Yazar

751 51 30
                                    

İyi okumalaaar, oy ve yorum atarsanız beni çok mutlu edersiniz<3

(Angst mı değil mi pek ben çıkarım yapamadım. Ama bu konuyu ben yazmasam ve okusam angst olarak pek görmezdim.)

)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


  "Geldik efendim."

Korumamın sesini duyduğumda açılan kapıdan dışarı çıkmıştım. Benim arabadan inmemle etrafı flaşlar kaplamıştı. Yanıma Jimin'in gelmesiyle gülümseyip elini tuttum. Ben Jungkook ve ünlü bir korku romanı yazarıyım. En son çıkarttığım seri olan 'Killer Bunny' okurlarım tarafından çokca beğenilmişti.

Bugün düzenlenen okur-yazar buluşmasına da özel konuk olarak çağırılmıştım. Kalabalıktan pek hoşlanmam fakat yanımdaki sevgilimin varlığı beni her türlü mutlu ve huzurlu hissettiriyordu. Korumalarımız eşliğinde içeri girdiğimizde ilk imza töreni için içeri geçmem gerekiyordu. Jimin'e dönüp beline ellerimi yerleştirdim. "Benim şimdi imza törenine katılmam gerekiyor." üzgün bir tonda mırıldanınca kıkırdayarak minik ellerini yanaklarıma yerleştirmişti. Tanrı şahit onu kucağıma alarak eve kaçırmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Tamam hayatım, benimde zaten aradığım bir kitap vardı, onu almak için buralarda olurum." iç çekip başımı sallamıştım. İleride imza töreni için beni çağıran adamın sesini duyunca hızlıca konuşmuştum. "Tamam şimdi gidiyorum ama soru cevap zamanı gelince beraber içeri giriyoruz unutma. Yarım saatin var."

"Tamam Jungkook, yarım saat sonra yanında olurum." yanağıma öpücük kondurup gitmişti. Bende yüzümdeki sırıtmayla iki saattir beni çağıran adamın yanına adımlamıştım. Karga gibi sesi vardı cidden. Onun eşliğinde imza alanına gittiğimde bir sürü okurla konuşmuştum. Aslında okurlarımı seviyordum ama şu an hiç iyi hissetmiyordum. Kalabalıktan nefret ettiğimi söylemiş miydim? Söylemediysem tekrar söyleyeyim kalabalıktan nefret ediyorum.


Son birkaç imza kaldığında şükür etmeye başlamıştım. Bittiğinde derin bir nefes verip ayaklanmıştım. Saate baktığımda yarım saati geçeli biraz olduğunu görmüştüm. Jimin kesin çoktan soru cevap alanına gitmiştir diye geçirdim içimden. Onu şimdiden bile çok özlemiştim.

Hızlı adımlarla konferans salonuna vardığımda şimdiden bütün koltukların dolduğunu görmüştüm. Flaşlar yine her yerdeydi. Sahnedeki bir masada sevgilimi görünce gülümseyip göz kırpmıştım ona. O da sırıtıp bacak bacak üstüne atmıştı. Görevliler beni, onun önündeki bir koltuğa yerleştirmişti. Benim dışında birkaç tane daha yazar vardı fakat alanlarının farklı olduğunu düşünüyordum. İlk onların sorularıyla başlamıştı. Bende o arada sıkıntıdan patladığım için kalemi elimde çeviriyordum.

Birkaç saat sonunda sıra bana gelmişti. Elime mikrofonumu alıp aldığım soruları cevaplıyordum. Hepsi bilindik sorulardı ve ilgi çekici sorular değildi benim için. Son soru hariç. Bir kız kalkıp elindeki not defterinden seçtiğini tahmin ettiğim bir soru sormuştu. "Neredeyse bütün kitaplarınızı okudum ve hepsinde bir katile yer veriliyor. Ama dikkat çeken  kısım bu değil, katilin kurbanlarını öldürüş şekilleri. Bu fikirler nereden geliyor?"


Gülerek mikrofonuma tekrar uzanmıştım. "Yazdığım çoğu romanı sevgilim ile beraber gözden geçiriyoruz ve açıkcası bana kurbanların ölümlerini o öneriyor. Ona benim ilham kaynağım diyebilirim hatta ilham kaynağım değil, zihnimin sahibi kendisi." yanımızdaki magazincilerin patlattıkları flaşlarla yeni haber konusu çıkarttıklarına emindim.

Kız etkilenmiş gibi gözüküyordu bu yüzden devam etmişti. "Cidden çok iyi bir hayal gücüne sahipmiş. Bir gün sevgilinizle tanışmak isterdim." açıklama vaktim geldiğini fark edip elimle arkadamdaki koltuğu işaret etmiştim. "Aslında onu tanıyorsunuz. Arkamda oturan Park Jimin, benim sevgilim."


Kızın yüzündeki gülümseme solarken arkama bakıyordu. "Efendim arkanızda kimse oturmuyor." dediği sözlerle arkamı dönmüştüm, cidden Jimin yoktu. "Ah, sanırım tuvalete gitmiştir, birazdan burada olur."

Hala boş koltuğa bakarken önüme dönmeden sözlerimin devamını getirmiştim. "Ama bugün hep yanımda olan kişi sevgilimdi. İlla ki görmüşsündür." Bir anda flaşlar kesilmişti fakat ben hala Jimin'in yolunu gözlüyordum. Uğultular git gide artıyordu. Niye bu kadar seslilerdi tanrı aşkına! Sonra yine o kızın sesini duymuştum. "E-efendim bugün hep tektiniz."

Dediklerinden sonra dona kalmıştım. Sanki az önceki yakınmamı duyan Tanrı herkesin sesini bir anda kesmişti. Önüme döndüğümde hiç dönmemeyi dilemiştim. Her yer kan içindeydi. Az önce benimle sohbet eden kız dahil herkesin bedeni kurşun delikleriyle doluydu. Flaşlar, uğultular, sorular ve birsürü yaşam son bulmuştu.


Korkudan titreyen elimden mikrofon yere düşerek tok bir ses çıkartmıştı. Sıçrayarak yere baktığımda elimdekinin bir mikrofon değil bir silah olduğunu gördüm. Ellerimi titreyek yüzüm hizasına getirmiştim. Kan, kan ve daha çok kan. Her yerim kan içindeydi. O an tekrardan fark etmiştim Jimin gerçek anlamda zihnimin sahibiydi, beni yöneten oydu...
















Jungkook yazdığı taslağın sonunu getirdikten sonra kalemi neşeyle fırlatıp arkasına yaslanmıştı. "Ah, sonunda bitti!" Kağıtları düzgün bir sıralamaya sokarken bir yandan da sevgilisiyle konuşuyordu. "Bence bu en çok tutan romanım olacak. Taslaklara baksana."


Elindeki taslakları yanında oturan bedene uzatmıştı fakat o almamıştı, tepki bile vermiyordu. Jungkook'un gözleri yavaş yavaş dolarken sinirle yerinden kalkıp kağıtları masaya fırlatmıştı. "Bana öyle bakma Jimin! O insanları öldürmediğimi sende biliyorsun!"


Jimin yine tepki vermezken Jungkook odadan sinirle çıkmıştı. Jimin onunla konuşmuyordu çünkü konuşmaya çalıştığı beden çürümüş bir cesetti. Jungkook sevgilisinin ölümünden sonra psikolojisini bozmuştu ve hala sevgilisinin yaşadığını sanıp onunla konuşmaya çalışıyordu fakat kendisine küs olduğunu sanıp konuşmadığını düşünüyordu. Her gün usanmadan sevgilisinin cesediyle konuşmaya çalışıyordu. O, kendisiyle konuşmadıkça da acısını insanlardan çıkartıp kitaplara döküyordu. O, bir cesedin hayaliyle yaşıyordu.





















Bu ne vahşet kardeşim aaa

Cesette olsa sadık bir sevgili Jk

Neden angst mı değil mi anlamayadığımı şimdi anlamışsınızdır bence






Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, Jik∞k'la kalın, sizi seviyorumm♥️


Moon&Sun |JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin