~Geçmiş

84 7 10
                                    

Geçmişin kefaretini  hep masumlar öder.Suçsuz olsalar bile.Hataları kimin yaptığı değil.Acıları kimin çektiği önemlidir bu hayatta , acıyı  kimin çektiğini önemseyen de yoktur aslında ..

19 yıl önce...

Orta gelirli bi ailenin kızı olan 19 yaşındaki Suna , Saraçoğulları Tekstil fabrikasında çalışan genç bir kızdı.Ailesi orada çalışmasının nedenini onlara destek olmak olduğunu sanıyordu fakat Suna'nın başka bir amacıda vardı.Çalıştığı fabrikanın patronunun oğluna aşıktı yani Mehmet Saraç'a . Mehmet 22 yaşındaydı o da Sunaya karşı boş değildi.Aralarında bir gönül bağı vardı.

Suna'nın ağzından:
Her gün olduğu gibi bugünde annem beni işe giderken uğurladı.Anneme sarıldıktan sonra yola koyuldum , fabrika evimize biraz uzaktı  ama onu görmek  ve aileme destek olmak o yolu yürümeye değerdi. Fabrikaya gitmek için dolmuş bekliyordum. Her gün ki gibi bugünde 08.00 da gelmişti dolmuş.Dolmuşa bindikten sonra dolmuş parasını verip cam kenarı olan bir koltuğa geçtim. Ve dışarıyı seyretmeye başladım , fabrika şehir merkezinden biraz uzaktı Bu yüzden de gitmesi biraz uzun sürüyordu. Biraz zaman geçtikten sonra geldik ve dolmuştan indim. Heyecanlıydım çünkü onunla iş çıkışı bir yerlere gidip gezicektik , ilk defa.

Fabrikanın şefi olduğu için işçilerle o ilgileniyordu  her gün gelenleri kontrol eder. Sonra da  çalışıcağımız yere giderdik hep birlikte ,ben ithalat birliklerinde danışmanlık yapıyordum.Diğerleri ise ; ürün tasarımlama , alım-satım , ürün üretimi gibi işler yapıyorlardı.Aynı yerde çalışsak da az görebiliyordum onu bana kalsa günlerce , haftalarca , aylarca hatta yıllarca onu izliyebilirdim. Sanki galaksinin tüm mucizeleri onun suretinde saklı. Sanki bir yanım eksik de ona bakınca , yanıma gelince tamamlanıyormuşum gibi hissediyorum. Belki de bir yanım gerçekten eksikdir. O tamamlayacaktır beni , belki de yara olucaktır.Hiç kapanmayacak bir yara , hayat ne de çok belkilerle dolu . Olumsuz şeyler düşünmeyeceğim , pozitif şeyler düşüneceğim ki pozitif şeyler olsun. Evrene pozitif enerji göndermeliyim. Ve bı anda gözlerim onu buldu bana doğru geliyordu.Yoksa yanılıyor muydum ? Gözlerim benimle oyun mu oynuyordu ? Hayır o gerçekdi , gerçekten bana doğru geliyordu. Bakmamalıyım yani bakayım da hemen değil. Kalbim ağzımdan çıkıcak gibi sakin olmalıyım , tamam sakinim sadece yanıma geliyor.

"Günaydın Suna Hanım ." dedi. Ne de güzel gülüyordu , o gülüş için her şeyimi vermeye razıyım keşke hep böyle gülse.
"Günaydın Mehmet Bey." dedim hafifçe gülerek.Acaba o da benim onun gülüşünü sevdiğim kadar benim gülüşünü seviyor mudur ? Belki de seviyordur .
"Suna Hanım bu dosyaları gözden geçiricekmişsiniz. Sedat Bey size getirmemi rica etti." dedi. Heyecandan adeta dilim tutulmuştu. Kafamı gülümseyerek "tamam " anlamında aşağı yukarı  salladım.Ve elinde bir kağıt vardı. Dosyalarla birlikte masaya
bıraktı gülümsedi ve gitti. Onun gidişini izlerken aklıma bir anda masaya bıraktığı kağıt geldi. Hemen o kağıdı aldım elime ve kağıtta "Sunam saat 12.00 da bekçi kulübesinin karşısındaki bankta seni bekleyeceğim.Öğle yemeğinde bana eşlik edersen çok sevinirim."Gözlerim hemen saate kaydı ve saatin daha 09.00 olduğunu gördüm. İçimde hem bir burukluk hem de bir mutluluk ve heyecan vardı. Burukluluğun sebebi ise saatin daha çok var oluşuydu onunla vakit geçirmeyi hem çok istiyor hem de  gözlerinin içine bakınca da utanıyordum. Çok garip hislerdi bunlar . Dosyaları aldım ve gözden geçirmeye başladım. Gözüm sürekli saatte kayıyordu ve vakit geçmek bilmiyordu.Saat 09.30 'du yarım saat olmuştu  sadece ,  bana aylar geçmiş gibi geldi. Daha sonra işimi yapmaya devam ettim. Sedat Bey'in gözden geçirmemi istediği tüm dosyaları gözden geçirdim. Biraz yorulmuştum açıkçası kendime bir kahve söyledim. Kahve gelene kadar verdiği kağıda bakıyordum. Yazısı da kendisi gibi çok güzel olduğunu fark ettim .Sonra aklıma bu kağıda Onun ellerinin dokunduğu geldi , kağıdı okşamaya başladım ve öptüm, onun ellerini öpermişim gibi kağıdı öptüm . Evet belki o bir kağıt parçasıydı ama benim için yalnızca bir kağıt parçası değildi. Onun ellerinin değdiği bir kağıtdı. Onun içinde olduğu her şey çok güzeldi , o çok güzeldi onun olan her şey çok özeldi. Ben hülyalara dalmışken kahvem gelmiş hatta soğumaya yüz tutmuştu. Kahveyi kimin,ne zaman getirdiğini dahi görmemiştim. Bu dalgınlık mıydı , yoksa aşk mıydı ? Bilmiyordum tek bildiğim kalbimin ve benim olan her şeyin onu isteyişiydi. Düşüncelerimin arasından sıyrılıp  kahvemi yudumlamaya başlamıştım nihayet. Kahveyi içerkende aklımdaydı , aklımdan bir saniye olsun çıkmıyordu  Mehmetim , keşke yanımda olsaydı da birlikte içseydik kahveyi kahvenin 40 yıl hatırı vardır derler . 40 yıllık bı hatrımız olurdu . Düşünceler içinde boğulurken öğle yemeği saati gelmişti . Herkes yemeğe gidiyordu , ben ise sevdiğimle buluşacaktım . Daha önceden az da olsa bir yerlerde konuşuyorduk ama hiç baş başa kalıp yemek yememiştik . Fabrikadan arkadaşlarla indikten sonra gitmemi istediği yere doğru gitmeye koyuldum. Çok heyecanlıydım , gözlerine bakmak ellerini tutmak benim için adeta küçük bir çocuğa verilen bayram harçlığı  sevinci gibiydi hatta daha fazlası o hissi , duyguyu nasıl anlatılır bilmiyorum. Biraz daha ilerledikten sonra bekçi kulübesine yaklaşmıştım. Gözlerim onu arıyordu her yerde ve işte gözlerim kavuştu serapına  bankta oturuyordu. Ayaklarım ona gitmem için hızla ilerletiyordu bedenimi , beni fark etti işte , ayağa kalktı ve o dünyaca ünlü ressamların bile çizemeyeceği paha biçilemez gülüşü belirdi yüzünde sanki o gülünce güller açıyordu . Doğa , evren  , her şey onunla yeni bi hayata başlıyordu adeta. Ağır adımlarla sanki benim ona gitmemi beklercesine bana doğru geliyordu bende ona, bizim aşkımız ne Romeo ve Juliet' in aşkıydı ne de Ferhat ile Şirin 'in bizim aşkımız çok özledi hiç kimsenin aşkı gibi değildi. Ne o benim için dağları delmesine gerek vardı , ne de birbirimiz için ölmemize gerek vardı .  Birbirimizi sevmemiz yetiyordu bize , çünkü sevgi her şeydir. Ve artık aramızda hiç bir engel yoktu . Karşımda duruyordu bir kaç adım önümde , duruşu bile güzeldi..

"Merhaba Sunam , hoşgeldin.İyiki geldin gelmene çok sevindim. Beni kırmadığın için teşekkür ederim." dedi. Ve sonra elimi alıp hafifçe eğilip bir öpücük kondurdu. Dudaklarının değdiği elimde bayram coşkusu vardı adeta. Bende hafifçe gülümseyerek.
"Merhaba Mehmet , hoşbuldum.Sevinmene bende sevindim açıkçası , seni kırmak bu dünya da yapmak isteyeceğim son şey bile olamaz." Onunla konuşurken çok utanıyordum. Bu da sevginin , aşkın , sevdanın bir parçasıydı galiba.. Yine o gülüş belirdi yüzünde ömrümü dahi feda edebileceğim gülüşü . " Sunam , ayakta kalma eğer sende uygun görürsen şu banka geçelim. Yorulmuşsundur gelirken , biraz dinlenmen senin için iyi olur. " dedi. Ve bende  "olur anlamında" kafamı hafifçe aşağı yukarı salladım ve gülümsedim. Birlikte banka doğru yürümeye başladık . Elimden tutup "Buyur Sunam " dedi. " Teşekkür ederim Mehmet." dedim.Elimden tutarken sanki yeni doğmuş bir bebeğe dokunurmuşcasına  çekinerek ve bi o kadarda istekli tutmuştu.Sonra yanıma oturdu. " Sunam eğer  kabul edersen yemeği kendi evimde , kendi ellerimle hazırlamak istiyorum. Kimse görür diye dert etmene gerek yok. Merak etme her şeyi düşündüm, evde de kimse yok gidersek sadece ikimiz olacağız. Ne dersin ? " dedi. Beklemediğim bir teklifti açıkçası şaşırmıştım.  Yüzüme masum bir çocuğun annesinden dışarı çıkmak için izin ister  bir bakışla bakıyordu , çok tatlıydı. Kafamı olur anlamında aşağı yukarı hareket ettirdim. Ve "Tamam gidelim. " dedim.  Gülümsedi  , ayağa kalktı elini uzattı ve " O halde gidelim."dedi. Elinden tuttum ve fabrikanın çıkışına doğru ilerliyorduk . Fabrikanın iki çıkışı vardı bizim bulunduğumuz çıkışı pek kimse kullanmazdı  genellikle diğer çıkışı kullanırdılar. Biraz daha yürüdükten sonra Fabrikadan çıkmıştık , arabaya yaklaşmıştık neredeyse  arabayı açtı ve bineceğim kapıyı açtı hafifce gülümsedi " Buyur Sunam." dedi. Bende onun gülüşü kadar muhteşem  olmasa da hafif bi gülüş sergileyip "Teşekkür ederim Mehmet. " dedim ve arabaya bindim . Ben bindikten sonra kapıyı kapattı , sürücü koltuğuna geçti bende emliyet kemerimi taktım. O da taktı sonra arabayı çalıştırdı, yola koyulduk. Heyecanlıydım , fazlasıyla heyecanlı olmam gayet normaldi de. Sevdiğim adamın evinde ilk defa onun ellerinden yemek yiyecektim.

Bilmediğim yollardan geçtik. Nereye götürüyordu hiç bilmiyordum ama ona çok güveniyordum. Etrafta bir sürü villalar vardı hepside çok güzeldi. Diğer villalardan uzaklaştıktan sonra koskocaman bi villanın önünde durmuştuk. Arabadan indi , benim kapımı açtı. " Burasıda benim evim , hadi içeriye geçelim istersen öğle yemeği saati dolmadan ." dedi. "Tamam   ." dedim. Giriş kapısından geçtik , bahçede ilerliyorduk hem ev hemde evin bahçesi çok büyüktü açıkçası ilk defa böyle bir ev görüyordum. İlerledik , yürüdük ve evin kapısına geldik kapıyı açtı ve geçmem için kenara çekildi bende ilerledim.  Evin her yeri çok güzeldi , fazlasıyla. "Ben yemeği hazırlamaya başlıyayım sen geç otur istersen . " dedi. "Peki." dedim. 15/ 20 dakika sonra mutfaktan bir ses geldi. "Sunam hazırladım hadi gel."dedi. Salonun hemen karşısındaydı mutfak Amerikan mutfak deniliyordu galiba bu mutfak türüne. Yanına ilerledim ve sandalyemi çekti , oturdum. Ve yapmış olduğu sebzeli makarnaya bakıyordum şahaneydi. "Afiyet olsun , Sunam." dedi. "Sağol sanada." dedim ve hafifçe gülümsedim. Yemeğe başladıktan biraz sonra içki ikram etmek istedi. Aslında bu zamana kadar alkol yada içki almamıştım nedeni ise ailemdi annem beni hep düzgün bir insan olarak yetiştirmişti ama şuan kendi hayatımdayım değil mi bana karışan yok biraz tereddütle konuştum "şey ama ben bu zamana kadar alkol almadım sence çok çarpar mı" diye sordum bunun üzerine Mehmet'de "hiç bir şey olmaz güzelim ben yanındayım zaten dışarıda olsak müsaade etmem ama şuan benim evimde, benim mutfağımdayız seni rahatsız edecek pek bir şey göremiyorum sen görüyor musun?" diye cevap verdi ne cevap vereceğime zaten karar vermiştim onun yanındaydım doğru söylüyor burada bana bir şey olmazdı" Peki o zaman biraz alabilirm" diye konuştum oda hemen elinde olan içki şişesini kadehe doldurdu ve bana uzattı elinden alarak hafif gülümsedim teşekkür manasında oda gülümsedi ve kadehi dudaklarıma götürene kadar beni izledi kadehin içindeki sıvıyı boğazımdan aşağıya doğru gönderdim ve yüzümü buruşturdum cidden tadı çok değişikti ne güzel ne çirkin ama elim ayağım uyuşmaya başladığında bakışlarımı Mehmet'e çevirdim bana gülümseyerek bakıyordu en son hatırladığım şey gözlerimin kapandığıydı...

Geçmişin İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin