Oy ve yorum atarsanız beni çok mutlu edersiniz, iyi okumalaar<3
"Baksana, yağmur yağıyor Jungkook! Bir saat sonra her yer ıslak toprak kokacak."
Jimin'in neşeli sesiyle kafamı uğraştığım projeden kaldırıp okulun büyük camına döndüm. Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu, Jimin ise camın ardındaki su damlacıklarına dokunmaya çalışıyordu. Fazla masum bir görüntüydü benim için, gülümseyerek oturduğum sandalyeden kalkıp yanına doğru ilerlerken buldum kendini. Size kendimi tanıtayım, ben Jeon Jungkook, ıslak toprak kokusuna aşık olan sınıf arkadaşım Park Jimin'den hoşlanıyordum.
"Yağmurları pek sevmem."
Jimin sözlerimden sonra merakla bana dönmüştü. O sırada sırtını cama yaslayıp kollarını iki yanına salmıştı. "Neden sevmezsin?" Bende yürüyerek onun yanındaki boşluğa yaslanıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "Bana kötüyü çağrıştırıyor. Nedense yağmurlu günlerde kötü bir şey olacak gibi hissediyorum. Bulutlar çok kasvetli gözüküyor."
Kıkırdamıştı sözlerim üzerine. Ah o sesi..o sesi tüm dünyalara bedeldi. "Yanlış bir açıdan bakıyorsun Jungkook." dedikten sonra yeniden cama dönüp işaret parmağıyla kara bulutları işaret etmişti. "Bak şu bulutlara, simsiyahlar. Çoğu insan karartıcı gözüktüğünü söylüyor ama değil tam aksine iç açıcı bir görüntü."
Gülüp kafamla kara bulutları işaret etmiştim. "Siyah. Siyahın neyi iç açıcı olabilir ki?"
"Siyahlığa neden olan şeyleri hiç düşünmüyorsun. Bulutlar yağmurlu günlerde kararır çünkü dolup taşmışlardır. Buna soyut anlamda da baksan, somut anlamda da baksan yine aynıdır. Yağmurlu günler olmasa o kara bulutları hergün görmeye mahkumsun ama gökyüzü o kadar dolmuş ki içindekileri tutamıyor ve dünyaya akıtıyor teker teker yaşlarını. Ve böylece ortaya acının güzel kokusu ve görüntüsü kalıyor."
Düşünce yapısı beni derinden etkilemişti. Onun farklı olduğunu, okulun ilk gününden şimdiye kadar biliyordum ve yanılmıyordum da. Yüz ifademden ikna olduğumu anlayınca sırıtıp omzuma omzuyla vurmuştu. Bu temas bile karnımda garip bir hissin yayılmasına neden oluyordu. "Hala iç karartıcı geliyor mu yağmurlu günler?"
Burnumu kırıştırıp kafamı iki yana sallamıştım. Uzun zamamdır bu hareketi çok yapıyordum çünkü Jimin tatlı göründüğümü söyleyip yanaklarımla uğraşıyordu. "Artık değil."
"Güzel, artık benim gibi zevkle yağmuru izleyebilirsin." bunu dedikten sonra baldırımın üst kısmına vurup sınıfın çıkışına yönelmişti sekerek. "Şimdi benimle birlikte yağmurda ıslanmaya geliyorsun."
"Dur, ne?" onun arkasından hızla ayaklanıp çıkmıştım. Daha kış gelmemiş olsa bile hasta olabilirdi. Koridorda kıkırdayarak koştuğunu görünce adımlarımı hızlandırmıştım. "Jimin bekle! Hasta olacaksın." arkasından bağırıyordum fakat beni dinlemiyordu bile.