00

159 11 9
                                    

Gençliğimde, daha kanımın fokurdadığı dönemlerimde, bir gençle tanıştım. Benden küçüktü yaşı, gözleri yıldız gibi parlardı. Onun gerçek dışı olduğunu o zamandan anlamalıydım belki de. Onunlayken tatmadığım duyguları tattım.

Kimse bana böyle duygular yaşatmamıştı daha önce. Tanrım, kalbim öyle çarpıyordu ki yanındayken, sanki çıkacaktı göğüs kafesimden. Kapılmıştım ona. Tatlı ses tonuna, büyük parlak gözlerine, kocaman gülümseyişine..

Ona bilmediği şeyleri gösterdiğimde verdiği tüm tepkileri sanki bu hayata tamamen yabancıymış gibiydi; ilk hayatıydı belki, diye çok kez düşünmüştüm. Meğerse bu dünyadan olmamasından kaynaklıymış her şey. O başka bir dünyaya aitmiş.

Burnunun ucuna bir kelebek konduğunda dünyalar onun olmuş gibi sevinirdi. Kelebekleri çok severdi, beraber pikniğe her gidişimizde kelebekleri kendisine çekmek için yapmadığı şey yoktu. Öylesine sevimli görünürdü ki o an, dayanamaz yüzünü sıkıştırırdım ellerimin arasında. O ise yüzünü buruşturup mızmızlanırdı tatlı tatlı. Kalbimi ezip geçerdi mızmızlanışlarıyla. Beni eritiyor, beni kendisine karşı savunmasız hale getiriyordu.

Ara sıra ufak kavgalarımız da olurdu, fakat uzun sürmezdi hiçbiri. En sonunda birbirimizin kolları arasında bulurduk kendimizi. Kalbinin üstünden öperdim onu, eğer kırdıysam onarayım diye. O da benimkini öper, olayı sonrasında tatlıya bağlardık.

Beraber büyüyorduk onunla. Ne olursa olsun onu koruyup kollardım, o da aynı şekilde beni kollardı. Jeongguk'um, benim küçüğüm.. Çok özlüyorum seni, ne zaman döneceksin sevgilinin kollarına?

Burası bazen beni korkutuyor, sıcaklığın yok burada. Güvende hissetmiyorum. Birbirimizin güvenli yeri değil miydik, neden gelmiyorsun Jeongguk'um?

Ait olduğun yerdesin, biliyorum. Kendi dünyandan o kadar süre uzakta kaldığından artık gelmene izin vermiyorlar, değil mi? Gelmek için çabalıyorsun ama seni engelliyorlar değil mi?

Benim yanımda olmak istediğini hissedebiliyorum biliyor musun? Ruh eşiyiz çünkü biz. Ama konu sen olduğunda her zaman bencilim ben. Yanımda olmanı istiyorum, hislerim yetmiyor bana. Bana sarılışını, kucağıma kıvrılışını istiyorum. Sen bıkana kadar öpücüklerimi yüzünün her bir yanına kondurmak istiyorum.

Bana deli diyorlar küçüğüm. Ama değilim ki. Sana da diyorlar mı orada öyle? Umarım demiyorlardır, üzülürsün sen. Kalbin her zaman çok kırılgandır senin, herkesin dediğini takarsın aklına. Kalbinde bir yerlerde beni duyduğunu biliyorum, sana denilen kötü şeyleri duyma. Sakın kalbinin kırılmasına izin verme küçüğüm, çünkü yanında değilim öpemem kalbini. Saramam kalbindeki kırıkları.

Sensiz yaşamak çok zor. Çoğunlukla geçmişimizi düşünüyorum, seninle gülüp eğlendiğimiz tüm anılarımızı geçiriyorum gözümün önünden. Sana evlenme teklifi ettiğim günü hatırlıyor musun? Tanrım, biz lanetlilerin etrafta görünmeye bile hakkı yokken evlenmeyi düşünmüştüm seninle. Komikti değil mi? Daha komiği ise senin de anında kabul edişindi.

Kağıtta olmasa da sen benim biricik eşimsin. Ne garip değil mi, o zamanlar bizim gibilere lanetli derlerdi. Ama biz bunu umursamadan mutlu bir beraberlik yaşadık. Bir sürü anımız oldu birlikte.

Kasabanın en işlek yerinde seni çekip öptüğümde yaşadığımız o adrenalin.. Hatırladıkça kalbim heyecanla çarpıyor. O gün aslında ikimiz de hak etmediğimiz hakaretler yemiştik, iğrenç şeylerle anılmıştık. Hatta hatırlarsan bir haftadan daha fazla bir süre pişmanlık duymuştum bu yaptığımdan. Benim yüzümden umarsızca eleştirilmiştin, gözlerinin doluşuna şahit olmuştum. Ağlamamak için kendini sıktığını izlemiştim. Benim yüzümden ağlayacaktın, gerçekten çok pişmandım.

ne zaman geleceksin tekrar yanıma, küçüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin