdan girerken, "Maalesef hayır, üstlerimin buna izni yok," diye yanıtladı. İçeri girdikten sonra doğruldu, başı tavanın sadece bir parmak kadar altındaydı. Biraz Gandalf'a benziyordu. Tabii daha yakışıklısı.