I'm always with you

195 21 3
                                    

"Hyunjin-"

Çocuğa bir kez daha seslendi. Geri dönmesini sağlamaya çalıştı.

"Dur hyung. Artık seni dinlemek istemiyorum."

"Neden-Neden böylesin?" Yaşlı olan kekeledi, gözyaşlarını tutamadı.

En azından sözleri gencin dönmesini sağladı.

"Hyun-"

"Her zaman seni sevdiğimi söyleyen bendim! Yemek yemiş olman ya da yeterince uyumuş olman sadece benim mi umrumdaydı? Bu ilişkide her şeyini veren tek kişi bendim. Ama şu andan itibaren seni umursamıyorum artık."

Göğsünün ortasında korkunç bir his büyümeye başladı.

"Hyunjin, lütfen. Lütfen."

Erkek arkadaşından gelen sözleri duymak istemiyordu.

"Senden ayrılıyorum. Seni gerçekten seviyorum ama eminim beni daha çok seven birini bulacağım."

Chan rüya görüyor olmalıydı. Ya da tüm hayatı boyunca gördüğü en kötü kabusu görüyordu. Bu gerçek olamazdı. Bu olamazdı.

"Hayır, Hyunjin. Hayır. Seni seviyorum. Seni çok seviyorum. Lütfen beni bırakma! Yapamam..."

Sensiz yaşamam demek istedi ama ne kadar denerse denesin kelimeler ağzından hiç çıkmadı.

"Hyung?"

Vücudu muhtemelen ağladığı için kasılıyor ve titriyordu. Hyunjin'in onu geride bırakması o kadar acı vericiydi ki Chan, hayatını tekrar yaşayabileceğinden şüpheliydi.

"Hyung, beni duyuyor musun?

"Hyunjin..."

Sarsıntılar çok güçlüydü, sanki bir kasılmanın ortasındaydı ama değildi.

"Hyung, lütfen, burdayım!"

Bu çığlık ,sonunda, neredeyse hemen duyularını geri kazanmasını sağladı.

"Hyunjin?"

"Hyung?" Genç çocuk başını omzuna koydu. "Ah! Aman tanrım, ağlayıp çığlık atıyordun, uyandırmak için uğraştım ama uyanmadın. Ölüyormuşum gibi hissettim!"

"Özür dilerim, üzgünüm."

Gözyaşları yeniden akmaya başladı. Neden özür dilediğini bilmiyordu, yapmak zorundaymış gibi hissetmiş ve yapmıştı.

"Neden? Sadece bir rüya görüyordun, özür dilemene gerek yok."

"Özür dilerim..." Tekrarladı. "Seni seviyorum Hyunjin. Bunu biliyor musun? Seni çok seviyorum."

Aniden yaşlı olan ileri doğru hareket etti, elleri Hyunjin'in boynuna ulaştı ve onu ruhlarını bedenlerinden öpebilmek için çekti.

"Ben de seni seviyorum Channie. Kendi güvenliğim için çok fazla."

"Bunu asla unutma. Beni geride bırakman gerekse bile seni asla bırakmayacağım."

"Neden bunu yapayım?" Hyunjin, erkek arkadaşına şaşkın bir bakış atmak için öpücüğü bozdu ve geri çekildi.

"Bilmiyorum. Belki sözleri benden daha iyi olan birini bulduğunda. Aşkını sadece bedeniyle değil sözleriyle açıkça ifade edebilen biri."

Chan böyleydi. Bedeni, sözlerinden öndeydi. Ve Chan'ın hayatı Hyunjin'e bağlıydı.

"Seni aptal. Seni o kadar çok seviyorum ki asla senin kadar mükemmel birini bulamayacağım anladın mı?" Ve hyungunun çenesine uzanıp yukarı kaldırarak ona baktığından emin oldu. "Bunu anlaman uzun sürse de, benim için yeterli olmadığını düşündüğün her an yanında olacağım. Seni her an her gün bir öncekinden daha fazla seveceğim.

Hyunjin erkek arkadaşını tekrar öpmek için eğildi.

"Ve bu mükemmel bedenle duygularını ifade etmene bayılıyorum, biliyor musun?"

Sesindeki açlığı gözden kaçırmak çok zordu. Küçük olanın da saklamaya çalıştığı bir şey değildi bu.

Her ikisi de kasıkları giysilerinin kumaşlarına değdiğinde inledi.

"Beni yatağa götür, Hyun." Sonunda yalvardı. Uzun olanın dudaklarına doğru nefes alarak "Senden başka her şeyi unuttur bana."

"Yapacağım Channie, yapacağım."

Birlikteyken yaptıkları tek şey vücutlarındaki havayı siktir etmek değildi, ama bazen, tek istediği buydu, ama daha çok şehvet için, onlara verdiği güven verici duygu içindi.

Hyunjin erkek arkadaşına karşı nazik davrandı. Bunun çabuk olmasını istemiyordu. Chan'ın istendiğini, sevildiğini hissetmeye ihtiyacı vardı.... Birinin ona değer verdiğini hissetmek istiyordu ve Hyunjin'in yapacağı şey buydu, ona istediği her şeyi verecekti. İlk başta da aşkı. Her bir zerresiyle, her bir zerresini sevdiğini gösterecekti usul usul.

Isı yavaş yavaş yükseldi. Hyunjin'in öpücükleri ve elleri Chan'ın her yerindeydi. Nazik öpücükler veriyor, parmaklarıyla tüy gibi dokunuşlar bırakıyordu sevdiğinin bedenine. Chan her yerinde olan sevgi dolu dokunuşları, memnuniyetle kabul etti. Hyunjin'in dokunuşları olmasa yarım kalırdı. Tamamlanamazdı.

Uzun olan sevgilisinin ne zaman hazır olduğunu, sadece çenesini sıktığını, tutku onu bastırırken göz kapaklarının sıkıca kapandığını gördü.

Chan'ın tamamen içinde olması ve gözlerini birbirinde tutmaya çalışması fazla uzun sürmedi.

"Seni çok seviyorum Bang Chan." Hareket etmeye başladıktan hemen sonra itiraf etti

"Ben de -mmh- ben de seni seviyorum."

Ve Hyunjin, Chan'ın bütün vücut tepkileri üzerindeki kontrolünü kaybettiğinde ne kadar mükemmel göründüğünü hatırlayarak, her gece o şehvet dolu sesle hayal kuruyordu.

Kısa süre sonra yakın ilişkinin onlara verdiği zevkin altında kaldılar, birbirlerinin sıcaklığında tamamen eridiler.

"Lütfen beni bırakma. Asla."

Gözlerinden korku ve acı fışkırıyordu, sanki o an bile kabusunu unutamıyormuş gibi.

"Söz veriyorum yapmayacağım."

Bu son sözle Hyunjin, görevini yerine getirmek için ne yapması gerektiğine bakılmaksızın, aklındaki tek şey erkek arkadaşını mutlu etmek olana kadar hızına devam etti.

"Hyunjin." Büyük olan, erkek arkadaşından her şeyi alarak bedenlerinin her yerine gelirken mırıldandı.

"Chan."

Dillerinde isimleri, cennetsel sevincin o mükemmel anında söylenecek en mükemmel kelime gibi geliyordu.

Genç olan, altındaki adamı kucaklarken, Chan'ın hak ettiği kişi olmak için elinden gelenin en iyisini yaparak, onun yanından başka bir yerde olamayacağını hissetti.

"Teşekkürler."

Kelebek öpücükleri ona hak ettiğini verdi. Yarın olursa olsun, sevgileri hiçbirinin reddedemeyeceği bir hediyeydi.

Hyunjin, biraz daha kısa olan adamın etrafına sarıldığında başka bir söz verdi: Sevgini her zaman diğerine göster.

Geleceği asla bilemezsiniz ancak onu diğer yarınızla geçirirseniz, hiçbir şey ters gitmez.

Chan ve Hyunjin bundan emin olabilirler.

DreamingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin