*Görkem'in Ağzından*
Masamdaki kalemle oynarken düşüncelere dalmış bir biçimde kapıyı izlemeyi sürdürüyordum.
Yaklaşık bir haftadır bu kafede kalıyor, üçümüz birlikte çok güzel zamanlar geçiriyorduk ama yavaş yavaş evime yerleşmem gerektiğinin de farkındaydım.
Daha fazla sürdürmeyeceğim yalanım sağ olsun artık bir şekilde ikna etmem gerekiyordu onları benimle kalmaya.
Evet onları, sadece Yankı'yı değil.
Şu kısacık zamanda alıştığım Gökay denen çocuk aklımdan çıkmazken onun da zor durumda olduğunu düşünüyor ve yanımda olmasını istiyordum.
Galiba ilk gördüğüm anda fazla kötü olması yüzünden onun üzerinde bir sorumluluk edinmiştim.
Ellerimi saçıma geçirerek ofladım ve kapıyı tıklatan kişiye gir komutunu verdim.
Elinde küçük bir tepsi ile bana doğru gelen dövmeli çocuğun yüzündeki sırıtışa bakarak iç çekmiştim.
Neden bu kadar güzel geliyordu ki bana bu gülüş.
"Yorulmuşsundur dedim patron" diyerek önüme kahveyi bırakıp masamın kenarına dolgun poposu gelecek şekilde oturarak yüzüme bakmaya başladı.
"Ne bu hal? Yüzünden düşen bin parça?" Dediğinde kafamı kaldırarak bıkkınca yüzünde gezdirdim gözlerimi.
"Evimin tadilatı bitmiş ama içim elvermiyor sizi bırakmaya" duraksadım ve kolumun üzerine başımı koyarak devam ettim. "Yankı hayatta gelmez benimle, sen gelir misin?" Diye sorduğumda dudaklarını bükerek düşünüyormuş gibi yaptı.
Bir müddet sonra elini saçıma atarak okşamaya başladığında içim bir hoş olmuştu.
Eli kulağıma ve ara ara enseme değdiğinde nefesimin kesildiğini hissediyor, daha fazlası için fark ettirmeye çalışarak kafamı yaklaştırıyordum.
"Yeni eve çıksak üçümüz, maaşından kirasını kesersin Yankı'nın, ben de destek olurum" dediğinde kaşlarımı çatarak kalkmaya çalışmışsam da kulağımı okşayan eli buna izin vermemişti.
"Emin misin? Hem nasıl destek olacaksın ki?" Diye sorduğumda eli ensemle boynumun arasındaki o ince çizgide dolaşmaya başlamıştı.
"Bebeğim ben aslında zenginim" dediğinde yalan söylemediğini bilmeme rağmen gülmeden duramamıştım.
"Gülme lan cidden" dediğimde kafamı sallayıp okşamasına devam etmesini beklemiştim.
"O zaman bunu Yankı'ya sormamız lazım" dediğimde beni onaylamıştı.
"Masaj yapmamı ister misin? Çok gerilmişsin sen belli" dediğinde gülüp kafamı sallamıştım.
Yerinden kalkıp arkama geçti ve beni sandalyeye yapıştırarak ince uzun parmaklarını ensemde gezdirmeye başladı.
Ara ara boynuma yönelen, bazen de omzularıma dokunan parmaklarla inlememek için dudaklarımı sıkmak zorunda kalmıştım.
"Bana da öğretsene böyle masaj yapmayı" dediğimde kahkaha atmış ve son kez ensemi sıkıp başıma kocaman bir öpücük bırakmıştı.
Bu yaptığı içimi titretirken asıl şaşırdığım şey öpmesi değil, öptüğünde hissettiğim o güzel his olmuştu.
"O zaman ben Yankı ile konuşuyorum, detayları hallederiz" dedikten sonra tepsisini de alıp odadan çıktı ve beni düşüncelerimle baş başa bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF / GAY / [BxBxB]
RomantikÜç kişinin aşkını içerir. *Argo, küfür, şiddet ve cinsellik içerir